Çernobil faciasına yol açan nükleer santralı da yapan Rusya merkezli Rosatom şirketi tarafından Mersin Akkuyu’da inşa edilmekte olan Nükleer Güç Santralı’nda çalışan üst düzey yetkililer ve çalışanlar santral inşaatındaki ihmaller zincirine dikkat çektiler. BirGün’den Anıl Ataş’ın haberine göre; Akkuyu’da çalışan mühendisler ve çalışanlar; “Zemindeki çatlakların nedeni mevcut zeminin kendi kendini taşıyamaması”, “Temel deniz suyu dolu”, “Kullanılan dolgu malzemesinin niteliği belli değil Proje mevcut müteahhitlerin geçmişteki tecrübeleri üzerinden yürüyor”, “Yapalım bir şey olmaz mantığıyla hareket ediliyor”, “Nükleer santral değil de bir apartman yapılıyor gibi hareket ediliyor” diyerek aşamaların problemli olduğunu aktardılar.
Mayıs ayında nükleer reaktörünün oturacağı temelin bazı bölümlerinde çeşitli aralıklarla iki kez çatlak oluştuğu, bu çatlakların Türkiye Atom Enerji Kurumu’nun (TAEK) müdahalesiyle giderildiği ortaya çıkmıştı. Buna göre çatlak olan bölümler tümüyle kırıldı ve yenilendi ancak tekrar çatlak oluştu. Beton kırıldı ve sorunlu bölümlerde temel yeniden atıldı.
Çatlaklar giderilse de benzer tehlike devam ediyor. Santraldaki fiziksel ilerlemenin yüzde iki civarında olduğunu belirten çalışanlar, “Böyle bir projenin çok ciddi mühendislik ekibiyle yürütülmesi gerekiyor, yatırımcı bile olsanız projeyi her aşamada yetkin mühendis ekipleriyle kontrol etmeniz lazım. Ancak Akkuyu bünyesinde yeterli sayıda mühendis bulunmuyor, var olan mühendisler de konuya hâkim değil” uyarısında bulundu.
“Optimize Edilmedi” Daha proje aşamasında bile sıkıntılar olduğunu söyleyen çalışanlar, “Santralın her bir projesinin Rosatom tarafından Rusya’da projelendirildi. Teknik olarak baktığımızda bu proje Türkiye’nin coğrafik ve yerel gerçekliğiyle örtüşmüyor, tamamen kopyalanarak alınmış durumda. Yapılmak istenen santral Rusya’nın o çok soğuk hava koşullarından etkilenmemesi için dizayn edilmiş ama burada, Mersin gibi sıcak bir memlekete yapılmak isteniyor. Sadece buradan bile şunu çıkarabiliyoruz: Proje hiçbir şekilde buraya optimize edilmemiş. Bu çalışmaların tümü saha gerçeklerine göre revize edilmeli. Bu da maliyet ve zaman demek. O yüzden bunların hiçbiri yapılmıyor. Örneğin dağlardaki şev çalışmasının normalde daha yatay yapılması gerekirken maliyeti kısmak adına olması gerekenden dik yapılmış ve bu sebeple sürekli kocaman kayalar yuvarlanarak aşağı iniyor” dedi.
“Mevcut Zemine Uygun Değil” Santral projesinin mevcut zemin koşullarına uygun olmadığını ve bu meselenin projedeki en önemli ihmal olduğunu belirten adını saklı tuttuğumuz bir jeoloji mühendisi, zemin içerisinde boşlukların olduğunu ve zeminin santrali taşıyamayacağını söyleyerek şunları söyledi: “Santralın yapılmak istendiği zemine bu proje hiçbir şekilde uygun değil. Zeminden alınan örneklerde zemin yapısının gevşek olduğu görülüyor. Kırıklı kayaçlar ve boşluklar nedeniyle kontrolsüz oturmalar yaşanması kaçınılmaz, ayrıca sıvılaşma riski de çok yüksek. Ve siz böyle bir zemine birinci dereceden nükleer yapı kurmaya çalışıyorsunuz. İşin üzücü yanı, bu konuda alınmış herhangi bir önlem yok. Bu durumu anlamak için inşaat sahasına girmenize bile gerek yok. Bölge zemin yapısını yol kenarındaki şevlerden görebiliyorsunuz. Santral inşaatındaki zemin yapısı da yol kenarındaki şevlerde gözlemlediğiniz kırıklardan farklı değil. Bu alanda yapılabilecek birçok düzenleme var, doğru temel çalışmasıyla santrali kurabilirsiniz evet. Her türlü zemine yapı inşa edilebilir, teknik olarak. Ancak yapılmak istenen yapının kopyala/yapıştır değil, o zemine göre revize edilmesi gerekiyor. Bunların hiçbiri yapılmıyor, çünkü projeyi revize etmeye yetkin değiller.”
(…..)
“Telafisi Mümkün Olmayan Felaketlere Yol Açılabilir” TMMOB Akkuyu Nükleer Güç Santralı İzleme Komisyonu’nun bu ayın başında yayımladığı raporda da tehlikelere dikkat çekilmişti. Nükleer Santralin birinci reaktörünün temelinde yaşanan çatlakların yaşanabilecek büyük tehlikelerin habercisi olduğun vurgulandığı raporda, Nükleer Güç Santralı’na ihtiyaç olmadığı belirtilere, “Bir kaza olması durumunda telafisi olanaksız büyük felaketlere neden olur” denilmişti. İnşa edilecek reaktörlerde kullanılan teknolojinin hiçbir yerde denenmemiş bir teknoloji olduğu ilk ağızdan ifade edildiğinin yetkililer tarafından itiraf edildiğinin belirtildiği raporda, bu bilginin, Türkiye bürokrasisinin Akkuyu için gerekli formaliteleri, olağanın dışında ne denli hızlı yerine getirdiğini gösterdiğini bunun da büyük sakıncalar içerdiği kaydedilmişti.
Haberin tamamına linkten ulaşılabilir.
|