Sular Altında Kalıyor

1970 yılında İngiltere’den bağımsızlığını ilan eden adalarda yaklaşık 110 bin kişi yaşıyor. Bunlardan çoğu bir gölün, mercan kayalıkların ve geçitlerin toprak bir yolla birbirine bağladığı küçük adalardan oluşan Güney Trava’da yaşıyor.

Suların yükselmesiyle arazinin eksilmesi, tarım yapılan alanların azalmasına, dolayısıyla nüfusun ithal ürünlere ve işlenmiş gıdalara bağımlılığını artırdı.

İçme suyu tehlikede

Su baskınlarıyla, içme suyu havuzlarına ulaşan deniz suyu besin ürünlerini etkisi altına alırken ciddi su sıkıntılarına neden oluyor.

Tarava’nın kuzeyinde yaklaşık 10 bin nüfusa sahip Abaiang’da bir köy, arazilerine ulaşan dalgalar nedeniyle yok oldu.

Dünya Bankası sponsorluğunda yapılan sert deniz duvarları dalgaların itme gücüne karşı direniyor ama korunmayan alanlarda erozyona neden oluyor. Bu da, ada nüfusunun içme suyunu tedarik ettiği bölgelere de tehdit oluşturdu.

Kıyı mühendisleri deniz duvarları yerine açık denizlerde dalgaları dağıtabilecek başka araçların kullanılması gerektiğini belirtiyor.  Ayrıca yeni araziler oluşmasına teşvik edebilecek tropik bitki alanları oluşturmak gibi çözümler öneriyorlar. 

Geçitler de adalar arasındaki göllerde ve okyanusta su akışını engelledikleri için büyük bir çevre felaketi olarak görülebilir.

Okyanusun ‘yıkama’ etkisi olmadan göllerde hızla kirleniyor. Ayrıca yerel halkın çöpleri ve hayvan dışkılarının da suya karışması ciddi sorunlar doğuruyor.

Bakteriyel enfeksiyonlar ve ishal salgınları yaşamı tehdit ediyor.

BBC’nin haberine göre, Cumhurbaşkanı Tong, nüfus artışı ve çevrenin zarar görmesi gibi acil sorunlar göz önüne alındığında insanların burada hayatlarını idame ettirmelerinin ve iklim değişikliği tehdidine karşı daha geniş bir bakış açısına sahip olmalarının zor olduğunu söylüyor: “Hayatları boyunca kendilerini etkileyecek olan meselelerle baş edebilecek kaynaklara sahip değiller. Çok korunmasızız ve mücadelenin ‘kıyısındayız’.”