2011 İklim Değişikliği Performans Endeksi
Germanwatch ve Climate Action Network tarafından bu yıl altıncısı hazırlanan “İklim Değişikliği Performans Endeksi 2011” raporu, 6 Aralık 2010’da Cancun zirvesinde açıklandı. GermanWatch İklim Değişikliği Performans Endeksi üzerine çalışan Kıdemli Danışman Jan Burck, REC Türkiye İklim Değişikliği Kıdemli Danışmanı Önder Algedik’in ‘‘2011 İklim Değişikliği Performans Endeksi Raporu ve Türkiye’nin durumu’’ hakkındaki sorularını yanıtladı. 2011 İklim Değişikliği Performans Endeksi’nin temel bulguları nelerdir? Bu sene yayımlanan endeks, hiçbir ülkenin 2°C’nin altında bir küresel sıcaklık artışını sağlayacak kadar yeterli olmadığını gösteriyor. Bu seneki endeksde, Brezilya, İsveç ve Norveç sırasıyla 4. ,5. ,6.’lığı paylaşırken, Almanya bu ülkeleri takip etti. Suudi Arabistan, Kazakistan, Avustralya ve Kanada ise son sıraları paylaştı. Bir önceki rapora göre bu raporun farkı nedir? Geçmiş raporlarda endeks, ülkelerin ulusal iklim politikası skorlarından daha yüksek uluslararası iklim politikaları skorları olduğunu gösteriyorken, ilk defa bu yıl ulusal iklim politikaları öne geçmiş durumda. Bu da geçen seneki yetersiz Kopenhag toplantılarından sonra ülkelerin kendi ulusal politikalarına ciddi biçimde yönlendiğini ortaya koyuyor. Ayrıca Çin ve ABD’nin durumu öne çıkıyor. İki ülkenin en yüksek salım kaynağı olması (bu yüzden sıralamada düşüyorlar) gibi benzerlikleri ve Çin’in ulusal politikasını ilerletirken ABD’nin Kongre’deki bölünmeyle yaşanan kilitlenme nedeniyle ilerleyememesi gibi farklılıklardan kaynaklanıyor. Danimarka zayıf iklim politikası nedeniyle birkaç sıra düşerken, Norveç geliştirdiği politikalar ve salım eğilimleri sayesinde sıralamada yükseldi. Önceki raporla karşılaştırdığımızda, Türkiye 39. sıradan 50. sıraya düşüyor. Bu düşüşü nasıl açıklıyorsunuz? Öncelikle, hatırlamak gerekir ki endeks bir ülkenin diğer 56 ülke ile ilişkisine göre sıralama yapar. Bu da, örnek verecek olursak, eğer bir ülke politika ve salımlar konusunda iyi şeyler yapıyorsa, diğer ülkelerin de iyi şeyler yapması durumunda o ülkeyi sıralamada ilerletmez. Türkiye için, salım seviyesi aynı sıralamada seyrederken, iklim politikaları göstergelerinde ve salım eğilimlerinde sıralamada geriye düştüğünü, konutlardan kaynaklı salım eğilimlerinde ise sonuncu olduğunu görüyoruz. Rapora göre, aslında Türkiye yenilenebilir enerjiyi az kullanıp, karbon yoğun odaklı çözümleri ekleyerek bazı avantajlarını kaybediyor. Bu durumu raporunuzun çıktılarına göre nasıl açıklıyorsunuz? Türkiye şu anda etkin politik kararlar alıyor olsa bile, bu kararların salım
eğilimlerini etkilemesi zaman alacaktır. Son olarak COP16 ya da raporlar hakkında eklemek istediğiniz bir şey var mı? COP15’de yaşanan başarısızlıktan sonra, Cancun’da stratejilerde değişiklik görmeye ihtiyacımız var. Küçük çözüm paketleri Cancun’da tamamlanabilir ve aslında tamamlanmak zorunda. En önemli konular: yağmur ormanlarının korunması, finansman ve teknoloji transferi. Kyoto Protokolünün ikinci yükümlülük dönemine dair uzlaşma çıkmazsa, bu ciddi bir başarısızlık olur. ABD dahil edilmediği sürece, Japonya karşısında yer alacak. Pek çok ülke ise bu konuda uzlaşmayacak. Bu nedenle, çıkış yolunu bulmak zorundayız. Raporla ilgili olarak, Brezilya yine en yüksek dördüncü ülke olarak yer alıyorken, sektörde yetersiz bilgi nedeniyle toprak kullanımı kaynaklı salımların endekse katılmadığını belirtmek zorundayız. Bu, orman kayıpları kaynaklı salımların Brezilya için çok önemli bir konu olduğu ve rapora dâhil edilmediği anlamına geliyor. Öte yandan, güvenli verilerin önümüzdeki iki yıl içinde oluşması durumunda endekse koymamız mümkün olacaktır.
|