STRONG>Dünya Mimarlık Festivali’nin (WAF) ikinci gününün “dönüşüm” temalı
seminerlerinin ilki, Noero Wolff Architects’in kurucu ortağı Jo Noero’nun Güney
Afrika’daki “Red Location Port Elizabeth” projesi üzerine gerçekleştirdiği
"Kentsel
Genişlemenin Olanaklarını Yeniden Düşünmek" başlıklı
sunumdu.
Projenin, dönüşüm teması altında bir
vaka çalışması olarak mercek altına alınmasının nedenleri;
- Güney Afrika
ile İngiltere arasında yapılan Boer Savaşı döneminde konsantre bir kamp olan ve
ırk ayrımı gözeten bir yönetim altında bulunan bölgenin, kamu kurumlarına
demokratik olarak erişilebilir ve dinamik bir yerleşime dönüştürülmesi;
-
Sürdürülebilir ve denetlenebilir bir kentsel gelişim için “deneme tahtası”
amaçlı bir nazım plan tasarlanması;
- Dünya kentlerinde özgürlüklerin
kısıtlanmasının önüne nasıl geçileceğinin evrensel bir sorun olarak tartışmaya
açılması olarak sıralandı.
Jo Noero, bu proje
kapsamında bölge insanının sesine, yaşamına ve yasadıklarına kulak veren bir
tasarım ve planlama yapmaya çalıştıklarının altını çizdi. Kamuya yönelik
tasarlanan binalardan müze yapısının cephesine, bölgede yaşayan yerli halktan
insanların fotoğraflarının giydirildiğini, böylelikle fotoğrafta yer alan
insanların, bu görüntü üzerinden ziyaretçilere öykülerini anlatma fırsatını
bulduklarını ve binayı sahiplenebildiklerini aktardı. Müze binası içinde
tasarlanan “bellek kutuları”yla (memory boxes) ise, Güney
Afrika’da yaşananları anımsatma ve anlatma amacı güdüldüğünü belirtti.
Projenin genel
amacının yerleşik sosyal yapıyı ve yaşantıyı dönüştürmekten çok, yetersiz ve
ayrımcı mekanları daha demokratik ve erişilebilir kamusal mekanlara
dönüştürmek olduğunun altını çizen Noero, proje bütçesi, arşiv ve
kütüphane binasında yapay aydınlatma ve iklimlendirmeye olanak tanımadığı için,
günışığından ve doğal havalandırmadan maksimum düzeyde yararlanan
sürdürülebilir bir tasarıma gidildiğini sözlerine
ekledi.
Afrika ve benzeri coğrafyalarda gerçekleştirilen bu tip
yerleşimleri, “umut ve fırsat mekanları” (place of hope and
opportunity) olarak tanımladığını dile getiren Noero, mimarın sosyal
sorumluluğunun büyük olduğunu, bu nedenle kendi projesinin de “gerçek ve
amacı olan bir mimarlık yapma biçimi” olduğuna inandığını belirterek,
“Bu tasarımın mimari estetik barındırdığı da düşünülürse işe yaradığı
söylenebilir” ifadesiyle sunumunu tamamladı.
|