Şubatta 249 Yatırım Teşvik...
“Uluslararası Hizmet Ticaretinde...
“Teşvikten Faydalanan Firma...
İnşaat Sektörünü 2014'te Özel...
"Türk Yapı Sektörü Analizi...
"Türk Yapı Sektörü Raporu...
Çağrı Köseyener: “5 Sektörde Teşvik Veriyoruz”
Ekonomi Bakanlığı Serbest Bölgeler, Yurtdışı Yatırım ve Hizmetler Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Çağrı Köseyener, 5 sektörde teşvik verdiklerini belirtti ve şu an itibariyle teşvik alan firma sayısının 21 olduğunu söyledi. Köseyener; “Firmalar bizim peşimizden koşmuyor; biz firmaların peşinden koşuyoruz teşvik verebilmek için” dedi.
Yapı-Endüstri Merkezi’nde (YEM) 25 Şubat’ta, Türk Yapı Sektörü Raporu 2013’ün tanıtıldığı “Türk Yapı Sektörü Analizi ve Yakın Coğrafyalarda Fırsatlar” başlıklı toplantıda, mimarlık hizmetleri veren firmalar için yakın coğrafyalardaki teşvik, iş ve yatırım fırsatları üzerine konuşuldu. Moderatörlüğünü YEM Stratejik Pazarlama ve İş Geliştirme Koordinatörü Banu Uçak’ın yaptığı toplantıya, Ekonomi Bakanlığı Serbest Bölgeler, Yurtdışı Yatırım ve Hizmetler Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Çağrı Köseyener, Öncüoğlu ve ACP Mimarlık Şehircilik İcra Kurulu Başkanı Enis Öncüoğlu ve Evrenol Architects Kurucu Ortağı Mehpare Evrenol konuşmacı olarak katıldı. Öncüoğlu ve ACP Mimarlık Şehircilik İcra Kurulu Başkanı Enis Öncüoğlu, İngiltere’de çok büyük müteahhitlik firmaları olmamasına rağmen müşavirlik-mimarlık sektöründe çok sayıda önemli firmalar bulunduğa dikkat çekti. “Son 20 seneye baktığımızda, müteahhitlik sektörüyle beraber çok coğrafyada birçok mimari büro da ciddi anlamda tecrübe kazandı. Biz de onlardan biriyiz” diyen Öncüoğlu, yurtdışındaki tecrübelerine ilişkin şunları söyledi: “Bizim ilk çıkışımız krizlere rastladı. 1994 krizinde devlette iş yaparken bir anda işsiz kaldık. Ne yapalım derken 1992 yılında Rusya’da bir hastane projesine girdiğimiz için Türk müteahhit gruplarıyla beraber proje yapmak için taahhüt aldık ve hemen iş bulduk hepimize. O dönemde bir referans bile iyi bir referans sayılıyordu. Daha sonrasında ENKA ile çalışmaya başladık. ENKA bizim için bir okuldu. Yurtdışında bir işin nasıl organize edileceğini, büyük çaplı planlama ve programlamanın yatırım üzerindeki etkilerini orada öğrendikten sonra Migros ile çalışmaya başladık. Migros işle beraber geniş bir coğrafyada hizmet vermeye başladık. Daha sonra da yerel ve yabancı yatımcılarla çalışmaya başladık. O gün bugündür bu şekilde çalışıyoruz. Şu anda Moskova, Ankara-İstanbul, Dubai ve New York’ta ofislerimiz var. Kendimizi biraz öncü olarak görüyoruz. Çünkü yapmış olduğumuz projelerin çoğu -belki yüzde 95’i- kendi geliştirdiğimiz işlerle oluşmuş projeler. Bunda da en büyük faydayı yurtdışı fuarlardan gördük. Dolayısıyla yurtdışı fuarlara ciddi anlamda bir yatırım yaptık. Özellikle AVM sektöründe tecrübe kazanmış bir firma olarak Anglosakson kökenli firmalar arasında kendimize bir niş oluşturabildik. Şu anda Rusya’daki mimarlık firmaları içerisinde en köklü yabancı firmalardan birisi biziz. Bizim krizden öğrendiğimiz şey, yumurtaları anı sepette toplamamak oldu. Ayrıca uluslararası proje deneyimi bizim kurumsallaşmamızda ve mimarlık hizmetlerindeki standardın ne olduğunu keşfetmemizde önemli bir fayda sağladı.” Mimarlık çok hızlı bir değişim geçiriyor Öncüoğlu, mimarlığın çok hızlı bir değişim geçirdiğini belirtti ve şunları aktardı: “Türkiye’deki kamu projelerinde meslekle