Toplantıda konuşan İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Cihad Vardan, enerji politikasının, Türkiye-Avrupa Birliği (AB) ilişkilerinde üzerinde durulan en önemli başlıklardan birisi olduğunu belirtti. Vardan, Avrupa Parlamentosu’nun (AP) Türkiye raporunda, enerji güvenliği ve yenilenebilir kaynaklar açısından Türkiye’nin öneminin vurgulandığını, enerji başlığında müzakerelerin açılmasının gerekliliğinin ortaya konduğunu söyledi.
Müzakerelerin bugüne kadar açılmamasının, Türkiye’nin eksikliklerinden değil, tek taraflı blokajdan kaynaklandığı görüşünü dile getiren Vardan, enerji güvenliğinin tesisi açısından AB’nin önceliklerinden birini teşkil eden Güney Gaz Koridoru’nun hayata geçirilmesinde Türkiye’nin konumunun kritik önem taşıdığına işaret etti. Vardan, Türkiye’nin dahil olduğu gaz iletim ve bağlantı projelerinin, hem Türkiye’nin AB piyasası ile entegrasyonunu sağladığını hem de AB’nin arz güvenliğine ve kaynak çeşitlendirmesine katkıda bulunduğunu kaydetti.
Türkiye’nin hem AB, hem de Rusya ile olan yakın siyasi ve ekonomik ilişkileri düşünüldüğünde, Kırım sorununun derinleşmesinden en fazla etkilenecek ülkelerden birinin Türkiye olduğuna dikkati çeken Vardan, şöyle konuştu:
Ömer Cihad Vardan"AB tarafından yapılan açıklamalar doğrultusunda Rusya’ya yönelik ekonomik ve siyasi yaptırımlarını ağırlaştırması, Rusya ekonomisini olumsuz etkilemenin dışında, bölgedeki enerji oyununda da yeni hamlelerin yapılacağını göstermektedir. Hem Türkiye’nin hem de AB’nin enerji güvenliği açısından TANAP’ın önemi artarken, Türkiye-Yunanistan sınırından başlayacak TAP projesi ve benzeri başka projelerin de geliştirilmesine zemin hazırlayacaktır. Bugün AB ülkelerinin Rusya’ya karşı yaptırımlar uygulamaya karar verirken elini güçlendiren ve AB müktesebatının bir parçası olan, zorunlu petrol ve doğalgaz stoku meselesidir. , 2023 yılında toplam enerji üretimimizin yüzde 30’unu yenilenebilir kaynaklardan sağlamak. Bu bağlamda kurulu gücün 2023’e kadar yaklaşık 20 bin megavat rüzgar, 600 megavat jeotermal ve 300 megavat da güneşten oluşması öngörülmektedir".
"ABD’nin kaya gazı üretiminin önümüzdeki yıllarda da artırması öngörülmektedir"
Vardan, son yıllarda dünya enerji görünümünü en fazla etkileyen gelişmelerden birin de ABD’nin kaya gazı sayesinde net bir doğalgaz ithalatçısı olma durumundan kendi kendine yeter hale dönüşmesi olacağını belirterek, "ABD’nin kaya gazı üretiminin önümüzdeki yıllarda da artırması öngörülmektedir. Kaya gazının özellikle ABD’de doğalgaz fiyatlarını düşürmesi sebebiyle, enerji fiyatlarının, ülkelerin rekabetçiliği üzerindeki etkisini, AB’de yeniden tartışılır hale getirmiştir. Avrupa Komisyonu tarafından yapılan uluslararası kıyaslama, özellikle enerji tüketiminin yüksek olduğu sanayiler için doğalgaz fiyatlarının ABD’ye, Hindistan’a ve Rusya’ya göre 3-4 kat fazla olduğunu, elektrik fiyatlarının ABD ve Rusya’nın iki katı, Çin’den ise yüzde 20 oranında daha fazla olduğunu ortaya koymaktadır" diye konuştu.
AB’de de sanayinin tükettiği elektriğin kilovat fiyatının 94 avro sent, Türkiye'de ise 89 avro sent olduğunu hatırlatan Vardan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Dolayısıyla önümüzdeki eylül ayında Komisyon tarafından yayımlanacak olan ve Birliğin rekabetçi gücünü artırmak için enerji maliyetlerini ve fiyatlarını nasıl aşağı çekebileceğine dair yeni önerisinin ülkemizde de yakından mutlaka izlenmesi gerekmektedir. AB’nin enerji iç pazarına uyum sağlayabilmemiz için gerekli olan, enerji piyasalarındaki liberalleşmedir. Ülkemizde elektrik ve doğalgaz iç piyasasında serbestleşmenin sağlanabilmesi için önemli adımlar atılıyor. Bu bağlamda yeni elektrik piyasası mevzuatı ile AB’nin üçüncü enerji paketine uygun düzenlemelerin hayata geçirilmesi, bu kapsamda elektrik dağıtım şirketleri ile bunların perakende satış şirketlerinin fiilen ayrıştırılması, 2013 sonu itibarıyla tüm elektrik dağıtım şirketlerinin özelleştirilmeleri önemli gelişmelerdir". Vardan, gelecek dönemde de, elektrik üretiminde yüzde 40 civarında olan kamunun payının daha azaltılmasının öngörüldüğünü belirterek, doğalgaz piyasasında da BOTAŞ’ın piyasa gücünün azaltılarak AB mevzuatıyla uyumlu hale getirilmesi için çalışmaların sürdüğünü söyledi. AB’de nükleer enerji kullanma tercihinin, her üye devletin kendi inisiyatifine bırakıldığını anlatan Vardan, "Ancak nükleer güvenliğin sağlanması hususunda özellikle de Fukuşima felaketi sonrasında hassasiyet gösterilmektedir. Ülkemize getirilen eleştirilerin başında çerçeve bir nükleer enerji kanunun halen kabul edilmemiş olduğu gelmektedir. Türkiye nükleer enerji kullanımına geç katılan ülkelerden birisidir. Ancak 2023 yılına dair yapılan projeksiyonlarda, enerjisinin yüzde 4’ünü nükleerden karşılayacağını öngören bir ülke olarak yasal zeminin de hızla ve vatandaşlarımızın güvenliğini gözetecek biçimde tamamlanması gerekir" şeklinde konuştu.
