Geçen yıl Türk ekonomisinin yüzde 7,5 büyümesini bekleyen
AB Komisyonu, yüzde 8,9 büyüme karşısında
şaşkınlığını gizlemedi. Hazırladığı raporda aday ve potansiyel aday ülkelerin
2010 ekonomik verilerini değerlendiren AB Komisyonu, Türkiye'nin geçen yılın son
çeyreğinde yüzde 9,2 büyüyerek yıllık büyüme oranını yüzde 8,9'a
çıkarmasının 'beklenmedik' bir gelişme olduğunu belirtti.
Raporda, geçen yıl Balkan ülkelerinin
ekonomileri arıza verirken ve hatta Hırvatistan'da küçülme
devam ederken, Türkiye'nin güçlü büyümeyle farklılaştığı ifade edildi. Bir
önceki yıl yüzde 4,8 küçülen Türk ekonomisinin hızla toparlanarak geçen yıl
gerçekleştirdiği yüzde 8,9'luk büyümede özel sektörün sürükleyici rol oynadığı
belirtilen raporda, ''2010'un son çeyreğinde hızlanan yaygın toparlanma ve
yüksek frekanslı göstergeler, güçlü büyümenin 2011'in ilk çeyreğinde de
süreceğine işaret ediyor'' denildi. Geçen yılki güçlü büyüme sayesinde işsizlik
oranının son 1 yılda yüzde 14'den yüzde 12'ye gerilediğine dikkat çekilen
raporda, bu dönemde 1,2 milyonun üzerinde istihdam yaratıldığını ve işgücüne
katılım oranının yüzde 49'a çıktığı aktarıldı. Raporda, erkekler arasında yüzde
70 olan işgücüne katılım oranının kadınlar arasında yüzde 27'ye kadar düşmesinin
önemli dengesizliğe işaret ettiği kaydedildi.
Geçen yıl dış ticaret açığının toplam ekonomik büyüklüğe oranının yüzde
4'ten yüzde 7,7'ye tırmanırken beraberinde cari açığı da yüzde 2,3'ten yüzde
6,6'ya çıkardığı aktarılan raporda, dış açıkların finansmanında doğrudan yabancı
sermaye yatırımlarının payının azalırken sermaye hareketlerinin ağırlık
kazanmasına dikkat çekildi.
Merkez Bankasının 'sıcak para' olarak bilinen kısa vadeli spekülatif sermaye
girişlerini caydırıcı önlemlerinin de değerlendirildiği raporda, mali istikrarın
korunmak ve enflasyonun kontrol altında tutmak isteyen bankanın iç ve dış talep
artışındaki farklılaşmanın kredilerdeki hızlı genişlemeyle birlikte cari açığı
artırdığı ve mali istikrarı riske attığı görüşünü taşıdığı belirtildi.
AB Komisyonu raporunda, bir yıl önce yüzde 10
düzeyindeki enflasyonun mart ayı itibariyle yüzde 4'e kadar gerilemesinin büyük
oranda güçlü baz etkisi ve gıda fiyatlarındaki oynaklıktan kaynaklandığı, buna
karşın canlı iç taleple birlikte Türk Lirası'ndaki değer kaybının ve küresel
enerji ve gıda fiyatlarındaki yükselişin gelecek aylarda enflasyonu kayda değer
şekilde hızlandırabileceği kaydedildi. Türk
ekonomisindeki güçlü büyümenin beraberinde bankacılık sektörünü canlandırdığı ve
geçen yıl kredi ve aktiflerin sırasıyla yüzde 30 ve yüzde 20 arttığı aktarılan
raporda, sektörün toplam karının yüzde 8,5 artışla 10 milyar avroya çıktığı ve
geri dönmeyen kredi oranının 2009 yılında yüzde 5,3'ten geçen yıl yüzde 3,7'ye
mart sonunda yüzde 3,4'e gerilediği anlatıldı. Raporda, Merkez Bankasının son
kararları bir miktar kar kaybına neden olsa da güçlü ekonomik büyüme nedeniyle
bankacılık sektörünün 2011 yılında da karlı olmayı sürdüreceği belirtildi.
Geçen yıl Türkiye'nin bütçe performansının
beklentilerin hayli üzerine çıktığı vurgulanan raporda, 2009 yılında gayrisafi
yurtiçi hasılanın yüzde 5,7'sine ulaşan merkezi bütçe açığının geçen yıl yüzde
4,7 olarak hedeflenmesine karşın yüzde 3,3'e indirildiğine dikkat çekildi. AB
Komisyonu raporunda, Türk ekonomisinin bu yıl yüzde 5,5 ve gelecek yıl yüzde 4,5
büyüyeceği tahminine yer verildi.
|