ilgili, mimarinin yapılanmasıyla ilgili herhangi bir standart bulunmamakta. Gittikçe mesleki dejenerasyonların da yaşandığı bir dönemde, dünya ölçeğinde sürdürülebilir bir başarı için biz yurtdışında olmayı öngördük. Buna göre de stratejilerimizi geliştiriyoruz. Şu anda Körfez ülkelerinde üzerinde oluşabilecek ve orada yer alabileceğimiz imkânları araştırıyoruz”. Süleymaniye parlamakta olan bir yıldız Evrenol Architects Kurucu Ortağı Mehpare Evrenol, yurtdışı tecrübelerinin nasıl geliştiğini ve Architects’in hangi coğrafyalarda bulunduğunu anlattı. Evrenol: “Eşimle beraber kurduğumuz 30 yılı aşkın bir firmayız. Bu ofis son yıllarda özellikle konut sektörünün gelişmesiyle hızla arttı. Bundan birkaç yıl önce baktık; milyonlarca metrekare proje dizayn etmişiz ve birkaç yıla kadar projelerimizde 2000 kişi yaşayacak. Bu bize itici bir güç verdi”. Projelerin, kendilerine davetli yarışmayla geldiğini belirten Evrenol sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Bu davetli yarışmalarda mutlaka yabancı mimarlar da vardı. Bu yabancı mimarlar genelde Anglosakson’dur. İngilizler ve Amerikalılar müthiş bir “know how” ile, on yıllardan beri biriktirdikleri proje deneyimleriyle projeyi tümden ele alan, müşavirlik hizmetiyle başlayıp malzemeleri seçene kadar kendi kurumlarını koruyan, öngören sistemlerde projeler yapıyorlar. Türkiye’de birçok yabancı firma konsept proje yapıyor. Çok şükür ki bize onların konsept projesinin yerel mimarı olmak nasip olmadı; tüm gücümle buna karşı durdum. Ama biz konseptten itibaren birtakım projeler geliştirdik ve bu arada bu insanların hangi coğrafyada ne iş yaptığını, nasıl sunduğunu, kendilerini nasıl tatmin ettiklerini görme fırsatım oldu. Daha sonra yurtdışında ödül alan projelerimiz nedeniyle olabilir, yurtdışından bazı teklifler gelmeye başladı. Bütün bunlar arasında Orta Asya, Rusya tarafı kendi özel şartları olan ve aslında zor bir mimarlık coğrafyası. Bizim için Ortadoğu, Suudi Arabistan ve Irak daha kolay bir coğrafya olarak göründü ve o yöne gözümüzü çevirdik. Erbil ve Süleymaniye’de iş görüşmelerine gittik. Türk mimarlarının bu platformda olması çok önemli. Süleymaniye parlamakta olan bir yıldız ve “know how” eksiği olan bir yer. İkincisi Ortadoğu, Suudi Arabistan’da, yine Anglosaksonların etkisinde olmak üzere uygulama projeleri ve tedarikler genelde Mısırlı, Lübnanlı, Ürdünlü mimarlar tarafından yapılıyor. Müthiş yükselen bir güç olarak Hindistan’dan, Filipinlerden iş gücü geliyor. Bu bağlamda işler kotarılıyor”. Vergiler yüzde 50 düşüyor Şu anda Suudi Arabistan’da iş yürütmekte olduklarını ifade eden Evrenol; “O kadar memnun kaldı ki işverenimiz, tekrar bizden iş talep etti. Çünkü bizler bu coğrafyada altyapıyı, disiplin projelerini mimariyle koordine etmeyi bilen, anlayan, projelere ‘know how’ı getirebilen, master plan yapabilen mimarları olan bir ülkeyiz. Ama gerçekten içimize çok kapalıyız. Bu nedenle şimdi bu projeyi Türkiye’den yürütüyoruz. Çok da hoş bir tarafı var; vergi yüzde 50 azalıyor bizler için, devletin böyle bir desteği var. Mimar olanlar bileceklerdir; biz mevcut düzenimizi devam ettirecek kadar para kazanabiliyoruz. Fazla bir artık değerimiz yok. Vergilerimizi ödüyoruz nefes nefese. Vergilerin yarı yarıya düşmesi demek gerçekten önemli bir girdi demek” şeklinde konuştu. Moderatör Banu Uçak; yurtdışında iş almanın belli aşamaları olduğuna dikkat çekti: “Birinci aşamada sizin farklı