Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) adına, Elektrik
Mühendisleri Odası (EMO) tarafından düzenlenen "TMMOB 8. Enerji
Sempozyumu" 17-19 Kasım 2011 tarihlerinde İstanbul Kültür
Üniversitesi’nde gerçekleştirildi. Küresel Enerji
Politikaları ve Türkiye başlığıyla toplanan sempozyum kapsamında;
uluslararası enerji politikalarını, bölgesel, ekonomik, jeopolitik,
stratejik ve kamusal açılardan değerlendirildi ve Türkiye’deki gelişmeler
de bu bağlamda irdelendi.
Sempozyumda Türkiye, ABD, İngiltere, İskoçya, Fransa, Rusya,
Avustralya, Kuveyt, Filistin, Ürdün ve Japonya olmak üzere farklı ülkelerden
kırk iki bildiri sunuldu, on bir oturum ve üç panel gerçekleştirildi.
Sempozyum sonrası, TMMOB 8. Enerji Sempozyumu Düzenleme Kurulu tarafından
TMMOB 8. Enerji sempozyumu Sonuç Bildirgesi yayımlandı. Bildirge kapsamında,
Sempozyumun, 2008 yılı sonunda ortaya çıkan küresel ekonomik krizin, Ortadoğu’da
"Arap Baharı" olarak ifade edilen değişimlerin ve Fukuşima felaketinin
etkilerinin sürdüğü bir ortamda gerçekleştirildiği vurgulandı. Bu bağlamda
Bildirge’de, "tüm bunları içeren küresel ve bölgesel gelişmelerin enerji
politikalarına etkileri, yurt içi ve yurt dışından konusunda uzman
katılımcılarla tartışılmıştır" denildi.
Bildirgede, petrol ve gaz rezervleri olmak üzere enerji kaynaklarına doğrudan
ulaşmanın, bu kaynakların aktarılacağı enerji yollarının planlamasını yapmanın
ve denetimini sağlamanın küresel sermayenin enerji politikalarını belirleyen
unsurlar olarak görüldüğüne dikkat çekildi ve "Uluslararası sermaye
sürdürülebilir kalkınma söylemi altında, dünya genelinde enerji üretim ve
tüketimini belirlemekte kendi çıkarları doğrultusunda kaynak paylaşımına şekil
vermektedir" denildi.
Küresel ekonomik kriz başlığı kapsamında 1980’lerde başlayan özelleştirme
furyasına dikkat çekildi ve krizin, enerji sektöründe büyük bir sarsıntı
yarattığı belirtildi. Bu bağlamda Bildirgede; 'Dünyada ve Türkiye’de Enerji
Özelleştirmeleri' oturumunda yer alan Prof Steve Thomas’ın: "Tüm dünyada enerji
özelleştirmeleri çalışmıyor. Özellikle küçük tüketiciler için perakende
piyasaların kötü gittiğini, uluslararası yatırımcıların piyasadan çekildiği ve
yakın dönemde geri dönemeyeceklerini görüyoruz." İfadelerine yer verilerek
çözümün daha fazla özelleştirme olmadığı; kamusallaştırma, kamusal planlama
olması gerektiği ifade edildi.
Bildirgede nükleer enerji konusuna da değinildi, bugün dünyada 433 nükleer
reaktör bulunduğu, 65 yeni reaktörün ise inşa halinde olduğu vurgulandı. 11 Mart
2011 Tohoku depremi ve ardından gelen tsunami sonrası başlayan ve halen sürmekte
olan, Fukuşima I. Nükleer Santrali’nden atmosfere radyoaktif madde yayılmasıyla,
bugün dünya genelinde nükleer enerjinin yeniden tartışıldığına dikkat çeken
Bildirgede, "Fukuşima sonrası dünyada nükleer santral yatırımları bir kez daha
sekteye uğramış, İspanya, Almanya, İsviçre, Belçika, Meksika ve Tayvan gibi
ülkeler ardı ardına santrallerini kapatma programlarını açıklamaya
başlamışlardır" denildi. Bu kapsamda Türkiye’nin nükleer santrale yönelme durumu
da Bildirgede tartışılan konular arasında yer aldı.
