Turizm Yapılarında Engelli...
Engelleri Kaldıran Üniversitelere...
Görme Engellilerin Yoluna...
Engelleri Ortadan Kaldıran Hastane
Dragos Sahilinde Engeller Kalkacak
Engelli Vatandaşlara Üst Geçit Eziyeti
“Hastaneye Adım Atmadan Hastane...
“Müze Yapılarında Mimarın...
Geleceğin Eğitim Yapılarını...
Kullanıcıları Adliye Binalarını Anlattı
YEM'den "Mimarlık Haftası"na...
"Engellilerimizi Sokağa Çıkarmalıyız!"
Yapı-Endüstri Merkezi’nin (YEM), Ekim ayının başında tüm dünyada geniş çevrelerce kutlanan "Mimarlık Haftası" kapsamında düzenlediği bir dizi konferansın ikinci oturumunda 'Engelsiz Tasarım’ konusu ele alındı.
Oturum moderatör Sultan Arınır’ın, Türkiye nüfusunun yüzde 13’ünün yani yaklaşık 10 milyon insanın engelli olduğunu ve engellilerin hayatını kolaylaştıracak çözüm önerilerini tartışmak üzere bir araya gelindiğini belirten açılış konuşmasıyla başladı. Arınır, ilk sözü Dünya Engelliler Vakfı (WDF) / Dünya Engelliler Birliği (WDU) Kurucu Başkan Yardımcısı Necdet Öztürk’e verdi. Kullanıcıları Adliye Binalarını Anlattı “İnsan-mekan ilişkisi yerine canlı-mekan ilişkisi üzerine odaklanılmalı” Öztürk, ‘Engelsiz Tasarım’ın tartışılması gereken en önemli mihenk taşının ‘erişilebilirlik’ olduğuna vurgu yaparak günümüzün belediye uygulamalarının ne yazık ki evrensel standartlarla uyum göstermediğine dikkat çekti. Öztürk bu noktada mimarlık mesleğine atıfta bulunarak mimarların engellilerin erişebilirliğini arttırmak için insan-mekan ilişkisi yerine daha kapsayıcı bir tasarım anlayışıyla canlı-mekan ilişkisine odaklanmaları gerektiğine değindi. Öztürk, 5 yıllık bir çalışma sonucunda ortaya koydukları Engelliler İçin Evrensel Standartlar Kılavuzu’nun da onlar için iyi bir başvuru kaynağı olduğunu belirtti. Bu önemli çalışmanın yanı sıra Dünya Engelliler Birliği kapsamında bir ‘Engelsiz Model Ev ve Müze’ ve WDU Erişilebilir Otel ve Kongre Merkezi projelerini de hayata geçirdiklerini sözlerine ekledi. “Ülkemiz 18-40 yaş arasındaki atletik vücutlu erkeklere göre tasarlanmıştır” Toplumsal Haklar ve Araştırmalar Derneği (TOHAD) Genel Sekreteri Hakan Özgül, ‘Rampanın Ötesine Geçmek’ başlıklı sunumuna “Ülkemiz bebekli, hamile, yaşlı ya da engelli insanlara göre değil; 18-40 yaş arasındaki atletik vücutlu erkeklere göre tasarlanmıştır” gibi etkili bir ifadeyle giriş yaptı. “Bırakın ötesine geçmeyi şu anda rampayı dahi yapamıyoruz. Engellilere yönelik bir takım çalışmalar yok değil ancak bunlar ne yazık ki yanlış uygulamalarla kullanılamaz hale getirilebiliyor. Türkiye’de çok yer gezdim ama şimdiye kadar engelli standartlarını doğru uygulayabilmiş bir örnekle karşılaşmadım” şeklinde belirten Özgül, konuşmasına gündelik hayatta engellilerin en çok karşılaştıkları zorluklara değinerek devam etti. Bu engellerin ancak İnsan Hakları Modeli’ni temel alan İçermeci yani Kapsayıcı Tasarım anlayışıyla ortadan kaldırılabileceğinin altını çizen Özgül, bugün Türkiye’de 1 milyon 525 bin 178 adet binadan sadece 3.380 adedinin yüzde 75 oranında erişilebilir olduğuna dikkat çekti. “Kapsayıcı tasarım modeli, engelliler için özel bir otel yapmanızı değil, yaptığınız otelin