coğrafyalarda kendinizi tanıtabilecek, fuar gibi birtakım organizasyonlara katılmanız bir adım olabilir. Onun dışında bir teklif geldiği noktada çok uzak bir coğrafya ise oraya gidip fizibilite yapma, ekiple birlikte sahayı görme, teklif için aşamaları oluşturma, orada kısa süreli bir ekip kurmak için hazırlık yapma ve arkasından sözleşme aşaması var. Bu aşamalarla ilgili birtakım destekler ve teşvikler söz konusu”. Uçak bu konuda detaylı bilgi almak üzere sözü, Ekonomi Bakanlığı Serbest Bölgeler, Yurtdışı Yatırım ve Hizmetler Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Çağrı Köseyener’e verdi. 5 sektörde teşvik mekanizması çalışıyor Ekonomi Bakanlığı Serbest Bölgeler, Yurtdışı Yatırım ve Hizmetler Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Çağrı Köseyener, görev yaptığı dairenin adının Yurtdışı Müteahhitlik ve Teknik Müşavirlik Dairesi olduğunu belirtti ve organizasyon yapısından bahsetti. Teknik müşavirlik konusundan bahseden Köseyener, şunları aktardı: “Eski Dış Ticaret Müsteşarlığı, yeni Ekonomi Bakanlığı içerisinde ilk defa hizmetler sektörü organize olmaya başladı ve görünen o ki iki-üç yıl içerisinde döviz kazandırıcı Hizmetler Genel Müdürlüğü’ne ait bir organizasyon ortaya çıkacak. Buna neden ihtiyaç var? Türkiye’nin dış ticaret açığı 100 milyar dolar. Yani 10-15 yıllık tecrübeyle, halihazırdaki altyapı tecrübemizle dış ticaret açığını eritmek öyle kolay gözükmüyor. O zaman gözler ister istemez hizmet sektöründeki gelişmelere dönüyor. Hizmet sektörünü döviz kazandırıcı yurtdışı projeler anlamında desteklemek önem kazanıyor”. Köseyener, görev yaptığın Bakanlık bünyesinde verilen teşviklerle ilgili şu bilgileri verdi: “Şu an itibariyle Bakanlığımızda, 5 sektörde teşvik mekanizması çalışıyor. Bunlardan bir tanesi de teknik müşavirlik sektörü. 2013 yurtdışı müteahhitlik rakamları 31,3 milyar dolar idi ve bu bir rekordur. Geçtiğimiz yıl Türkmenistan’dan 10,5 milyar dolarlık proje üstlendik. Bu bir yılda üstlenilen en büyük proje bedelidir. Dolayısıyla bu yıl benzer rakama ulaşmak biraz zor olacak. 2012 de iyi bir yıldı; 29,4 milyar dolarlık proje üstelenmiştik. Klasik pazarlarımızda Türkmenistan devam edecek ama geleceği parlayan yıldızı Irak’a çok dikkat edilmesi lazım. Çünkü Irak, geleceğin Linbya’sı, Türkmenistan’ı olacak, siyasi ilişkiler belirli bir seviyede gittiği müddetçe. 38 tane firmamız var ve bunların içinde teknik müşavirlikte sadece 4 firma var. Öyle bir noktadayız ki müteahhitlik ve teknik müşavirlik sektörünü karşılaştırdığınız zaman teknik müşavirlik çok daha aşağıda ve yukarı çıkmaya çalışan bir sektör. Bakanlık bunun farkına varıyor ve 2004 yılında bir teşvik mekanizması geliştirmeye çalışıyor. Sonuçta 2012 Haziran ayında tebliği yürürlüğe koyduk. O günden bu yana sektöre 4 milyon lira destek sağladık. Bu yıl itibariyle sadece 2014 yılında 5 milyon lira ödeme yapmayı öngörüyoruz”. Kullanılamayan eğitim desteği Köseyener, ne tür teşvikler verdiklerinden de bahsetti: “Öncelikle ofis desteği veriyoruz ve bunu üç kalemde gerçekleştiriyoruz. Birincisi yıllık 40 bin dolara kadar ofis kira bedellerini karşılıyoruz. İkincisi yüzde 50 oranında iki çalışanın masraflarını karşılıyoruz. Üçüncüsü almış olduğunuz muhasebe ve benzeri danışmanlık hizmetlerini belirli bir rakama kadar destekliyoruz. İkinci kalemimiz; fuar desteği, yüzde 50 oranında 15 bin dolara kadar teşvik sağlıyoruz. Pazar araştırması desteği sağlıyoruz; geçmişte