Denetimsiz Kentleşme Kanser mi Saçıyor?
Ekonomiye Güven Azaldı
SeSa Build Sektörü ve Yeniliklere...
“Türkiye’nin İhtiyacına Cevap...
BAU, SeSa Build ile Türkiye'ye Geliyor
SeSa Build 2016 Tanıtım Toplantısı
Sürdürülebilir ve Güvenli Şehirlerin Konuşulduğu "SeSa Talks" Başladı
MMI Eurasia tarafından, İTÜ ve Detail dergisi işbirliğinde, BAU'nun desteğiyle düzenlenen "SeSa Build - Sürdürülebilir, Güvenli Şehirler için Yapı Malzemeleri ve Teknolojileri Fuarı", ICC-İstanbul Kongre Merkezi’nde başladı. Fuarın odak noktasını oluşturan SeSa Talks Konferansları, zengin içeriği ile dikkat çekiyor.
SeSa Build 2016 sürdürülebilir, güvenli şehirler için yapı malzemeleri ve teknolojileri fuarı, 25 Şubat Perşembe günü ICC - İstanbul Kongre Merkezi’nde ziyarete açıldı. Fuar boyunca sürecek olan SeSa Talks Konferansları, İTÜ İnşaat Fakültesi Geomatik Mühendisliği Bölümünden Prof. Dr. Rahmi Nuran Çelik’in açılış konuşması ile başladı. Messe München Yönetim Kurulu Başkan vekili Dr. Reinhard Pfeiffer ve MMI Eurasia Fuarcılık Genel Müdürü Osman Bayezit Genç’in konuşmalarının ardından SeSa Talks sunumlarına geçildi. SeSa Talks konferanslarının 1. oturumuna, Rotterdam'lı planlama ofisi De Urbanisten'in direktörü Dirk van Peijpe, Kadir Has Üniversitesi İstanbul Çalışmaları Merkezi direktörü Prof. Dr. Murat Güvenç ve Atelye 70 kurucusu Prof. Dr. Hüseyin Kaptan konuşmacı olarak katıldı. Planlamada suyun potansiyelini öne çıkaran çözümler Hollandalı planlama uzmanı Dirk van Peijpe, "Şehirlerimizi nasıl daha dayanıklı ve cezbedici hale getirebiliriz" başlıklı konuşmasında, Mexico City, Rotterdam ve New York kentlerinde suyun yarattığı sorunlara dikkat çekerek, bunun planlama çalışmalarında nasıl olumlu bir etmene dönüştürülebileceğini gösterdi. Nüfus artışı ve iklim değişikliğinin, lineer ekonomi ve megakentleri kullanma yöntemimiz ile ilgili sorunlar olduğunu belirten Dirk van Peijpe, iklim değişikliğinin yarattığı fırtına, su taşkını gibi tehlikelere karşı farklı düşünme yöntemleri geliştirmemiz gerektiğini savundu. Aşırı yağış sonucu yaşanan taşkınlara karşı Rotterdam'da "water square" (su meydanı) adlı bir kamusal alan çözümü geliştirdiklerini söyleyen Dirk van Peijpe, "Suya Duyarlı Şehircilik" (Watersensitive Urbanism) düşüncesinin faydalarını ise şöyle sıraladı: İstanbul'un önlenemeyen gelişimi... “İstanbul Metropoliten Alanının Gelişimi ve Sürdürülebilirlik” başlıklı konuşmasında, kentin gelişimini dört aşamada (1856-1923 / 1923-1950 / 1950-1982, 1983-2010) ele alan Prof. Dr. Murat Güvenç, 60 yıl önce bir milyon nüfusa sahip İstanbul'un günümüzde 16 milyona ulaştığını, sürdürülebilirlik konusunun ise kent gündeminde pek ön sıralarda yer almadığını hatırlatarak, bugüne nasıl gelindiğini tarihsel bir perspektif üzerinden aktardı. 1950 sonrasında İstanbul'un tam bir "kentsel patlama"ya sahne olduğunu belirten Murat Güvenç, 1982 yılında açılan Birinci Köprü ile birlikte kentleşmenin iyice ivme kazandığını ekledi. 1983-2010 tarihlerine denk gelen dönemde ise, Soğuk Savaş'ın sona ermesi ve küresel kentlerin yükselişe geçmesiyle birlikte konut arzında patlama yaşandığını ifade eden Güvenç, 2000 yılında hane halkı nüfusuna oranla 1 milyon konut fazlası olduğunu söyledi. Üçüncü Köprü ve Marmaray gibi büyük ölçekli projelerin kentin arazi kullanım kalıplarını değiştireceğine dikkat çeken Güvenç; plansız, kendiliğinden gelişen kentin, ekonomik anlamda da kırılgan olacağının altını çizdi.
