Yüksek Binalara Yeni Uygulama
"Gazbeton Kullanımı Son 10...
Zorlu Center'de Öldüren Yangın
Kentsel Dönüşüme Londra Ekolünden...
"Kentsel ve Kültürel Dönüşüm...
Kentsel Dönüşüm Sürecinde Bina Yenileme
"Yönetmelik Var, Uygulama ve Denetleme Yok"
Yapı-Endüstri Merkezi (YEM), kentsel dönüşümün tartışıldığı bir konferansa evsahipliği yaptı. Konferansa katılan Prof. Dr. Abdurrahman Kılıç, inşaatlarda yangına dayanıklı malzemenin kullanılması konusunda Türkiye’de varolan yönetmeliklerin Avrupa’dakilere benzediğini belirterek, "Türkiye'de yönetmelik var, uygulama ve denetleme yok" dedi.
Kentsel dönüşümün tartışıldığı "Kentsel Dönüşüm Sürecinde Bina Yenileme" başlıklı konferans, YEM’in Fulya’daki merkezinde gerçekleştirildi.
Konferansın “Bina yenilemenin malzeme, güvenlik ve tasarım boyutları” başlıklı oturumuna AKG Gazbeton A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı, Batı Anadolu Sanayici ve İşadamları Dernekleri Federasyonu Başkanı Levent Akgerman moderatörlük etti. Oturuma TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Cemal Gökçe, İTÜ Makine Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdurrahman Kılıç, İTÜ Mimarlık Fakültesi Yapı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nihal Arıoğlu ile İki Design Group Kurucu Ortağı Murat Kader konuşmacı olarak katıldı. "Yönetmelik var, uygulama ve denetleme yok" Panelin ilk konuşmacılarından Prof. Dr. Abdurrahman Kılıç, bina yenilemede güvenli yapının önemine vurgu yaparak konuşmasına başladı. Kılıç, güvenli yapıların oluşması için tedbir ve denetlemenin önemine değinerek, Türkiye’de bunun eksikliğine vurgu yaptı. Türkiye’de itfaiyenin gerçek anlamda olmadığını söyleyen Kılıç, binalarda yangınla ilgili güvenlik önlemlerinin de yetersizliğinden bahsetti. Yapılardaki yangın güvenliği kriterlerinin binanın hizmet amacına göre değiştiğini belirten Kılıç, bina yenilenirken yangın yönetmeliklerine bakılması gerektiğini kaydetti. Kılıç, bina yenileme sırasında binanın kullanım amacı değişiyorsa, bunun yeni bir bina olduğunu ve binanın bağlı bulunduğu yönetmeliğin de farklılaştığını anlattı. Kılıç, Türkiye’de tarihi binaların restorasyonlarında ciddi sorunlar yaşandığını belirterek, “Türkiye’de en büyük problem konutların otele dönüştürülmesidir. Binanın kullanım amacı değiştiği için yeni bir bina statüsündedir. Yangın güvenliğinde alınacak önlemlerde farklı bir yönetmeliğe bağlıdır” şeklinde konuştu. İnşaatlarda yangına dayanıklı malzemenin kullanılması konusunda Türkiye’de varolan yönetmeliklerin Avrupa’daki yönetmeliklere benzediğini belirten Kılıç, “Yönetmelik var, uygulama ve denetleme yok. Yanan binaya akıllı bina diyecek kadar akılsızız” dedi. "Yönetmeliği sürekli değiştirenler yangını sadece gazete kağıtlarında gören insanlar" Kılıç, kötü ya da yapı iyi malzemesi olmadığını belirterek, malzemenin kullanılacağı yapının fonksiyonuna göre değiştiğinin altını çizdi. Sürekli değişen yönetmeliklerin kafa karışıklığı yarattığına dikkatleri çeken Kılıç, “Yangın yönetmeliklerini sürekli değiştirenler, yangını sadece gazete kağıtlarında gören insanlardır. Yenilenen binalarda malzemenin binanın amacına göre seçilmesi lazım” dedi. "Deprem sırasında bunlar büyük hasar görecek" İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Başkanı Cemal Gökçe; hastane, okul gibi kamunun kullanımına açık binaların yapım tekniklerinin diğerlerinden farklı olduğunu belirterek, deprem anında bu binaların hiçbir hasar görmemesi gerektiğini kaydetti. Gökçe, binanın yenilenmesi sırasında binanın fonksiyonun değiştiği durumlarda gerekli teknik düzenlemelerin de yapılması gerektiğinin altını çizerek, bunun pek dikkate alınmadığını belirtti. Cemal Gökçe, “Apartmandan bozma klinikler, okullar yapılıyor. Deprem sırasında bunların büyük hasar görme olasılığı çok büyüktür” dedi. Gökçe, Tarihi eserlerin güvenli bir biçimde geleceğe devredilmesi gerektiğini yineleyerek, depremde ayakta kalabilmesi için yenileme süreçlerine bilgi ve deneyim sahibi insanların dahil olması gerektiğini kaydetti. Gökçe, “Onarım ve güçlendirme evresinde bu yapıların, depremde ne kadarının ayakta kalacağı kuşkulu” dedi. "Kentsel dönüşüm yasası yık-yap anlayışı ile bir müteahhitlik yasası olmuştur" İstanbul’un denetimsiz, plansız büyüyen bir kent olduğunu vurgulayan Gökçe, “İstanbul’u yeniden masaya yatırıp planlamak mümkündü. 