BR> Hasdoğan ise, sınırlı
akademik kadroyla çok sayıda eğitim almak isteyuen öğrencilerin karşı karşıya
olduklarını belirtti. Akademisyen olmanın uzun ve zor bir süreç olduğuna dikkat
çeken Hasdoğan devlet üniversitelerinin günümüzde bir nevi akademik kadro
yetiştirme misyonu üstlendiklerini belirterek pek çok üniversitede yüksek lisans
ve doktora programının sınırlı olduğundan bahsetti.
Ortada kocaman bir
balon olduğuna dikkat çeken Er ise, son 10 senede endüstri tasarımları
bölümlerinin sayısının 5’ten 23’e çıktığına dikkat çekti. İş piyasasına
bakıldığında beklentilerde çok büyük bir açık görüldüğünü belirten Er, balon
patladığı zaman hayatta kalacak olanların devlet üniversiteleri olduğunu dile
getirdi. Bir sürü işsiz olacağına dikkat çektikten sonra bu gerçeğe kendimizi
alıştırmamızın gerektiğini, bu anlamda da okulların kendi stratejilerini
belirlemek durumunda olduklarını söyledi.
Türkiye’de yüksek öğretimde
arzın talebi aştığını dile getiren Ada ise kontenjanların boş kaldığını
belirtti. Bu topraklarda çok iyi takipçi olduğumuzu ancak öncü olamadığımızı
belirten Ada, her şeyin homojenleşmeye başladığını sözlerine
ekledi.
Farklılık ya da uzlaşmak
Kriz anlarında
çeşitliliğin önemli olduğuna vurgu yapan Özcan, çeşitliliğin olumlu olduğunu,
tek bir boyuta sahip olmanın tasarımcı kimliğine aykırı olduğunu söyledi. Sonra
söz alan Ünsal ise, çeşitlenme ve farklılaşmanın esas olduğunu, benzeşmenin
gerekli olmadığını belirtti. Farklı üniversitelerdeki Endüstri Ürünleri
tasarımı bölümlerinin birbirlerine benzememesi gerektiğini savunan Er ise,
İngiltere’de uzmanlık tanımlarının farklılaşmasına dikkat çekti.
|