STRONG>Çimsa Çimento Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından, bugün (5
Mayıs 2010) 33. Uluslararası YAPI/TURKEYBUILD 2010 İstanbul
Fuarı kapsamında gerçekleştirilen “Betonarme Estetik”
başlıklı toplantıda Prof. Doğan Kuban, betonarme mimarinin
dününü, bugününü ve yarınını, gösterdiği öncü betonarme yapı fotoğrafları
eşliğinde yorumladı.
Çimsa Genel Müdürü Mehmet
Hacıkamiloğlu’nun kısa açılış konuşmasından sonra söz alan Kuban,
sözlerine “Türkiye’de betonlaşmak, çirkinleşmek demek. Oysa beton dediğimiz şey
aslında taş; taş hiç çirkin olabilir mi? Demek ki çirkinliği yaratan bizleriz.”
diyerek başladı.
Kuban demir, beton ve cam olmak üzere üç malzemenin
dünyayı değiştirdiğini belirterek ilk beton harcın İngiltere’de 1774’te
Eddystone Deniz Feneri’nin temellerinin atılması sırasında John
Smeatcon adlı bir yapı ustası tarafından su kireci, kil ve kum
karışımına demir cürufun eklenmesiyle bulunduğunu dile getirerek, betonun
kullanımında 1824 yılında keşfedilen “suda katılaşan portland
çimento”nun önemini vurguladı.
“Kirişsiz döşemeyi
ilk kez kullanan” kişi olarak tanımladığı İsviçreli mühendis R.
Maillard’ın 1933 yılında yaptığı Schwandbach Köprüsü
için “artistik betonarme örnekleri arasında en hayranlık uyandırıcı örneklerden
birisi” dedi. Kuban, “Öncelikle yeni bir malzemeyi kullanmak için mühendislerin
cesur olması gerekir. Onlardan sonra mimarlar bu yeni malzemeyi artistik olarak
yorumlar” diyerek “modern mimarinin kurucusu” olarak andığı Auguste
Perret ile sözlerine devam etti. Kuban, betonu artistik bir malzeme
olarak ilk kullanan mimar olduğunu söylediği Perret’nin ayrıca ilk taşıyıcı
sistemi de gösterdiğini ifade etti.
Bir süre Auguste Perret’nin yanında
çalışan Le Corbusier için de “Bence Le Corbusier 20. yüzyılın
en büyük mimarıdır. Hem ressam, hem heykeltıraş ve hem de mimar olan Le
Corbusier, modern mimarinin prensiplerini oluşturmuştur.” diyen Kuban sözlerine
Frank Lloyd Wright, Oscar Niemeyer, Kengo Tanze, Eero Saarinen
ve John Utzon ile devam etti.
Kuban, betonarme
kullanımında Türkiye’nin çok geride olduğunu vurgulayarak “Biz toplum olarak
halen bu tip projelerin yapılmasına izin vermiyoruz. Türkiye’de hala biz
betonarme çağı yaşıyoruz. Bu çağ da toplumun ortalama estetik kültürünün
sınırları içinde şekillendi. Bizim çağdaş kentlerimiz kentleşmekte zorluk çeken
bir halkın yarattığı yerleşimlerdir. Halk kültürümüzü yansıtırlar. Perret’nin
estetik betonarme aşamasına fakir ülkelerde henüz gelinmemiştir. Oysa
betonarmenin olanakları sürekli gelişmektedir.” diyerek sözlerine son
verdi.
|