NKP: “Sinop’ta Nükleer Santral...
Sberbank'tan Akkuyu NGS'ye...
“Sinop’ta Nükleer Projeden...
Japonya, Fukuşima'daki Diğer...
Akkuyu Nükleer Santrali'nde...
Sinop Nükleer Santrali Projesi Durdu
Nükleer 'Tıpa' Sızdırıyor
"Nükleer Sevdası Felakete...
Türkiye'nin İlk Nükleer Kazası
Nükleerin Faturası Çarpacak
Türkiye ve Dünyada Nükleer...
Elektrik Mühendisleri Odası'ndan...
Hiroşima'nın Yıldönümünde NKP, Basın Toplantısı Düzenledi
Hiroşima'ya atom bombası atılmasının 74. yıldönümü nedeniyle, Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Genel Merkezi'nde basın toplantısı düzenleyen Nükleer Karşıtı Platform (NKP), nükleer silahlanma ve nükleer santrallara karşı mücadele çağrısı yaparak tüm dünyaya, TBMM'ye ve hükümete "İnsan eliyle yaratılan ölümleri durdurmak elimizde" diye seslendi.
Savaşlara son verilmesini, nükleer silahların imha edilmesini, nükleer silah geliştirmeye son verilmesini ve nükleer santralların kapatılmasını isteyen Nükleer Karşıtı Platform'un (NKP) Elektrik Mühendisleri Odası (EMO)'da düzenlediği basın toplantısında paylaştığı metin şu şekilde; "Hiroşima'ya atom bombası atılmasının 74. yıldönümünde nükleer silahlanma ve nükleer santrallara karşı halkımızı mücadele etmeye çağırıyoruz ; Yarın Çok Geç Olabilir! Nükleer silahlar, emperyalist ülkeler tarafından birbirlerine ve tüm dünyaya karşı baskı ve tehdit aracı olarak kullanılmaktadır. Bir yarışmaya dönüşen nükleer silah üretimi ve tüm dünyanın güya güvenlik amacıyla nükleer füzelerin hedefi haline getirilmesi, 1987 yılında ABD ve SSCB arasında yapılan orta menzilli nükleer ve konvansiyonel füzelerin ortadan kaldırılması anlaşması (INF) ile durdurulmuştu. Bu yıl önce ABD'nin ardından Rusya'nın INF'den çekilmesi ve ABD'nin yeniden nükleer füze üretmeye başlayacağını ilan etmesi hepimizi endişelendirmektedir. Dünya yeniden bir nükleer savaşta ya da bu füzelerin üretimi sırasında yaşanabilecek kazada büyük yıkımlar ve yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Nükleer Çözüm Değil, Tehdittir "Nükleer silah avcılığına" da soyunan emperyalist devletlerin yıllar önce Irak, günümüzde ise İran'a yönelik politikaları sonucu, Türkiye'nin de içinde yer aldığı Ortadoğu'da sıcak savaşlar hiç bitmemektedir. Bu savaşlarda seyreltilmiş uranyum içeren bombaların kullanıldığı iddiaları ise hiç soruşturulmamakta ve genellikle inkar edilmektedir. Seyreltilmiş nükleer madde içeren silahların etki ettiği insanlarda yarattığı ani ve ileri dönem etkileri ise ne yazık ki bilinmemektedir, araştırılamamaktadır. Nükleer silahlarla yürütülen savaşlar ve acı sonuçlarına rağmen nükleer silaha sahip olma çılgınlığına kapılan ülkelerden biri de Türkiye`dir. Nükleer enerji santralı projeleri ile üzeri örtülen bir nükleer silahlanma sevdası, "teknolojik gelişim" olarak topluma dayatılmaya çalışılmaktadır. Nükleer savaş olmasa da bugüne kadar Çernobil ve Fukuşima'da yaşanan felaketler nükleer santrallarin radyasyon yayması bakımından nükleer silahlarla benzer sonuçlara neden olarak tehlike boyutunu tüm açıklığıyla gözler önüne sermişken nükleer santral kurulması ısrarını anlamak mümkün değildir. Nükleer santral teknolojisi pahalı, riskli, kirlidir. Türkiye'nin bugün enerji açığı olmadığı gibi tam tersine arz fazlası sorunu vardır. Dolayısıyla enerji politikalarıyla ilgisi olmayan tamamıyla siyasi bir tercih olan nükleer santrallara ülkemiz mecbur değildir. Enerji açığımız olsa dahi nükleer santrallar büyük riskler barındırdıkları için bir alternatif olarak görülemez. Dünya nükleer santrallardan uzaklaşırken, Türkiye`de geleceğimizi tehlikeye sürükleyecek bir nükleer santral macerasına girilmesi kabul edilemez. Nükleer santralların gerçeklerine rağmen Çernobil Nükleer Felaketi'ne yol açan nükleer santralı inşa eden ve işleten Rusya menşeili Rosatom firması tarafından Mersin Akkuyu'da, gazetelere yansıyan haberlere göre "ağır ihmallerin olduğu" nükleer santral inşaatı hızla sürdürülmektedir. "İnşaatın temelinde çatlaklar oluştuğu, uygun olmayan zeminin deniz suyuyla dolduğu, Rusya'da soğuk hava şartlarına göre projelendirilen çalışmanın, Mersin gibi sıcak bir bölgeye uygun şekilde optimize edilmediği" iddia edilmektedir. Elektrik Mühendisleri Odası, çatlak iddiasıyla ilgili olarak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'na iki kez yazı yazarak bilgi istemiş, ancak hiçbir yanıt alamamıştır. Santralı 2023`e yetiştirme telaşıyla acele eden iktidarın, bilimsel verileri, mühendislik ilkelerini ve saha gerçeklerini göz ardı ettiği görülmektedir. Unutulmamalıdır ki nükleer santralların en büyük risklerinden biri atık problemidir. Radyoaktif atık için kesin, bilinen, uygun ve kabul edilebilir bir arıtma yöntemi yoktur. Dünya üzerinde hiçbir yerde nihai depolama tesisi yapılamamıştır. Hiçbir proje yaşamın kendisinden daha önemli değildir. Akkuyu Nükleer Santrali inşaatı derhal durdurulmalı, kamuoyunda büyük endişelere yol açan iddialara karşılık derhal detaylı bir çalışma başlatılmalı ve Akkuyu`ya teknik inceleme heyeti kabul edilmelidir. Bünyesinde birçok meslek odası, sendika ve gönüllü kuruluşun yer aldığı Nükleer Karşıtı Platform (NKP), yıllardır yürüttüğü çalışmalarla, nükleer teknolojinin, kapitalizmin kar hırsı içerisinde dünyamızı bir mahvoluşa doğru sürükleyecek santral ve nükleer silahlanma yarışı için kullanılmasına karşı çıkmaktadır. Hiroşima ve Nagazaki başta olmak üzere nükleer silahlarla yaşamlarını yitiren ve bugün hala nükleer kirlenmenin acısını genetik olarak taşıyan canlara karşı sorumluluğumuzun bilinciyle tüm dünyaya ve TBMM`ye ve hükümete sesleniyoruz; insan eliyle yaratılan ölümleri durdurmak elimizde Tüm savaşlara son verilsin, derhal barış istiyoruz. Nükleer silahlar imha edilsin. Nükleer silah geliştirmeye son verilsin. Nükleer Silahların Yasaklanması Anlaşması tüm ülkelerce onaylansın. Nükleer santrallar kapatılsın." |