Lütfen Tarayıcı Sürümünüzü Yükseltiniz.
BÖLÜM SPONSORU

Yeni Bir Adımın Eşiğindeki Çimento Sektörü için 'Temkinli' Bir Okuma

7 – 8 Şubat 2012 tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirilen 'Uluslararası 6. Çimento Ticareti ve Teknolojileri Konferansı'na konuşmacı olarak katılan Ege Çimento kurucu ortaklarından Abut Özsezikli, Türkiye çimento ihracatının önündeki risk ve potansiyellere dair beş yıllık bir projeksiyon çizdi. Özsezikli, Akdeniz ve Karadeniz göletleri ile

Mesut Tufan
Yeni Bir Adımın Eşiğindeki Çimento Sektörü için 'Temkinli' Bir Okuma

7 – 8 Şubat 2012 tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirilen 'Uluslararası 6. Çimento Ticareti ve Teknolojileri Konferansı'na konuşmacı olarak katılan Ege Çimento kurucu ortaklarından Abut Özsezikli, Türkiye çimento ihracatının önündeki risk ve potansiyellere dair beş yıllık bir projeksiyon çizdi. 2011 yılında 100. yılını kutlayan ve Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği (TÇMB) rakamlarına göre 66 milyon tonun üzerine çıkan üretim kapasitesiyle üretim ve ihracatta Avrupa liderliğine yükselen, dünyada ise 5. büyük çimento üreticisi konumuna gelen Türkiye çimento sektörünün geleceği için ‘temkinli’ bir tablo çizen Özsezikli, Akdeniz ve Karadeniz göletleri ile sınırlı kalan pazarın kaybedilmemesi için yeni bir yol haritasının çizilmesi gerektiğinin, bu pazarlarda yeni bir pozisyon almanın gerekliliğinin altını çizdi. Fakat Özsezikli’nin asıl vurguladığı dikkat çekici konu ise Türkiyeli üreticilerin ileride iç pazara yönelik yurtdışından gelecek ataklara karşı hazırlıklı olması. www.yapi.com.tr, Abut Özsezikli ile sektörün bugününü ve ileriye dönük öngörülerini konuştu.

Sektörün önümüzdeki 5 yıla dönük bir projeksiyonunu ortaya koydunuz. Bugünkü durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Çimento çok ağır bir mal ve taşıması zor; lojistiğe harcadığınız para, sizin satış fiyatınızdan daha yüksek rakamlara gelebiliyor. Bana göre Türkiye’nin limiti Cebelitarık ile Süveyş’tir. Süveyş’i geçtiğiniz zaman, pazarı Mısırlılar almaya başlar. Daha güneyde, Körfez’de, yani Suudi Arabistan, Katar, Umman bölgesinde bol miktarda çimento var. Daha da aşağıya indiğiniz zaman, Hindistan’da, Pakistan’da zaten ciddi miktarda malzeme var. Uzakdoğu’da ise Çin, milyar tonluk bir kapasiteye sahip. Cebelitarık’tan ötesine gitmek için de 40 bin tonun üzerinde gemilerle bu işi yapmanız lazım.

Şimdi bizim İskenderun’dan ihracat için mal yükleyen fabrikamız hemen hemen yok. Çünkü oradaki fabrikalarımız, Irak’a, Suriye’ye karayolu ile satış yapıyorlar. Bu ihracat sayılmaz; bir yerel satış gibi düşünmek lazım. Orada bir uluslararası rekabet de yok. Antalya Limanı’nı kullanan birkaç üretici var; ama oradan da maksimum 25 bin tonluk gemiler yüklenebiliyor. O gemilerle de Cebelitarık’ın dışına çıkamazsınız. İzmir limanı olabilir; zaten iki üreticimiz var orada. Çanakkale’de de Çanakkale Çimento ve Nuh Çimento yükleme yapabilir. Karadeniz’de ise 25 bin tonun üzerinde gemi yükleyebilecek bir tek Samsun Limanı var. Birçok fabrika bu limanlara çok uzaklar; ulaşabilmek için çok miktarda kara nakliyesi vermeleri gerek ve bu da fizibil değil.

Cebelitarık ve Süveyş Kanalı arasındaki coğrafya zor günler geçiriyor. Rusya da eskisine göre zor bir pazar olarak göze çarpıyor. Buralardaki varlığımız hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Evet, bizim pazarımız Akdeniz ve Karadeniz göletleriyle sınırlı. Karadeniz göletinde bu malı alabilecek en önemli ülke Rusya. Takdir edersiniz ki, çimento enerjidir; esasında enerji satıyorsunuz. Şimdi Rusya’dan aldığınız enerjiyi onlara geri satmak normalde saçma bir şey. Ayrıca onların da hammaddesi var, enerji bizden daha ucuz ve pazar da orada. Ne olabilir? İklim nedeniyle hava sıcak olunca birden yoğun bir talep oluyor, değişince de talep düşüyor. Talebin yüksek olduğu zamanlarda gemiyle onların Karadeniz kıyısındaki pazarlarına mal gönderebiliriz; ama zaman zaman süper olan, zaman zaman hiç olmayan, güvenilmez bir pazar yapısı var burada.

