Yarından itibaren Haydarpaşa Garı'nı
atıl hale getirecek sürecin önü açılıyor. İstanbul ile Anadolu'yu bağlayan
'demir ağlar' kopartılıyor. Şenay
Aydemir, bugün Radikal Gazetesi'nde yer alan
yazısında Yeşilçam filmleri üzerinden bir Haydarpaşa 'hatırlatması' yapıyor:
***
Halit Refiğ’in 1965 tarihli ‘Gurbet Kuşları’ filminde Bakırcıoğlu Ailesi
Haydarpaşa Garı’nda trenden indiğinde Baba Tahir Efendi “Allah’ın izniyle ‘şah’
olacağız İstanbul’a şah. Sırt sırta verdik mi, kolay. Dağları bedesten ederiz,
vallahi” diye umut verir çocuklarına.
Yeşilçam filmlerine mal edilen “İstanbul, ya sen beni yeneceksin ya da ben
seni” repliği, bir klişeden çok daha fazlasını ifade eder. Bu ifadeye anlam
katan şey, Haydarpaşa Garı’nın önünden İstanbul’a bakıp söylenmiş olmasıdır.
Bugün ‘kaybolmakta’ olduğu ifade edilen ‘siluet’tir Anadolu’dan kopup gelenlerin
ilk gördüğü. Haydarpaşa’dan bakan bu siluetin perdesinde İstanbul’un
karmaşasını, tarihini, korkulası ve cezbedici yanlarını görür. Haydarpaşa,
Anadolu’nun İstanbul’a açılan yüzüdür. “İstanbul, ya sen beni yeneceksin ya da
ben seni” repliği bir klişe değil gerçeğin ta kendisidir bu yüzden. Bakırcıoğlu
Ailesi, Haydarpaşa’dan vapura binip karşıya geçerken yüzlerinde fethetme korku
aynı anda belirir.
Ama artık Anadolu’dan gelen hiçbir yolcu valizini burada
indirmeyecek. Fethetme duygusuyla İstanbul’un görüntüsüne bakıp iç geçirmeyecek,
vapura binip Şehr-i İstanbul’u seyretmeyecek. Bütün bunları görmeden yer
altından karşıya geçecek, hızla otobüse, taksiye, dolmuşa binip kalabalığa
karışacak. Ve muhtemelen kentin karmaşası içerisinde bir kez daha durup İstanbul
üzerine düşünme fırsatı olmayacak.
Gurbet Kuşları
Filmlere ev sahipliği yaptı
Agâh Özgüç’ün Horizon Yayınları’ndan çıkan 2010 tarihli ‘Türk Sinemasında
İstanbul’ isimli kitabında ‘Haydarpaşa Garı’ bölümünde anılan filmlerden bir
tanesi de Cengiz Tuncer’in ‘Sevmek Seni’ isimli filmidir. Filmde ana mekân
olarak hiç kullanılmayan tarihi gar birçok kadrajın içinde bütün görkemiyle yer
alır. Semih Evin’in 1950 tarihli ‘Sihirli Define’ filminde ise Safiye Ayla ve
Sadi Işılay sazları eşliğinde garın basamaklarında konser verir. Yavuz Özkan’ın
demiryolu işçilerin grevini anlatan ‘Demiryol’ filminde ise gar ‘siyasi’ anlam
yüklenerek tasarlanmıştır. Ziya Öztan’ın 1998 tarihli ‘Cumhuriyet’, Nejat
Saydam’ın 1966 tarihli ‘Boğaziçi Şarkısı’ filmlerine de ev sahipliği yapmıştır
Haydarpaşa Garı. Agâh Özgüç’ün verdiği bilgiye göre, Fransız yönetmen Philippe
Venault’un çektiği ‘Avrenos’un Müşterileri’ filminin birçok sahnesi burada
çekilmişti.
Tarihi garı mekân olarak kullanan son dönem filmlerinden birisi de Tayfun
Pirselimoğlu’nun 2002 tarihli ‘Hiçbiryerde’si oldu. Filmin ana karakteri Şükran,
garın gişesinde çalışmaktadır. ‘Gurbet Kuşları’ndan neredeyse 40 yıl sonra yol
tersine döner ve Şükran kaybolan oğlunu aramak için Haydarpaşa’dan yola çıkarak
Anadolu’nun içlerine doğru yolculuk etmek zorunda kalır.
Bir şehri fethetme hayâli
Haydarpaşa’nın ev sahipliği yaptığı film ve diziler bunlarla sınırlı değil
hiç kuşku yok ki. Amacımız hepsini birer birer ortaya koymak da değil.
Haydarpaşa’nın İstanbul için, en önemlisi de İstanbullular için taşıdığı anlamı
bir kere daha hatırlatmak.
‘Gurbet Kuşları’nın finalinde Bakırcıoğlu Ailesi Maraş’a dönmeye karar verir.
Genç oğulları Kemal durumu şu sözlerle özetler: “Bu şehri fethetmek hayaline
kapılmak hatanın başlangıcı. Sırt sırta verip çalışacağımıza herkes kendi
havasına daldı. Kendimizden hiçbir şey katmadan bu şehrin nimetlerinden
istifadeye kalktık. İşte bunun için başaramadık.”
Bu sözlerden bizler için de bir sonuç çıkmalı mutlaka. Önce Haydarpaşalı
filmlerinin mekânı Emek, şimdi bu İstanbul’un başladığı yer Haydarpaşa atıl
duruma düştü.
Gar’da veda yemeği
19 Ağustos 1908 tarihinde hizmete açılan Haydarpaşa Garı’nın tüm dış hat
bağlantıları yarından itibaren kaldırılıyor. Gebze-Haydarpaşa hattı, birkaç ay
daha hizmet verecek. Haydarpaşa esnafı bir süre daha orada. Haziranda ise tüm
tren seferlerinin durdurulması gündemde. İki-üç yılı bulacak hızlı tren
çalışmaları tamamlandığında, son durağın Söğütlüçeşme olması planlanıyor. Yani
Haydarpaşa, artık İstanbul’a açılan kapı olma vasfını yitiriyor. Ne olacağı ise
şimdilik belirsiz. Gar çalışanları ve yakınları bu akşam saat 20.00’de
Haydarpaşa Gar Restaurant’da veda yemeği yiyecek.
|