Meslek Odalarına Karşı Çok Boyutlu Baskılar Gündemde
Son yıllarda meslek Odalarının işlevsizleştirilmesi ve etkisiz hale getirilmesi için anti-demokratik dayatmalar gündemdedir. Yeniden yapılandırma adı altında sürdürülen bu tasfiye sürecinde, idarelerin uygulamalarını toplum yararına ve kamu yetkisi kullanarak denetlemek olan meslek kuruluşlarının işlevsizleştirme girişimleri de hızla sürdürülmektedir. Ancak ülkemizde tüm mimarların bir çatı altında toplanmasını sağlayan meslek örgütümüze, kamu kurumlarında çalışan mimarların üyelik zorunluluğu bulunmaması ve mesleki denetimlerin idarelerin keyfiyetine bırakılması ve ticarileşen eğitim politikaları eşliğinde özel mimarlık okullarının denetimsiz ve koşulsuz olarak çoğaltılması nedeniyle sahte diplomalar sorunu giderek artmaktadır. Daha da vahimi sahte oldukları tespit edilen bazı diplomalara Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) Başkanlığı tarafından "Denklik Belgesi" düzenlendiği görülmüştür. Bu da YÖK‘ün belge düzenlerken herhangi bir inceleme yapmadığını göstermektedir. YÖK’ün hâlihazırda denklik incelemesi sırasında sadece transkriptlere bakarak denklik vermesi, ders içeriklerini göz ardı etmesi ve Türkiye’deki mimarlık eğitimine denk bir eğitim almamış kişilere "mimar" unvanı vermesi bir problem iken, diplomaların gerçekliği konusunda araştırma yapmaması diğer bir sorun olarak ortaya çıkmıştır. Bu koşullarda mimarlık ve kent yağması karşısında, bilimin rehberliğinde, kamu, toplum ve meslek yararına meslek Odamızın özverili çabaları artarak devam etmektedir. Kentlerimizin uğradığı yağma ve talan süreci konusunda Mimarlar Odası’nın yürüttüğü mücadele, bu rapora sığdırılamayacak kadar büyüktür. Odamızın düzenlediği pek çok sempozyum, toplantı, çalışma raporu ve açılan davalar, bu yağma sürecini geleceğe ibret notu olarak tarihe yazmaktadır. Bütün bu olumsuz gelişmelere karşın, ülkemiz mimarlığının ve onun örgütü olan Mimarlar Odası'nın toplum nezdinde kanıtlanmış saygınlığı, tüm yönetsel ve rant baskılarına rağmen temel dayanağımız ve çıkış noktamızdır. Mimarlık mesleğinin insani özü ve Mimarlar Odası tarihi içinde mücadelelerle oluşmuş birikimimiz ile, bugün giderek kentlerimizi yaşanmaz hale getiren, bir tüketim ve rant alanı olarak dönüştüren ve kentsel değerleri küresel sermayenin hizmetine sunan bu anlayışın değiştirilmesi yolundaki davranışımızdan asla vazgeçmeden, kentlerin yeniden üretici niteliğinin öne çıkarıldığı, bir kültürel üretim alanı olarak yaşanabilir bir niteliğe kavuştuğu, insana yaraşır geleceğe ulaşma çaba ve umudumuzdan ödün vermeyeceğiz.
|