Seyrantepe’deki, yaygın deyişle
Aslantepe’deki stadın yapımı durdu. Başbakanlık Toplu
Konut İdaresi (TOKİ) işi yeniden ihaleye çıkardı; yeni teklifler
27 Temmuz günü gelecek.
Bugünlerde pek çok kimse Galatasaray Spor Kulübü’nü
beceriksizlikle suçluyor. Oysa ihale sürecindeki gelişmelerde kulübün kusuru
yok. Sorun, TOKİ ile müteahhit Eren Talu-Alke
arasında gelişti. Müteahhit para sıkıntısına düşüp işi sürdüremez duruma gelince
TOKİ sözleşmeyi feshetti, sonra da işi yeniden ihaleye çıkardı. Burada kulüp
kenarda bekler durumda… Keşke öyle olmasaydı ve sözleşmenin üçüncü tarafı
olabilseydi. Olmadı.
27 Temmuz günü yeni tekliflerin gelmesinden sonra ihale sonuçlandırılmaya
çalışılacak. Burada en büyük güçlük bugüne kadar yapılmış işlerin ve bedelinin
saptanmasında. Bu konuda eski müteahhitle bir uzlaşma sağlanabilirse ne âlâ,
sağlanamazsa iş mahkemeye gidecek. O durumda sonuç alınması yıllarca
sürebilir.
Durum, Galatasaray açısından çok kötü. Galatasaray, müteahhidin hesapsızlığı
yüzünden zaman, para, hatta saygınlık yitirmekte…
Stadın yapımı için seçilen yöntemde, Gençlik ve Spor Genel
Müdürlüğü, TOKİ ve Galatasaray var.
Ortada da iki arazi: Mecidiyeköy ve
Seyrantepe. Müteahhit, projesini kulübün mimar Mete
Arat’a yaptırdığı 52 bin kişilik stadı yapıp teslim edecek, sonra da
Mecidiyeköy’deki Ali Sami Yen Stadı arsasını yeni (yüksek yoğunluklu)
yapılaşmayla değerlendirerek sağlayacağı satış gelirinden TOKİ’ye pay verecekti.
Seyrantepe arsası TOKİ’nin, Mecidiyeköy arsası da 49 yıllığına Galatasaray’a
tahsisli olarak Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’nündü. Sonuçta yeni stadın
mülkiyeti GSGM’nin olacak, stat Galatasaray’ın kullanımına tahsis edilecek.
Seçilen yol epey karmaşıktı; ancak bu karmaşıklık stadın gerçekleştirilmesi
için bir engel oluşturmuyordu. Formül uygulanabilir türdendi.
Galatasaray’ın stat macerası on üçüncü yılını doldurdu. Seyrantepe arsasının
GSGM’ce Galatasaray’a tahsisi konusu Tansu Çiller’in
başbakanlığı döneminde, 1995’te, Alp Yalman’ın başkanlığının
sonuna doğru gündeme gelmişti. Faruk Süren başkan olunca bu
olanak bir yana bırakıldı ve Mecidiyeköy’de Ali Sami Yen Stadı’nın yıkılarak
yerine büyük bir stat yapılması gündeme geldi. Kanadalı bir mimarlık firmasına
büyük paralar ödenerek projeler, maketler hazırlatıldı. Bunlar değişik
platformlarda, gösterişli toplantılarda sunuldu. Ne var ki Süren’in beş buçuk
yıllık başkanlık döneminde yapıma bir türlü başlanamadı.
Mehmet Cansun’un başkan olduğu kısa dönemde çok olumlu bir
adım atıldı: Ali Sami Yen Stadı’nın yerine 35 bin kişilik bir stat için proje
hazırlandı. Bu stat mevcut tribünlerin sırayla yıkılması ve yerlerine
yenilerinin yapılması yoluyla gerçekleştirilebilecekti. İstenirse stadın çatısı
açılıp kapanabilecekti. 35 bin kişilik kapasite çevreyi sıkıştırmayacak makul
bir ölçüydü. Üstelik, Taksim-4. Levent metrosu da devreye girmişti.
Cansun’un başkanlıkta kaldığı 8 aylık süre, projenin işlerlik kazanmasına
yetmedi, Özhan Canaydın’ın başkan olmasıyla da rafa kalktı.
Canaydın, Mecidiyeköy’deki haklarla Seyrantepe’deki arazinin mülkiyetinin
takasına yöneldi. Seyrantepe’de stadın yanısıra kulüpçe konut ve başka tesisler
de yapılacak ve stadın yapımı bunların kârıyla finanse edilecekti. Ne var ki bu
formül için hükümetten bazı olumlu ışıklar alındıysa da Seyrantepe’de bu kadar
geniş bir arazinin kulübe tahsisi gerçekleşmedi. Sonuçta Galatasaray bugünkü
formüle razı olmak zorunda kaldı.
İşte yaşanan serüvenin bir köşe yazısına sığabilecek kısa bir özeti...
Gelişmeleri bekleyip sonucu hep birlikte göreceğiz.
|