BR> 3 – 5 Kasım 2010 tarihleri arasında İspanya’nın Barselona kentinde
gerçekleşen Dünya Mimarlık Festivali (WAF), keyifli bir töreni ve kapanış
resepsiyonu ile sona erdi. İki günlük ödül kategorisi değerlendirmeleri, tam bir
günü kapsayan birinciler arası değerlendirme ve etkili bir seminer programını
kapsayan festivalde “mutlu son” ise Zaha Hadid Architects’in oldu.
“Kültür” kategorisinde ismini finale taşıyan MAXXI Ulusal XXI.Yüzyıl
Sanatları Müzesi (MAXXI, National Museum of XXI Century Arts), 14 finalist
arasından sıyrılarak “Yılın Binası” unvanının da sahibi oldu. Böylelikle
proje, prestijli Stirling Ödülü’nden sonra 2010 yılındaki ikinci zaferini
kazandı.
MAXXI; MoMA Direktörü Barry Bergdoll, ünlü Meksikalı
mimar Enrique Norten, İngiliz mimar-mühendis Hanif Kara ve
finalistler arasında bulunan Tagliablue’nun yerine göreve getirilen Kathryn
Gustafson ile World Architecture Community kurucusu Paul Finch’in yer
aldığı “süper jüri” tarafından yapılan değerlendirme sonucunda seçildi. Jüri
başkanı olarak görev yapması beklenen Arata Isozaki ise, rahatsızlığı
nedeniyle değerlendirmelere katılamadı.
Dünya Mimarlık Festivali kapanışında, WA Community kurucusu
Paul Finch tarafından gerçekleştirilen coşkulu bir sunuş ile katılımcılara,
yarışmacılara ve basın mensuplarına duyurulan sonuç, sürpriz olmadı. Festivalin
son gününde gerçekleştirilen kategori birincileri sunumları sırasında “süper
jüri” tarafından müthiş olumlu tepkiler ile karşılandığı gözlemlenen proje, bir
anlamda tam not aldı.
Değerlendirme maratonu boyunca hemen her finalist projenin kentsel alan
ve topografya içerisindeki duruşunu kıyasıya eleştiren peyzaj mimarı Kathryn
Gustafson’un MAXXI hakkındaki “Çevresine bir yandan müthiş bir tezat
oluşturuyor, diğer yandan ise ona ‘cuk’ diye oturuyor” yorumu, projenin
hayranlık ile karşılandığına dair ilk ipuçlarını verdi.
Barry Bergdoll,
MAXXI’yi şimdiden birkaç kez ziyaret ettiğini ve tüm finalist projeler
için aynı şeyi söyleyemeyeceğini belirtti; Enrique Norten ise MAXXI’yi
“Müthiş bir mimarlık ürünü” olarak
nitelendirdi.
Festival
direktörü Paul Finch, MAXXI’nin “Yılın Binası” Ödülü’nü kazandığını, şu cümleler
ile müjdeledi:
“Bu, kent hacminin içindeki yerini mutlulukla dolduran bir
hacim… Sarmalı çözülmüş bir tür Guggenheim gibi; bağdaştırıcı mekanları
fiyonklarla bağlanıyor. Bu, mimarlık tarihinin önümüzdeki 50 yılında hakkında
konuşulmaya devam edilecek bir yapı…”
WAF Ödülleri’nde genel birinciliğe
tekabül eden “Yılın Binası” unvanı için yarışan projeler arasında,
Türkiye'den de iki ofis yer aldı. Yevlakh'ta gerçekleştirdiği Tohum Tesisi
Projesi ile "Üretim, Enerji ve Dönüşüm" kategorisinde birinciliği elde eden
TOCA (The Office of Contemporary Architecture) ve DDB Ofis Projesi ile
"Yeni ve Eski" kategorisinin birincisi olan Erginoğlu&Çalışlar, büyük ödül
heyecanını yaşayan ofisler arasında Türkiye'yi başarıyla temsil
ettiler.
“Yılın Binası” finalistleri arasında yer alamamalarına rağmen,
kendi kategorileri içerisinde öne çıkarak teşvik ödülüne layık görülen
projeler ise şunlar oldu:
Elding Oscarson’un “Konut” kategorisinde
yarışan İsveç’teki “Landskrona” kent evi, bu sene Yapı-Endüstri
Merkezi’nde “Konut Konferansı”nda da tanıtılan Alford Hall Monaghan Morris’in
“Karmaşık İşlevli Konut” yapısı Barking Central, Danimarka’dan 3XN’in
“Karmaşık İşlevli Ofis”i “Middelfart Savings Bank” projesi, sene içerisinde
çok sayıda spor yapısına imza atarak ödül programına ismini yazdıran
POPULOUS’un İrlanda’daki Aviva Stadyumu ve Tagliabue’nun İspanya
Pavyonu’nun bir nebze gölgesinde kalan ancak hala dikkat çekici bulunan BIG
imzalı Şangay EXPO’10 Danimarka Pavyonu.
|