Kaynak Dengeli Dağıtılmalı
Kent Rantını Aktaran Belediye
Kentliyi Müşteri gibi Gördüler
AKP’li Firmalar Kayırılıyor
Neoliberal politikalarla, gelişme-kalkınma, piyasanın, daha doğrusu küresel rüzgârın savurduğu yere terk edildiği için, planlı gelişme ve bölgesel denge duyarlılıkları toza dumana karıştı. Sonuçta zaten ürkütücü olan bölgeler arası eşitsizlikler, 1980 sonrası dönemde daha da hızlı büyüdü ve kentler arasında da çok eşitsiz bir gelişme yaşandı.
Neoliberal politikalarla, gelişme-kalkınma, piyasanın, daha doğrusu küresel rüzgârın savurduğu yere terk edildiği için, planlı gelişme ve bölgesel denge duyarlılıkları toza dumana karıştı. Sonuçta zaten ürkütücü olan bölgeler arası eşitsizlikler, 1980 sonrası dönemde daha da hızlı büyüdü ve kentler arasında da çok eşitsiz bir gelişme yaşandı. Marmara ve Ege, kısmen Akdeniz’deki kentler daha hızlı büyürken, geri kalan bölgelerdeki, özellikle de Doğu ve Güneydoğu’daki kentsel gelişme çok gerilerde kaldı. Buralarda olağanüstü nüfus yığılması yaşanmasına karşın, bu kent belediyelerinin kısıtlı bütçeleri, kentli nüfusun ihtiyaçlarının çok az kısmını karşılayabildi. Bu durum, merkezden belediyelere aktarılan kaynakların eşitsizliğini de arttırdı. Gelişen kentler daha çok kaynak ihtiyacı belirtip daha çok kaynak kullanır oldular. Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğü verilerine göre, 2007’de 39.3 milyar YTL’ye ulaşan mahalli idarelerin harcamalarının yüzde 64’ü 10 büyük ilin yerel yönetimlerine ait. Bunların içinde İstanbul, yüzde 27 ile en büyük payı alırken Ankara yüzde 11, İzmir yüzde 8 payla ilk üç arasında yer alıyorlar. Böylece 3 büyük metropolün yerel yönetimlerdeki payı yüzde 46 gibi büyük bir orana ulaşıyor. Marmara Bölgesi’nden Kocaeli ve Bursa, Orta Anadolu’dan Konya, Akdeniz’den Antalya, Mersin ve Gaziantep diğer büyük yerel yönetim harcamasına sahip illeri oluşturuyor. Nüfusları dikkate alındığında, bu illerin yerel yönetim harcamalarından bu payları almaları normal karşılanabilir. Ancak nüfuslarına oranlandığında, iller arasında yerel yönetim harcamalarında büyük bir eşitsizlik olduğu görülebiliyor. Hazineye borç takan belediyeler Bütçeleri açık veren belediyelerden bazıları Hazine’ye de büyük borç takmış durumda. Hazine’nin alacak stoku 2008 sonunda 25.6 milyar YTL’yi bulurken, bunun 14 milyar YTL’sinin yerel yönetimlere ait olduğu ortaya çıktı. Daha ilginci, bunun da 9 milyar YTL’sinin eşit biçimde AKP’li Ankara ve İzmit belediyelerine ait olduğuydu. Ankara’da Büyükşehir, EGO ve ASKİ, Hazine’ye 4.5 milyar YTL borç takmış görünüyorlar. Yine AKP’li İzmit Belediyesi’nin taktığı borç stoku da 4.5 milyar YTL’yi geçiyor. Böylece, yerel yönetimlerin Hazine’ye toplam borçlarının üçte ikisine yakınının AKP’li Ankara ve İzmit belediyelerine ait olduğu görülüyor. Toplamı 9 milyar YTL’yi bulan bu borçların yüzde 58’inin vadesi geçmiş. Hizmet dengesizliği üst düzeyde Muhasebat Genel Müdürlüğü ve TÜİK kent nüfusu verilerine göre, 2007’de kişi başına yerel yönetim harcaması Türkiye ortalaması 792 YTL iken, bu, Kocaeli için 1737 YTL, Muğla için 1289 YTL, Ankara için 1099 YTL’ye, İstanbul’da 1046 YTL’ye çıkarken Diyarbakır’da 533 YTL’ye, Ağrı için 331 YTL’ye iniyor. (Bazı illerin il özel idarelerine merkezden aktarılan kaynakların büyüklüğünün, kişi başına mahalli idare harcamasını yükselttiğini, bunların valiliklerce farklı amaçlarla kullanıldığını göz önünde bulundurmak gerekir.) Bu veriler, farklı illerde yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının, yerel yönetimlerinden aynı hizmeti alamamaları anlamına gelmektedir. Bu farklılık tabii ki illerin yerel yönetim gelir ve harcama güçlerinin farklılığından oluşuyor. Bunu da belirleyenin, il yerel yönetimlerinin kendi imkânları kadar, merkezi hükümetten gördükleri destekle ilgili olduğu unutulmamalıdır.
|