Aşağıya dönersek; Suriye’deki politik durum belli. Orada işlerin oturması en az birkaç yıl alacaktır. İsrail zaten bizim doğal pazarımız, oraya yılda 300-500 bin ton mal satabiliriz; satmaya devam edeceğiz. Libya’ya dönersek; orada büyük inşaatlar, alt yapı projeleri yapılacak. Bunları da torbalı çimentoyla yapmanız mümkün değil. Demek ki bu mallar dökme gidecek, büyük beton santralleri kurulacak. Orada da politik stabilizasyonun sağlanması, inşaat şirketlerinin geri dönmesi, beton tesislerini kurmaları zaman alacaktır. Bunlar olmadan oraya çimento göndermenin bir anlamı yok; demek ki orada da en az 1 – 1,5 yıllık bekleme süremiz var. Türkiye’yi önümüzdeki yeni dönemde bu pazarlarda nasıl bir rekabet bekliyor?

Yunanlılar şu anda yüzde 40 kapasite ile çalışıyorlar. Ellerinde milyonlarca ton atıl çimento var. Aynı şekilde İtalyanların, İspanyolların da ellerinde milyonlarca ton çimento var. Bunlar Kuzey Afrika pazarına bizden daha yakınlar; artı politik ve ticari olarak da bizden daha oturmuş ilişkileri var. Bir de yakınlıktan dolayı navlunda 3-4 $ avantajları var. Türkiye orada ciddi bir rekabetle karşı karşıya, pazarda yalnız değiliz. Diyorlar ki, “Avrupa’da maliyetler yüksek”; hayır, Avrupa’da maliyetler yüksek falan değil. Dediğim gibi, çimentonun maliyeti zaten enerji; kömür, doğalgaz, elektrik, dünyanın her yerinde aynı fiyat. İşgücüdür belki Türkiye’de biraz daha ucuz olan; ama o da zaten çimento üretiminde bir kalem değildir. Yüzde 5 - 10’dur; işgücü yüzde 50 daha pahalı olsa bile, toplam maliyeti yüzde 2,5’luk bir fark yaratır. Bunlar, pazarımızın kapanması anlamına geliyor. Avrupa’da zaten pazar yok; önümüzdeki en az beş yılda olmayacağı da aşikar. Zaten kendi malları da var.

Nasıl bir yol izlemesi gerek sektörün bu durumda?

Libya’daki ithalatçıya ürün satmaya çalışırsak, bütün bu aktörlerle bir rekabete girmemiz gerekecek. Ama eğer Libya’daki satıcı sizseniz, yani Libya’daki silonun sahibi sizseniz, bir İspanyol çimento üreticisinin o adama klinker, çimento satması mümkün olabilir mi? Tabii çimento kapital yoğun bir iştir; silo, değirmen kurmak ciddi paralar tutan işlerdir. Ama Türkiye’deki üreticiler yıllardır zaten çok ciddi miktarlarda paralar kazandılar ve sizi burada besleyen ciddi bir yerel endüstri de var. Bir tarafta güçlüyseniz dışarıya gidebilirsiniz; bir ayağınız yere sağlam basıyorsa, öbür ayağınızı bir adım daha atmak için kullanabilirsiniz. Türkiye’deki üreticilerin ayakları yirmi yıldır gayet sağlam basıyor; bir ayaklarını ileri atmaktan başka çareleri yok. Fransa’da LaFarge var, Meksika’da Cemics var; bu ülkelerin hiçbirinde yerel pazar Türkiye’dekinden daha büyük olmadı. Türkiye’deki üreticilerden daha çok çimento satmadılar; ama hep uluslararası gittiler. Bunu bir boru hattı gibi düşünün… Borunun içini biri dolduracak; boruyu kim elinde tutuyorsa pazarı da o elinde tutacak. İlk borular konulduktan, pazar dolduktan sonra sizin bir boru hattı daha döşemenizin bir anlamı yok. Bu nedenle Türk üreticilerin bir an önce bize yakın olan pazarlarda pozisyon alması lazım. Bir örnek vereyim size; bugün Fransa’da çimento 200 euro olsa, bize bir faydası var mı? Oraya mal gönderilecek ne bir silo var, ne de bir ithalatçı. Ben İspanya’ya gittiğimde, 1996-1997’de, her limanda en az iki-üç tane ithalatçı vardı; oysa bugün tek bir ithalatçı yok.

