Tasarı, kentlerin gerçek ihtiyaçlarını karşılayacak bir düzenleme olmaktan uzak
Tasarının bu haliyle yasalaşması, ülkemizde kentleşme konusunda izlenen "ikiyüzlü" politikanın sürdürülmesi, bir yandan riskli yapı ilan edilen yapıların yıkıldığı, diğer yandan yeni riskli yapıların üretiminin sürdüğü, afet riski gerekçe gösterilerek tüm kentlerimizin bir rant aktarım alanı haline dönüştürüldüğü, "Hukuk Devleti" ilkesinin yerle bir edildiği bir gerçekliğe doğru yol almak demektir.
Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı, ülkemizin gerçek ihtiyacı olan, kentlerin afetlere karşı duyarlı, sakınım içerikli planlanmasını, denetimsiz ve mühendislik hizmeti almamış yapılaşmanın engellenmesini sağlayacak düzenleme olmaktan oldukça uzaktır.
Afet riskinin azaltılması gerekçesiyle hazırlanan tasarıda var olan, yaşamın gerçek sigortası olan ormanlar, meralar, sulak alanlar, kıyılar, tarım alanları gibi doğal varlıkların talanına olanak sağlayacak, yeni afetlerin oluşmasına neden olacak yaklaşımdan vazgeçilmelidir.
Daha fazla zaman kaybetmeden, İmar Kanunu`nun yerini alacak, 648 sayılı KHK benzeri denetimsiz ve ruhsatsız yapılaşmayı kolaylaştıran düzenlemeleri ortadan kaldıracak yeni bir yasal düzenleme, tüm ilgili kesimlerin katılımıyla hazırlanmalı ve tartışmaya açılmalıdır. TMMOB Şehir Plancıları Odası, böylesi bir ortamın oluşturulması durumunda ülkemiz kentleşmesinin ihtiyacı olan yasal düzenlemeler konusunda gönülden katkı koymaya hazırdır.
|