Sempozyum Bildirgesinde ele alınan bir diğer konu ise enerji verimliliği
oldu. "Enerji verimliliği politikalarının, sürdürülebilir bir enerji için çok
önemli olduğu tüm dünyada kabul edilmekte bu konuyla ilgili yaptırım ve
çalışmalar gittikçe artmaktadır. Enerjinin üretimi ve tüketiminin çevreye olan
etkisi küresel sonuçlar doğurmaktadır. Bu sebeple bu konu küresel bir boyuta
sahiptir ve uluslararası anlaşmaların esaslarından biri haline gelmiştir"
ifadelerinin yer aldığı Bildirgede, enerji verimliliğinin sanayileşme ve
teknoloji politikalarıyla da ayrılamaz bir bütün olduğu vurgulandı.
Sempozyum Bildirgesinde önemle üzerinde durulan bir diğer konu da; son
zamanlarda sıklıkla düzenlenen protestolarla gündeme gelen Hidroelektrik
Santraller oldu. Elektrik üretiminde ciddi bir öneme sahip oldukları belirtilen
HES’lerin kuruldukları bölgedeki yerel ekonomik ve çevresel özellikleri göz ardı
ediyor olması ciddi bir sorunolarak tanımlandı.
TMMOB Türkiye 8. Enerji Sempozyumu "Küresel Enerji Politikaları ve
Türkiye"de sunulan bildiriler, yapılan tartışma ve panellerden ortaya çıkan
sonuç ve öneriler ise şöyle özetlendi:
- "Uluslararası sermaye küresel ölçekte enerji politikalarını
belirlemektedir. Sürdürülebilir Kalkınma adı altında uygulanan politikalar
diğer alanlarda olduğu gibi enerji alanında da eşitsizlikler
yaratmaktadır.
- Ulusal enerji politikaları merkezi ve kamusal bir planlamayla
belirlenmeli, ülkenin enerji potansiyeli net bir biçimde ortaya konmalı ve bu
potansiyelin kullanılmasına yönelik yol haritaları çıkarılarak gerekli hukuki,
teknolojik ve finansal düzenlemeler kamu eliyle yapılmalıdır.
- Enerjide arz güvenliği, piyasa çıkarlarına göre ortaya çıkan ihtiyaçlar
doğrultusunda değil, sürdürülebilir, ucuz, temiz ve güvenli bir enerji teminin
bir kamu görevi olduğu bilinciyle sağlanmalıdır.
- Neoliberal politikaların yarattığı tahribat göz önüne alınarak enerji
özelleştirme uygulamalarına derhal son verilmelidir.
- Enerji üretiminde yerli ve yenilenebilir enerji kaynakları öncelikli
olmalı, ARGE çalışmaları ve yerli yatırımlara devlet teşviki
verilmelidir.
- Ülkemizin enerjide artan dışa bağımlılığı azaltılmalıdır.
- Enerjinin verimli ve etkin kullanımına yönelik projeler desteklenmeli,
toplumsal bilinç oluşturmak için ilköğretimden başlayan eğitim programları
hazırlanmalı, enerjinin verimsiz kullanımına karşı yaptırımlar uygulanmalıdır.
- Enerjide toplumsal yaşamı, ekolojiyi ve kültür varlıklarını gözeten
politikalar geliştirilmelidir.
- Ülkemizin enerjide dışa bağımlılığını perçinleyecek olan nükleer santral
anlaşmalarından derhal vazgeçilmeli, nükleer enerji konusu atık, güvenlik,
kamu yararı gibi boyutlarıyla tekrar ele alınıp değerlendirilmeli, alternatif
enerji kaynakları göz önüne alınmalıdır".
|