Türkiye müteahhitlik sektörünün bu bölgelerdeki varlığı bir avantaj olabilir mi, eğer bir avantajsa yeterince değerlendirilebiliyor mu?

Bunların birçoğu riskli ülkeler; bu nedenle insanlar yatırım yapmaya korkuyorlar. Ama Türk müteahhitlerin, bu riskli ülkelerde zaten milyarlarca dolarlık yatırımları var. Eğer milyarlarca dolarlık risk alabilecek kadar kendilerini politik ve kanuni olarak güvende hissediyorlarsa, bir çimento ithal mekanizması kurmak için de 3-5 milyon dolarlık bir yatırım yapabiliriler. Böylece hem kendi mallarını kontrollü bir şekilde, güvenilir bir kaynaktan almış olurlar, hem bunun parasını kazanırlar, hem de dışarı mal satmaya başlayabilirler. Bir müteahhit için en kötü şey, olmayan yani en pahalı maldır. Düşünün; binlerce kişilik şantiyeniz var ve elinizde çimento yok. Türkiyeli üreticilerin böyle bir vizyonu olduğunu söyleyebilir miyiz?

Türkiye’de elliye yakın fabrika var, kırk küsur da üretici. Avrupa’nın en büyük çimento üreticisiyiz, en büyük çimento ihracatçısıyız, ama bütün Türkiye’nin çimento sektörünün yurtdışı yatırımları bir elin parmakları kadar. Bu yatırımlar da fabrika değil; bir küçük silodan, iki küçük değirmenden bahsediyoruz. Sektörün büyüklüğüyle karşılaştırılabilir bir durum değil yani.

Uluslar arası pazarlardaki bu rekabet, iç pazara nasıl yansır?

Bizim tahminimiz, ilerideki bir zaman dilimlinde yurtdışından Türkiye’ye mal ithali olabileceği yönünde. Yunanistan, Mısır ya da başka bir ülkenin şu anda Türkiye pazarına girmesinin önündeki tek engel, sadece ve sadece fiyat. Ama fiyatın göreceli bir şey olduğunu da biliyoruz. Türkiye’deki üreticilerin yurtdışından gelecek ataklara hazır olması lazım. Önümüzde bizi zor yılların beklediği kesin.

Konuşmamızın başında, “Aslında enerji satıyoruz” dediniz. Enerji, sadece çimento sektörünün değil, Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri. Çimento sektörü bu anlamda neler yapıyor?

Herkes alternatif enerji kaynaklarından, çöplerin değerlendirilmesinden, slac dediğimiz kanalizasyon atıklarının kurutulup yakılmasından bahsediyor. Elbette, çimentocular her şeyi yakabilirler. Ama emin olun Türkiye’de bizim sandığımız kadar çöp yok; ayrıca çimentocuların da bu kaynaklara çok da fazla ulaşabilirliği yok. Çöpleri belediyeler topluyor ve her biri bir krallık gibi; siz sorduğunuz zaman malları değere biniyor. Yeterince toplanamadıkları için yatırım yapamaya da değmiyor. Bu nedenle kısa vadede, çimento sektöründeki enerji tüketiminde bir ağırlıklarının olabileceğine inanmıyorum. Çiğmentocular, mevcut konvansiyonel yöntemlerle bu işi yapmaya devam edecekler gibi görünüyor. Elbette çürük gaz denilen ve çimentoyu pişirirken ortaya çıkan enerji atıklarını toplayıp değerlendirmek gibi enerji tüketimini azaltan yöntemler de var. Türkiye’ye de yavaş yavaş gelecektir. Bütün fabrikalar, Türkiye’de enerji çok pahalı olduğu için, peyderpey bu yöntemleri hayata geçirecektir.

http://www.yapi.com.tr/haberler/yeni-bir-adimin-esigindeki-cimento-sektoru-icin-temkinli-bir-okuma_90941.html

Read Comment Section
İlk Yorumu Siz Yapın
Gönder

Yorumum onaylandığında e-posta ile bildir.

E-posta adresimle bültenlere abone olmak istiyorum

Haber gönderin Hemen haber gönderin

Sosyal Medyada Yapi.com.tr:

Abone Ol Yapı sektöründeki tüm gelişmelerden en önce siz haberdar olmak isterseniz e-bültenimize abone olun.
Bülten arşivine erişmek için tıklayın

REKLAM VERİN

Ajanda
TAMAMI » Bugünkü Etkinlikler BUGÜN:
Herhangi bir etkinlik mevcut değil!