20 yıllık süre içinde gerçekten yıkılması gerekenlerin yıkılması, diğerlerinin güçlendirilmesi gerekirdi. Nüfus artıyor, kaynaklar azalıyor. Her yapının yık-yap olarak görülmemesi lazım. Kentsel dönüşüm yasası yık-yap anlayışı ile bir müteahhitlik yasası olmuştur” dedi. Bir binanın yıkılmasına meslek otoritelerinin karar vermesi gerektiğini belirten Gökçe, her yapının yıkılmasına gerek olmadığını söyledi. "Teknik kaygılar, ticari kaygıların önüne geçmeli" Yapı denetiminden bahseden Gökçe, teknik kaygıların ticari kaygıların önüne geçmesi gerektiğinden bahsetti. Türkiye’deki tüm binaların yapı denetim sistemlerinin değiştirilmesi gerektiğini belirten Gökçe, denetim mekanizması sürecinin içinde olan müteahhitlerin kamu adına denetlenmesi gerektiğini ifade etti. İş güvenliği konusuna değinen Gökçe, “İş güvenliğini müteahhitlerin parasını ödediği şirketler denetliyor. Özerk, bağımsız, bağlantısız, işverene bağlı olmayan, sertifikalandırılmış, meslek etiğine ve ahlakına sahip insanlar denetim sürecini üstlenmelidir” dedi. "Doğru uygulamazsanız çöpe dönüşür" Prof. Dr. Nihal Arıoğlu, yapı malzemelerinin doğru kullanılmasının önemine değinerek konuşmasına başladı. Arıoğlu, “Uygulama sırasında bir yanlışlık yaparsanız, dünyanın en değerli yapı malzemesi bir çöpe haline gelebilir” dedi. Yapıyı oluşturan inşaat işçilerinin eğitim düzeyinin yükseltilmesi gerektiğini belirten Arıoğlu, yapı işçilerinin usta-çırak kurslarının desteklenmesi gerektiğini ifade etti. "Denetim için bağlayıcı yasal hükümlere ihtiyaç var" Yalıtımlı bina yaparken, sistemli yaklaşılması gerektiğinin altını çizen Arıoğlu, yapı denetiminin öneminde bahsetti. Denetim mekanizmasının Türkiye'de yeterli olmadığını anlatan Arıoğlu, kullanıcıyı doğrudan denetim mekanizması içine dahil etmenin önemine değindi. Denetimin sağlanması için kamu ve özel sektörde üst düzey bağlayıcı yasal hükümlerin ortaya konması gerektiğini belirten Arıoğlu, “Bağlayıcı hükümler olmadığı için denetleme sistemleri çalışmıyor” dedi. "Molozları yeniden kullanabilmeliyiz" Binaların yıkımı sırasında oluşacak inşaat molozlarının geri dönüşümünün ekonomiye katkısından bahseden Arıoğlu, “Binaların yıkımları tasarlanarak yapılmalı. Yıkıntılardan çıkan molozları, yıkılan alanda tasnif edip, tekrar kullanabilmeliyiz. Bütün dünyada bu uygulanıyor. Bizde ise bu bilinmiyor. İnşaat atıklarının tekrar kullanılmasını sağlayacak yasal zorunlulukların da olmaması işi bu noktaya taşıyor” şeklinde konuştu. "Kentsel dönüşüm dikey yapılaşma olarak düşünülüyor" Oturumun son konuşmacısı Murat Kader ise kentsel dönüşüm yasasının sürdürülebilir bir şehir yaratma açısından bir fırsat olarak algılanması gerektiğini belirtti. Kentsel dönüşümün kentin imkanlarını, kaynaklarını akılcı bir şekilde kullanarak yapılması gerektiğinden bahseden Kader, Türkiye’de kentsel dönüşümün daha yüksek bina yapmak ve dikey yapılaşma olarak düşünüldüğünü belirtti. Kader, Türkiye’nin kentsel dönüşümde deneysel bir süreçten geçtiğini anlatarak, toplumun da kentsel dönüşüme hazır olması gerektiğini ifade etti. "Akıllı bina akıllı tasarım ile başlar" Akıllı binanın akıllı tasarım ile başlaması gerektiğinin altını çizen Kader, kaynakların tasarruflu kullanılmasının önemine değindi. Gayrimenkulda bir konut stoğu oluştuğundan bahseden Kader, devletin ekonomik arsa üretmesi gerektiğini belirtti. Kader, kentsel dönüşümün rant kapısı değil, sürdürülebilir şehirler yaratma konusunda bir fırsat sunması gerektiğini kaydetti.
|