Kentsel dönüşümle ilgili gerekli adımlar atılıyor mu?
''Kentsel dönüşümle ilgili gerekli adımlar atılıyor mu?'' sorusuna Gökkaya, kentsel dönüşüme, Afet Yasası ile birlikte önemli bir proje olarak baktıklarını ifade ederek, ''Bu belki de Cumhuriyet tarihinin en büyük projelerinden biridir. Çevre ve Şehircilik Bakanımızın söylediği gibi 7,5 milyon konutun dönüşmesi, bunun da 400 milyar dolarlık büyüklükte olması, çok önemli bir ekonomik tarafı var. Sosyal açıdan da bakıldığında Türkiye deprem bölgesinde yer alıyor. Deprem, ekonomik ve sosyal olarak Türkiye'nin en önemli problemlerinden biridir'' diye konuştu.
Gökkaya, ''Kentsel dönüşüm konusuna Türkiye aslında çok geç kaldı'' diyerek, şunları kaydetti: ''Bizim 81 ilimizin 1/100 binlik planlarının çıkarılması gerekiyor. O plan şehrin anayasası sayılır. Bütün yerleşim, ticari ve sosyale donatı alanlarının belirlenmesi gerekiyor ama biz buna yeni başladık. Van depremi olmasaydı 1999'da gerçekleşen iki depremi unutmuştuk. Bu projeyi seferberlik olarak görmemiz gerekiyor. Başbakanımızın bu projenin arkasında olması önemli bir şey. Bizim bunu halkımıza çok iyi anlatmamız lazım. Rant kelimesi bizim lügatımızda çok antipatik bir şey. Rant olmadan aslında proje yapamazsınız. Bunun bir kıstasının olması lazım. Kentsel dönüşüm yapacakken bu projenin maliyetini karşılayacak kadar bir imar artışı, kardan bahsetmemiz lazım. İnsanlar 100 metrekarelik evde oturuyorsa, evi yenilendikten sonra 90-100 metrekarelik bir eve sahip olması gerektiği bilincine sahip olması lazım. Eğer bunu yapamazsak bu projeyi bitiremeyiz. Bu 15-20 yıllık bir projedir. Bu proje AK Parti'nin başlayıp devam edeceği bir proje değil. Belki önümüzdeki bir iki seçim sonrasında bir başka parti gelecek. O partinin de sürdürebileceği bir proje olması lazım. Bunun için çok ciddi bir hukuki alt yapıyı yapmamız lazım.'' ''Mal sahiplerinin talepleri çok üst seviyede'' Sektörde bile farklı algılamaların bulunduğunu anlatan Gökkaya, şunları söyledi:
''Bir mülkiyet hakkını kesinlikle göz ardı etmememiz lazım. Çok yakın bir zamanda İstanbul'un bir ilçesinde kentsel dönüşüm için çalışma başlandı, bir oran belirlendi. Şu anda orada maalesef çok başarılı bir proje olmayacak. Mal sahiplerinin talepleri çok üst seviyede yer alıyor. Diyelim ki 25 bin bina değişecek. Bu binaların değiştirilebilmesi için 50 bin tane bina yapmanız lazım. O zaman 25 bin tane yeni müşteri bulmanız lazım. Türkiye de İstanbul da buna hazır değil. Zaten bu düşünceyle gidersek, büyük şehirlerdeki en büyük problem olan göçü önleyemeyiz. Onun için yerinde kentsel dönüşüm yapmamız ve birtakım finansal enstrümanları ortaya çıkartmamız lazım.
Kentsel dönüşüm yapacağımız alanların yüzde 70'inden fazlası orta ve dar gelirli gruplardır. Çevre ve Şehircilik Bakanımız 500 lira kira yardımı yapacağı açıklamasını yaptı. Bazı yerlerde müteahhitler 1000 lira kira yardımı, 1000 lira taşınma masrafı karşılayacağız diyor. Bunun bir standarda oturtmamız lazım ki insanların taleplerini bir şekilde sınırlansın. Sadece kamu veya özel sektör değil, üçüncü bir kurul tarafından bir değerleme yapmamız lazım. SPK'nın lisanslı değerleme şirketlerinin bu proje ya da birebir konutlarla ilgili değerleme yapması lazım. Bu önemli bir referans olacaktır. İster kamu ister özel sektör olsun kat malikiyle ne kadar anlaşırsa anlaşsın, iki tarafın da aklında 'acaba fazla mı verdim, eksik mi aldım-' olacak. Bunu ortadan kaldırmak için kesinlikle değerleme yapmamız şart. Bunu da SPK'nın değerleme şirketleriyle yapabiliriz ki bu Afet Yasası'nda da var.''
|