Ergene Nehri’nde yaklaşık 30 yıldır
devam eden su kirliliğinin ulaştığı dehşet verici boyut, pazar günü Radikal’in
yayımladığı haberle belgelendi. Bunun üzerine Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamada “Birçok belediye atıksu
bedeli almıyor veya alıp başka yöne aktarıyor. Tesislerin kurulup işletilmesi
mümkün olmuyor” denildi. Açıklamada şu noktalara dikkat çekildi:
Günde 230 bin ton atık
“Trakya’da sanayi tesislerinin çoğunluğunda arıtma tesisi olmasına rağmen,
bölgede yerleşim yerlerine ait evsel nitelikli atıksuların arıtmaya tabi
tutulmadan deşarjı kirliliğe neden oluyor.”
“Havzada nüfusu 10 binden fazla 16 adet yerleşim yeri var. Yaklaşık 230 bin
metre küp (yaklaşık 230 bin ton) günlük evsel atıksuları arıtılmadan Ergene ve
kollarına deşarj ediliyor.”
“Belediyelerimizce yapılması gereken atık arıtma tesislerinin yapımı
bakanlığımızca titizlikle takip edilmektedir. Belediyelere bakanlığımızca teknik
ve finansman yardımı yapılmaktadır.”
“Endüstriden kaynaklanan atıksulara yönelik olarak Çevre Yönetimi Genel
Müdürlüğümüzce ‘Meriç Ergene Havzası Endüstriyel Atıksu Yönetimi Ana Planı’
çalışması yaptırılmıştır.”
Yüzde 50’si bakanlıktan
“Atıksu arıtma tesislerini kuran ve işleten belediye ve sanayi kuruluşlarında
arıtma tesislerinde kullanılan enerji giderlerinin yüzde 50’si bakanlığımızca
karşılanıyor.”
“Bir çok belediyenin tam maliyet esasına dayalı içme ve kullanma suyu ile
atıksu bedelini almıyor olması veya bu gelirleri başka yerlere aktarması
nedeniyle arıtma tesislerini kurup işletmesi mümkün olmamaktadır.”
Çare toplu arıtma
AK Partili Edirne Milletvekili Mehmet Müezzinoğlu da önceki
gün Radikal’e yaptığı açıklamada hükümetin Ergene Nehri’ndeki kirlilike için 1.2
milyarlık bütçe ayırdığını ve toplu arıtma tesisleri sayesinde nehrin yüzde
50’sinin iki yıl içinde kurtulacağını söylemişti.
Ergene suyu analizinde yok yok
Radikal’in yaptırdığı analizlerde Ergene’nin suyunda kurşun, civa, kadmiyum,
kobalt, bakır gibi ağır metaller ve arsenik ile fosforlu-azotlu bileşikler,
solvent, asit, alkali ve boya gibi sayısız kimyasal maddeler tespit edilmişti.
Sanayi tesislerinin arıtılmamış atıklarının yanı sıra, kanalizasyon ve evsel
atıklar ile tarımsal gübre ve ilaçların da Ergene’yi kirlettiğini belirten
Trakya Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Faruk
Yorulmaz şu uyarıyı yaptı:
“Ergene artık Trakya’ya hayat vermek yerine ölüm kusar hale geldi. Özellikle
sonbahar döneminde etkili olan yağışlar ile Ergene Nehri’nin taşması sonucu
Trakya’daki birçok tarım arazisi bu yüzden zehirleniyor. Bu zehirler bitkiler
aracılığıyla kademe kademe insanlara ulaşmakta ve kanser, inme, karaciğer,
böbrek, kalp yetmezliği gibi hastalıkları artırıyor.”
‘1987’de biz burada yüzerdik’
Karadeniz kıyılarındaki Yıldız Dağları’ndan doğan Ergene Nehri, Çorlu,
Çerkezköy, Lüleburgaz, Babaeski, Pehlivanköy ve Uzunköprü’den geçtikten sonra
Meriç ile birleşip Saroz Körfezi’ne dökülüyor. 1987 yılında, berrak şekilde akan
Ergene Nehri’nde yüzdüklerini, balık tuttuklarını anlatan Uzunköprü Belediye
Başkanı CHP’li Enis İşbiler kirliliğin tanığı: “Bir zamanlar
yüzdüğümüz yere şimdi ağır kokudan dolayı yaklaşmak bile mümkün değil. Yüzdüğüm
nehirde şimdi canlı yaşamıyor. Suya vücudun bir parçası dokunduğu an yaralar
çıkıyor. Kirlilik 1990’lı yıllarda başladı. Atık bırakan belediyeler de var.
Ancak belediyelerin evsel atıkları ile Ergene bu hale gelemez. Suyun analizini
yaptığımızda sanayi tuzları çıkmakta. Burada atıklarını döken fabrikaların
çoğunda arıtma sistemleri yok.”
Çiftçi ölümleri
Ergene Nehri’nin sözün bittiği yer olduğunu belirten Uzunköprü Ziraat Odası
Yönetim Kurulu Üyesi Halil İbrahim Bulak da tepkisini “Ergene
havzasında 52 bin dekar çeltik ekiliyor. Ancak üreticiler Ergene’nin suyundan
faydalanamıyor. Baraja ve yeraltı sularına muhtacız. Adı nehir, içinden akan
zehir. Çeltik ektiğimiz yerlerde 900 kilo verim 300 kiloya kadar düştü. Birçok
çiftçimiz kanser ve kalp krizinden ölüyor” sözleriyle dile getiriyor.
|