Mimarlar Odası tarafından düzenlenen XI. Ulusal Mimarlık Ödülleri Sergisi,
tartışmaları da beraberinde getirdi. Tartışmanın eksenini, sunulan 172
eserden Oda’nın kabul kriterlerine takılarak değerlendirilmeye tabi tutulmayan
35 proje oluşturuyor.
Konuyla ilgili süren tartışmalara Mimarlar Odası,
kurumsal web sitesinde açıklık getirdi. Açıklamada eserlerin, sayılarıyla
birlikte değerlendirmeye alınmama gerekçeleri ‘ödül programının X. / 2006
döneminde aynı dalda katılan 2 eser, müellifi, katılımda belirtilen kişi
olmadığı tespit edilen 9 eser, Mimarlar Odası mesleki denetiminden
geçirilmeyen 22 eser hakkında ÇED çekince raporu düzenlenmiş ve/veya
Oda’nın ÇED çekincesi kapsamında değerlendirdiği bir bölgede tasarlanmış olan
2 eser’ olarak sıralandı.
Ancak, değerlendirme dışı kalan eserlerin hangileri olduğu hakkında açıklama
yapılmadı.
Tartışmalar sürerken
ilgililere görüşlerini sorduk.
Konuyla ilgili ilk belirgin
çıkışı yaparak Oda’yı eleştiren Aslı Özbay, konunun bir uzlaşma boyutuna
ulaşamadan yolunun kesildiğini belirtti. Özbay, bu seçki öncesinde yalnızca
‘’Mimarlar Odası'nın kurallarına uymalıdır' şeklinde tanımlanan seçim
kriterinin, bu yıl tüm detayları tarif edilmiş bir yönetim maddesi haline
getirildiğini söyledi.
Selim Velioğlu: “Durum
tuhaf”
Değerlendirme dışı bırakılan proje müellifleri arasındaki Selim Velioğlu, kendisine
net bir gerekçe ile cevap verilmediğini söyledi. Tuzla Serbest
Bölge'de, İstanbul Teknik Üniversitesi ve Şile Belediyesi için yapılmış üç adet proje
ile seçkiye katılan Velioğlu, yerel yönetimlerin desteğiyle yapılmış olan bu
tip projeler için Oda'dan vize almanın gerekmediğini söyleyerek, durumu ‘tuhaf’
olarak nitelendirdi.
Velioğlu, projelerin
katılım şartlarının net bir şekilde belirtilmemiş olduğunu
vurguladı.
Gökhan Avcıoğlu; “Seçkinin Ar-Ge
Misyonu Zedelendi”
35 projeden birinin sahibi
olarak ismi geçen Gökhan Avcıoğlu Ortaköy (ORT) projelerinin Mimarlar Odası'nın
değerlendirme süzgecinden geçmediğini dile getirdi. Avcıoğlu, kesinliği
olmamakla beraber, değerlendirme kriterleri arasında yer alan Çevresel
Etki Değerlendirme Raporu'na (ÇED) istinaden başvurularının iptal edilmiş
olabileceğini belirtti. Konuyla ilgili Oda’yla yaptığı görüşmenin sonucunda
projelerinin çok iyi etüd edilmediğini öne süren Avcıoğlu şunları söyledi:
“ 22 yıl önce bir Ar-Ge
bölümü olarak kurulan seçkiye en başından beri fikir desteği verenlerdenim.
Şimdi ise sadece seçimi kazanan grubun seçim görüşlerini açıklayan bir sergiyle
karşı karşıyayız. Ar-Ge misyonu zedelendi.”
Ahmet Yertutan: ‘İki taraf da
kendince haklı’
Ankara Esenboğa Havalimanı
İç ve Dış Hatlar Terminal Binası ile
seçkiye başvuran ESSA Mimarlık’tan Ahmet Yertutan konuyla ilgili iki tarafın
da kendince haklı olduğunu söyleyerek şunları dedi:
‘’Mimarlar Odası gerçekten
de yarışma şartnamesinde değerlendirme için gerekli kriterlerin neler olduğunu
belirtmiş. Ama biz, kredi kartlarının dahi şartnamelerine bakmayan bir milletiz;
dolayısıyla bunları okumadık. Öte yandan devlet yapıları için oda vizesi
beklemek makul değil. Sonuçta bu vizeler projenin çizim ve tasarım kalitesini
denetlemek için var. Hele ki bu, devletin açtığı bir yarışmanın sonucunda
seçilmiş bir projeyken, yani bu ülkenin bir projesiyken bu projelerin görmezden
gelinmesi yanlış. Sonuç olarak durum, bizim için de, onlar için de hiç hoş
değil.’’
Müge Cengizkan: “Değerlendirilmeyen isimler Ulusal Mimarlık Ödülleri
Yayını’nda açıklanacak.”
Mimarlar Odası Yayın
Kurulu’nda yer alan ve Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri'nin Komite Sekreteri
olarak görev yapan Müge Cengizkan ise değerlendirilmeyen isimlerin, Oda'nın
basın duyurusunda belirtildiği gibi, yalnızca resmi 'Ulusal Mimarlık Ödülleri'
yayınında açıklanacağını söyledi. Cengizkan bir liste açıklamanın kişileri itham
etmek olacağını vurguladı.
Atilla
Yücel: "Mimarlar Odası'nın kurumsallığının zedelenmesinden korkuyorum."
XI. Ulusal Mimarlık Sergisi
ve Ödülleri'nin Seçici Kurul Başkanı Atilla Yücel ise durumu şu sözlerle
değerlendirdi:
“Bu,
adı ‘Ulusal Mimarlık Ödülleri’ olan, kurumsallaşmış, kapsamlı ve saygın bir
program. Bu seçkide ödüllendirilen değerin, özgürce sunulan projenin mimari
değeri olduğu tartışılmaz. Bu gibi programlarda değerlendirme erki bir jüriye
teslim edilir ve bence bu noktadan sonra Oda temsiliyeti olmamalı. Dolayısıyla
evrensel ve etik kurallar dışında hiçbir sınırlama olmamalı. ÇED gibi bugünden
yarına değişebilecek kurallar, kriter olarak görülemez. Yurtdışında da çok
sayıda ödül programı var ve buralarda idari bir tartışmayla karşılaşılmıyor. Bu
tartışmaların ise bizden önce, belki bu denli şiddetli olmasa da, başlamış
olduğunu öğrendik. Ben bu değerlendirme kriterlerinin sürekliliğinden, yani
süreç içindeki değişiminden haberdar değildim ve komitede bir hafıza eksikliiği
olduğunu fark ettim. Seçici kurula süreç tüm kapsamıyla anlatılmadığı ve ‘Bu
böyledir’ dendiği için değerlendirmeyi söz konusu şartlar altında, son derece
rahatsız olarak yaptım. Mimarlar Odası’nın kurumsallığı bu gibi durumlardan
zedelenecektir ve bundan korkarım.”
|