Prof. Dr. Hüseyin Kaptan ise, “İstanbul Metropoliten Alanının Planlama Prensipleri Çerçevesinden Kentsel Dönüşüm” başlıklı sunumunda, planlama alanındaki deneyimlerine dayanan bir analizde bulundu. Son 60 yılın İstanbul'daki kentleşme açısından çok önemli olduğunu belirten Kaptan, "Avrupa'daki büyük kentlerin 150 yılda yaşadıkları maceraya İstanbul bu sürede tanık oldu" dedi. Sürecin başlangıcında merkezi yönetimin, İstanbul'un ancak 5 milyon nüfusu taşıyabileceği yönünde bir ekolojik hassasiyete sahip olduğuna dikkat çeken Hüseyin Kaptan, 1950'lerden itibaren bu politikanın nasıl değiştiğini aktardı. Tarihi mahalleler yıkılarak, yolların genişletilmesi ile 'yap-sat' konutlar inşa edildiğini belirten Kaptan, sonrasında Anadolu'daki kentlerin de aynı yöntemle yapılandığını ekledi. 1960 ihtilalinden sonra kurulan Planlama Enstitüleri'nin il, ilçe, köy bazında çalışmalar yürüttüğünü, ancak sürecin hem çok yavaş hem de halktan kopuk işlemesi nedeniyle kentlerin kendi başına yapılandığını hatırlatan Kaptan, bunun sonucunda İstanbul'un %70-80'inin gecekondulaştığını söyledi. Turgut Özal döneminde çıkarılan 1984 İmar Islah Yasası ile ülkedeki tüm ruhsatsız yapıların belediye tarafından yasallaştırıldığını söyleyen Kaptan, İstanbul'da 50.000 m2 yasadışı alanın ifraz edildiğini belirterek, "Mülkiyeti ince ince parçalanmış alanlar oluştu, deprem bölgeleri iskana açıldı. Bugünkü durum bu yasanın sonucudur" dedi. "Toplumun tercihi eski sistemin devamı şeklinde oldu" Konuşmasında Kentsel Dönüşüm Yasası'na da değinen Hüseyin Kaptan, önce Zeytinburnu gibi pilot bölgelerde depremsellik performanslarının araştırılması ile başlayan çalışmaların daha sonra kent geneline yayıldığını ve kentin %70'inin deprem riski taşıdığının tespit edildiğini aktardı. Yasanın aslının pay üzerinden bölüştürme sistemine dayalı olduğunu ancak toplumun bu eşitliğe razı olmadığını ve bu felakete inanmadığını ifade eden Kaptan, "toplumun tercihi eski sistemin devamı şeklinde oldu" dedi. Ardından yasada değişikliğe gidilerek pazarlık ve kişi rızası sistemine geçildiğini, ancak bunun deprem rsiki olan alanlarda ciddi bir değişiklik yaratmadığına dikkat çekti. Katılımın ücretsiz olduğu SeSa Build 2016 fuarı ve SeSaTalks Konferansları, 27 Şubat'a kadar ICC - İstanbul Kongre Merkezi’nde ziyaretçileriyle buluşmaya devam edecek. Konferans sunumlarının 17:30’a kadar devam ettiği SeSaTalks, cumartesi günü katılımcı sunumları ile son bulacak. |