engelliler tarafından da kullanılabilir nitelikte olmasını önerir” diyen genel sekreter, Alman mimar Neufert’in ‘Yapı Tasarımı’ adlı kitabının kendisi için çok değerli bir kaynak kitap olduğunu belirterek erişilebilirlik konusunda çeşitli çalışmaları bulunan iki Türk mimar; Cengiz Bektaş ve Şükrü Sürmen’e de değindi. Özgül sunumuna engelliler için tasarlanmış ancak kullanımı mümkün olmayan uygulama örneklerinden bazılarını salondaki dinleyicilerle paylaşarak devam etti. Standartlara uygun olmayan trabzan ve küpeşteler, tekerlekli sandalyedeki bir insanı kaldırmaya yeterli olmayan hidrolik merdiven lift’leri, görme engellilere zorluk yaşatan dokunmatik asansör butonları ve hissedilebilir zemin uygulamaları, detayları yanlış çözülmüş tuvaletler ve fotoselli kapılar gibi örneklerle yaşadıkları zorlukları dile getiren Özgül, erişilebilirlik sorununun birbirine bağlı bir zincir gibi ele almamız gerektiğini belirterek “Bu zincirin bir tanesinin bile eksik olması bütüne etki ediyor” dedi. “Öncelikle kendi körleşmemizden kurtulmalıyız” Alternatif Yaşam Derneği Kurucu Başkanı Ercan Tutal ise “Şu anda Türkiye’de uyuyan bir dev var. Engellilerimizi sokağa çıkarmalıyız. Bunun için de öncelikle kendi körleşmemizden kurtulmalıyız” diyerek farkındalık yaratmak amacıyla kurdukları Düşler Akademisi’nin projelerinden söz açtı. Kaş’ın Çukurbağ ilçesindeki eski bir ilkokulu, içinde 16 bin kitabın yer aldığı bir kütüphaneye dönüştüren Alternatif Yaşam Derneği’nin temel amacının hep birlikte bir arada yaşayabilecekleri ve üretebilecekleri mekanlar yaratmak olduğunu dile getiren Tutal, engellileri yaşama kazandırmanın önemini vurguladı. Bu nedenle kent uygulamalarının da çok önemli olduğuna dikkat çeken Tutal, dünyanın en erişilebilir kenti Barselona’dan ilham almamız gerektiğini belirtti. Olimpiyat Oyunları için yapılan hazırlıklar sürecinde son 10 yılda mükemmel bir ‘erişilebilir’ kent yarattıklarını dile getiren Ercan Tutal, bunun çok para harcamadan da iyi bir planlamayla gerçekleştirilebileceğini sözlerine ekledi. “Duygusallığımız yerine duyarlılığımızı harekete geçirmemiz gerekiyor” Oturumun son bölümde sözü Dark (Karanlıkta Diyalog) İstanbul Rehber Koordinatörü Harun Sarıkaya aldı. Kendi hikayesini anlatarak söze başlayan Sarıkaya, sonrasında dinleyicilerle hayata geçirdikleri Karanlıkta Diyalog projesinin detaylarını paylaştı. “Bütün bir günü zifiri karanlıkta geçiriyor ve kör olmayı deneyimliyorsunuz. Yanınızda bir yardımcınız oluyor. Birinin yardımıyla karanlıkta ilerlemenin ne demek olduğunu anlamaya çalışıyorsunuz. Herkesin bu deneyimi yaşayışı birbirinden çok farklı olabiliyor. Kimi günün sonunda ‘eskiden kördüm şimdi daha iyi görebiliyorum’ diyor, kimi gülme krizine tutluyor, kimi de çığlık atıyor…” şeklinde projeyi kısaca aktaran Sarıkaya, mimarlık eğitiminde erişilebilirlik konusuna daha fazla yer verilmesi gerektiğinin altını çizerek bu noktada akademisyenlere de büyük görev düştüğünü söylüyor ve ekliyor: “Duygusallığımız yerine duyarlılığımızı harekete geçirerek içinde birlikte daha iyi yaşayabileceğimiz kentler yaratabileceğimize inanıyorum.” |