"İKV olarak, AB'yi enerji başlığını müzakerelere açmaya davet ediyoruz"
Vardan, bunun yanında kamuoyunu nükleer enerji ve radyasyondan korunma konularına ilişkin bilgilendirilmesini amaçlayan “Nükleer Enerji İletişim Stratejisi”nin bir an önce tamamlanmasına da öncelik verilmesi gerektiğini dile getirerek, "Bugün enerji politikası dediğimiz alan kendi başına bağımsız bir alan değildir. Bilakis, Ukrayna krizinin enerji arz güvenliğine etkilerinden, enerjide yeni teknolojilerin geliştirilmesinin önemine, kaya gazı gibi yeni kaynaklara yapılan yatırımlardan, akıllı şebekelerin desteklenmesine, dünyada enerji fakirliği ile mücadeleden, enerji alanında uluslararası projelerin hayata geçirilmesine kadar son derece kapsamlı ve geniş bir hale gelmiştir" değerlendirmesinde bulundu.
Enerji politikası kadar önemli bir konuda hem AB, hem de Türkiye’nin daha güçlü ve derin bir iş birliği içerisinde olmasının son derece önemli olduğunu belirten Vardan, bu çerçevede İKV olarak, öncelikle AB'yi enerji başlığını müzakerelere açmaya davet etiklerini söyledi. Vardan, bu bağlamda Kıbrıs sorununun BM nezdinde tekrar görüşmeye başlanılmasını da bir fırsat olarak değerlendirdiklerini ifade ederek, "Buna ilaveten Türkiye’nin belirlemiş olduğu 2023 hedefleri içinde yer alan 500 milyar dolarlık ürün ihraç edebilme ve dünyanın en büyük on ekonomisi arasına girebilme hedeflerine ancak doğru ve akıllı enerji politikalarıyla ulaşabileceğini de vurgulamak istiyoruz. AB ülkelerindeki enerji yatırımcılarının Türkiye’ye yatırım yapmalarının önemine bir kez daha dikkatinizi çekmek istiyorum" diye konuştu.
"Bölgeler arası enerji maliyetlerinde büyük farklar var"
Zeynep Bodur OkyayİSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay da Türkiye'nin enerjide dışa bağımlılığının yüzde 72 düzeyinde olduğunu vurgulayarak, kullanılan doğalgazın yüzde 98'ninin, petrolün yüzde 92'sinin ve kömürün yüzde 30'unun ithal edildiğini söyledi. Petrol ve türevleri için harcanan rakamın 65 milyar doları bulduğuna işaret eden Bodur, bu rakamın çok büyük olduğunu, orta ve yüksek teknolojili ürünlerde Avrasya'nın üretim üssü olma hedefini realize etmek için enerjideki dezavantajlı durumun değiştirilmesi gerektiğini dile getirdi.
Bodur, Türkiye'de elektriğin yüzde 47,4'ünün sanayide tüketildiğine vurgu yaparak, şöyle konuştu:
"Elektrikte Türkiye'nin toplam kaçak miktarını yüzde 9-10 iyileştirmemiz lazım. Sanayinin 2023 üretim ve ihracat hedeflerine ulaşması için enerji yoğun sektörlere rekabetçi destek gerekiyor. Enerji Bakanlığında verimliliğe dayalı bir teşvik çalışması yapılıyor. Bakanlığın enerji yoğun sektörleri destekleme niyeti çok önemli olmakla birlikte bu desteğin evvelce yapılmış yatırımlarla ulaşılmış enerji verimliliği düzeyine göre planlanması düşünülmelidir. Sanayide ikinci önemli konu ise enerji arz güvenliğidir".
Bodur, enerji bazlı temel sıkıntılardan birinin de bölgeler arası enerji maliyetlerindeki büyük farklar olduğunu ifade ederek, teşviksiz sanayinin hızlanmasının beklenemeyeceğini kaydetti.
Sektörel Fuarcılık tarafından 24-26 Nisan tarihleri arasında gerçekleştirilecek "20. Uluslararası Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı- ICCI 2014" İstanbul Fuar Merkezi’nde yapılacak.
|