Yasama Süreci "Yağmanın Güvencesi" Olarak İşletiliyor
Tarım Alanları ve Ormanlar 2005 yılında 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’nun Geçici 1. Maddesi ile yasadışı işgalle tarım arazilerini yok eden uygulamalara "af" getirilmiştir. Yasanın yürürlük tarihinden önce izin alınmadan tarım arazilerini tarım dışı kullanıma açanların para cezası karşılığı affı ile tarım dışı işgaller yasal güvenceye kavuşturulmuştur. İktidarın gündeminden hiç düşmeyen bir diğer konu ise 2/B arazileri olarak anılan orman vasfını yitiren alanların satışıdır. İlk olarak 2003 yılında 2/B kapsamında 473.000 hektar yerin satışı gündeme getirilmiş ve bunun için 4841 sayılı Yasa ile Anayasa’nın 169. ve 170. maddeleri değiştirilerek, 25 milyar Dolar gelir sağlanacağı açıklanmıştır. Ancak bu Anayasa değişikliği Cumhurbaşkanı tarafından "yağmayı artıracağı, suç işleyerek ormanda yer elde etmiş kişilerin bu yolla ödüllendirilmiş olacağı ve ormana zarar vermeyen, yasalara ve Anayasa’ya saygılı yurttaşların devlete, hukuka ve yasalara güvenini sarsacağı" gerekçeleriyle veto edilmiştir. Bir süre dondurulan bu konu 2005 yılında "2924 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Hakkında Kanunda Bazı Değişiklikler Yapılması ile Orman Kanunu’nun 2. Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Taslağı" adıyla ve daha sonra pek çok kez gündeme getirilmiştir. Nitelikleri ve işlevleri ile toplumun ve insanlığın ortak değerleri olan ve asla özelleştirmeye konu edilmemesi gereken bu alanların yerli ve yabancı sermayeye satılması siyasal iktidarın hedeflerinden biri olarak güncelliğini korumaktadır. Turizmi Teşvik Kanunu 1982 yılında çıkarılan 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu’nun taşınmazların turizm amaçlı kullanımını düzenleyen 8. maddesinin bazı bentlerinin "ormanlar" yönünden iptal edilmesine ilişkin Anayasa Mahkemesi’nin 7 Mayıs 2007 tarihli kararı üzerine, 5761 sayılı Kanun ile iptal edilen maddelerin yerine iptal gerekçeleriyle örtüşmeyen yeni düzenlemeler getirilmiştir. Yasanın 8. maddesindeki bir kısım düzenlemeler, Hazine’ye ait olan yerlerdeki ormanların ilgili kuruluşlarca yatırımlara tahsisi, kiralanması ve bunlar üzerinde irtifak hakkı tesisini hukuken olanaklı kılmaktadır. Buna rağmen Anayasa Mahkemesi, ormanların orman olarak korunmasında üstün kamu yararı bulunduğu, ormanları n hangi hallerde turizm yatırımlarına tahsis edileceğine ilişkin hiçbir belirleme yapılmadan ve herhangi bir sınır konulmadan tahsise imkân tanınmasının Anayasa’nın 169. maddesine aykırı olduğuna karar vermiştir. Bu karar üzerine Turizmi Teşvik Kanunu yeniden ele alınarak, 5761 sayılı Kanun ile Anayasa Mahkemesi’nin kararındaki iptal gerekçelerini ortadan kaldırmayan, sadece karardan sonra tahsisleri iptal edilen yatırımcılara, tahsislerini geri vermek amacıyla yeni düzenlemeler yapılmıştır. Geçmişten bu yana yeterli turizm politikalarının olmayışı nedeni ile ülkenin turizm politikaları güneş, deniz, kum üçgeni ön plana çıkarılarak belirlenmiş ve kıyılardaki orman alanları turizm tesislerine tahsis edilmiştir. Yerel halkın kıyılardan ve sahil şeritlerinden yararlanma olanakları ortadan kaldırılmıştır. Sadece ortadan kaldırılmamış, gelecek kuşaklara miras olarak bırakılması gereken ve yine sürdürülebilir turizm açısından vazgeçilmez doğal ve kültürel değerler yok edilmiştir. Oysa doğal ve kültürel değerleri koruyan, ayrıcalıklı imar haklarına olanak vermeyen, sürdürülebilir turizm politikalarının üretilmesine yönelik kararlar içeren, toplumun her kesiminin kabul edebileceği yeni bir yasa hazırlanması gerekmektedir.
|