hiç gitmediğiniz ülkelerde araştırma yapmak istediğiniz zaman orada yüzde 70 oranında teşvik sağlıyoruz. Yeter ki yeni bir ülkeye girin, yeni bir ülkede denemelerde bulunun diye. Seminer, konferans, katılım desteği sağlıyoruz. Sektörel heyet desteğimiz var. Bunların dışında maalesef kullanılamayan eğitim desteğimiz var. Yurtdışında eğitim amacıyla firmaların göndermesi durumunda bunun bir kısmını karşılıyoruz; yine yüzde 50 oranında ve 50 bin dolar limitli. Teşvik alan firma sayısı 21 Şu an itibariyle teşvik alan firma sayısının 21 olduğunu belirten Köseyener; “Firmalar bizim peşimizden koşmuyor; biz firmaların peşinden koşuyoruz teşvik verebilmek için. Bu 21 firmanın 16 tanesi altyapı firması. Sadece 5 üst yapı firması faydalanıyor teşvikten. Biz mimarlarda ciddi potansiyel olduğuna inanıyoruz. Net karşılaştırmak gerekirse Anglosakson egemenliğine İngilizlerin teknik müşavirlik gelirleri bizim 30 milyar dolarlık müteahhitlik sektörünün bıraktığı net gelirden daha fazla. Bu kadar önemli bir sektördür. Bunu ötesinde ülke imajı, imaj yaratımı açısından üst yapıcıların yaptığı işlerin büyük katkısı olduğunu düşünüyorum. Belirli firmalarımız belirli ülkelerde güçlenmiş durumda ama değişik üç-beş ülkeye nüfuz etmiş firma sayımız inanılmaz derecede az. Dolayısıyla daha kurumsal daha profesyonel, belirli bir ölçeğe ulaşmış mimarlık firmalarının, üst yapı firmalarını ortaya çıkarmak hem bakanlık olarak hem de sizin çabalarınızla bir noktaya getirmek önem arz ediyor. Sektörü çok önemsiyoruz” dedi. Atılan her adımı belgelemek durumundasınız Banu Uçak; “Mimarlık ofisleri, müşavirlik firmaları az insan kaynağıyla koşarak bir yandan iş üretmeye bir yandan da iş almaya çalışan, kurumsallaşamamış ya da yarı kurumsal yapılar” dedi. Uçak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Özellikle uluslararası piyasada rekabet etmek istediğiniz zaman hatta onu bırakın devletten teşvik almayı düşündüğünüz zaman dokümantasyonda bir düzen gerekiyor, kendi iş yapışınızla ilgili süreçleri gözden geçirmek ve biraz daha profesyonel bir yapıya kavuşmak gerekiyor. Çünkü atılan her adımı belgelemek durumundasınız. Ama temelde bu her şeyden önce sadece iç piyasa için değil Türkiye’de de iş üretimi süreçlerine nitelik kazandıracak diye düşünüyorum. Biz Yapı-Endüstri Merkezi (YEM) olarak 46 yıldan bu yana sektörün merkezinde bulunduğumuz için Türkiye pazarına girmek isteyen her türlü yabancı kurum kuruluş, ekonomik misyon bizim kapımızı çalıyor. Bunların ne kadar ciddi devlet politikası haline getirildiğini ve burada yaratılan katma değerin bazı ülkeler için önümüzdeki 50 yılın açılımı haline geldiğini çok rahatlıkla gözlemlediğimi söyleyebilirim”. İnsan kaynaklarına yatırım şart Enis Öncüoğlu; yurtdışında olmanın öneminden bahsetti ve şunları söyledi: “Uluslararası iş yapabilmeniz için önce gözlemlemeniz gerekiyor. Sizin rakip olarak gördüğünüz o firmalar bu işi nasıl yapıyorlar? Tanıtım ayağı nasıl yürüyor? Aldığımız teşviklerle tanıtımda da ciddi faaliyetler yürütmemiz mümkün. Bastırdığınız katalogun maliyetinin bir kısmını, yurtdışında yaptığınız bir tanıtım etkinliği maliyetinin bir kısmını alabiliyorsunuz bu teşviklerle”. Öncüoğlu ayrıca, proje bürolarıyla çalışmak için dil bilmenin önemine değindi ve İngilizce, Arapça ve Rusça bilmenin önemine ve gerekliliğine vurgu yaptı. Öncüoğlu, insan kaynaklarına da ciddi yatırımlar yapmanın şart olduğunu söyledi. |