Edirne Valiliği Selimiye'nin...
Sular Altında Kalan Edirne'ye...
Edirne'de Restorasyon Hamlesi
Edirne Sarayı'nın Alanı TBMM'nin Olacak
"Meydan Projesi Selimiye'nin...
Selimiye Camisi ve Külliyesi'nde...
Yanlış Anlamayın; Selimiye'yi...
Edirne'deki Tarihi Surların...
"Önümüzdeki Yıllarda Selimiye...
Türkiye'nin UNESCO Nezdindeki...
Erdoğan: Edirnekapı Orta Refüjdeki...
Sinan'ın Selimiye'deki ''Ters...
Edirne Belediye Başkanı’na Bir Yıl Hapis
Edirne'nin 'Yeşil'i Oluyor
Edirne 2012
Edirne. I.Murat’ın verdiği adıyla Edrine. Romalı ismiyle Hadrianopolis. Bir başka ismiyle Orestia. Osmanlı’nın İstanbul’dan sonra en çok önem verdiği kenti, başkenti. Bursa’nın ve İznik’in izlerini taşıyan, başyapıtların önce provalarının, sonra da onlardan birinin inşa edildiği bir geçiş kenti.
Edirne. I.Murat’ın verdiği adıyla Edrine. Romalı ismiyle Hadrianopolis. Bir başka ismiyle Orestia. Osmanlı’nın İstanbul’dan sonra en çok önem verdiği kenti, başkenti. Bursa’nın ve İznik’in izlerini taşıyan, başyapıtların önce provalarının, sonra da onlardan birinin inşa edildiği bir geçiş kenti. Olayların ve dönemlerin aktörlerinin yapılara kazındığı, Osmanlı’nın yapılarla damgasını vurduğu, yeşilin mavinin üzerinde duran bir kitabe.
Sadece güzel yapılara değil, çok özgün ve güzel bir doğaya da sahip Edirne. Bir kent ama, şiirsel pastoral-kırsal peyzajı içinde, hemen yanı başında. Padişahlar, İstanbul’a rağmen o güzellikten asla vazgeçmemişler. Irmaklar, köprülerle taçlandırılmış, yanı başlarında saray ve köşkler inşa edilmiş. O lezzetli peynirler; o ırmakların, toprakla, insanla ve diğer canlılarla buluşması sonucu ortaya çıkan kültürel bir değer. Mimar Kemalettin’in eseri olan Edirne Garı (1913), üzerinde malum biçimde takılmış klimalarıyla yaşamanın bir yolunu bulmuş. Kuleli merdivenleriyle, simetrik ve aksiyel mimarisiyle, resmi ve ağırbaşlı duruşunu muhafaza ediyor. Yapı, önündeki hiç bir yere gitmeyen kara lokomotif ile geçmişini ve geleceğini konuşuyor. Edirne’nin yüzyıllara dayalı heybet ve güzelliği, tüm kentlerimizde olduğu gibi, taşıtların ve özensiz peyzajın keşmekeşi içinde kalmış. Göreceli olarak büyük bir kent sayılmaz Edirne. Yapıların önündeki parçalı peyzaj, araçların, yayaların ve tabelaların yarattığı karmaşa o güzelim yapıların ve kentin bütünlüğünü ağır bir biçimde zedeliyor. İnsan hiç olmazsa Eski Cami, Üç Şerefeli Cami ve Selimiye arasındaki üçgende tabelasız güzel fotoğraflar çekebilmeli. Bir avuç yere toplanmış bu denli değerli yapı, kent sakinleri ve tabii ki bu değerli kenti ziyaret eden misafirler, böyle bir kaosun içinde yaşamaya mahkum edilmemeli. |