Alman mühendislik devi Siemens,
Türkiye’ye 150 yıl önce Osmanlı İmparatorluğu zamanında Yıldız
Sarayı’nın ilk elektrifikasyonunu yaparak girmiş. Daha sonra onu yeni
işler izlemiş. 164 yaşındaki Siemens iş yapmak için geldiği Türkiye’de bir süre
sonra yatırımcı olmuş. Bugün Kartal ve Gebze’de iki fabrikası var. Çerkezköy’de
Avrupa’nın en büyük beyaz eşya fabrikası BSH’de beyaz eşya devi Bosch ile ortak.
Yani bir buçuk asır önce girdiği Türkiye’yi hiç terk etmemiş ve Türkiye’deki
fabrikalardan da 60 ülkeye ihracat yapıyor.
Siemens 2010 mali yılında Türkiye’de 2.2 milyar euro ciro yapmış. İcra Kurulu
Başkanı (CEO) Hüseyin Gelis’in anlattığına göre Siemens
Türkiye, Siemens Almanya’nın minyatür bir versiyonu. Siemens Türkiye 3
ana sektör altında faaliyetini sürdürüyordu: Enerji, endüstri ve sağlık. Ancak
bir ay önce kurulan şehirler de dördüncü ana sektör oldu. Bu sektörde şehirlere
altyapıda, enerjide yeni konseptler öneriliyor. Bunlar dışında insan kaynakları,
kurumsal iletişim, hukuk, tedarik zinciri yetimi, gayrimenkul yönetimi gibi
kurumsal bölümler de tüm bu yapıya hizmet eder şekilde konumlanıyor.
Onay gerekiyor
Siemens’in dünyanın çeşitli ülkelerinde ihale kazanmak için rüşvet
dağıttığına ilişkin iddiaların soruşturulmasının ardından 2008 yılında
çarptırıldığı 1.6 milyar dolarlık para cezası sonrası iş yapış biçimi de
değişmiş. Dört yıl önce Türkiye’ye gelen Hüseyin Gelis o günleri şöyle
anlatıyor:
“35 yıldır bu şirkette çalışıyorum Siemens çok dürüst bir şirket. Her zaman
da öyle oldu ve buna ben tamamen inanıyorum. Yanlışlıklar oldu mu tarihte
muhakkak olmuştur. Dört sene önce Türkiye’ye geldiğimde sizin arkadaşlarınızla
bir araya geldik. Hiç unutmam hep bunu sordular. Rüşvet yurtdışında oluyorsa
muhakkak Türkiye’de de olmuştur. Böyle sohbetler oldu. Yani niye Türkiye’de
olmadı der gibi. Bu ‘Eşinizi dövüyormu sunuz?’ sorusuna ‘hayır’ cevabı
verdiğinizde, ‘Niye dövmüyorsunuz?’ sorusuyla karşılaşmak gibi bir şeydi.
Siemens o olaylardan sonra mevzuata uyum konusunu gerçekten çok çok ciddiye
aldı. Binlerce kişi aşağı yukarı herkes eğitimden geçirildi. Bununla ilgili çok
ciddi bir iletişim kampanyası başlattık.”
Gelis “Çalışanlara bir ihaleye katıldığın zaman kazanırsan seviniriz, ama
kazanmak için olmadık işler yapma mı dediniz?” sorumuzu ise “Evet buna yakın
mesajlar verdik. İç iletişim aktiviteleri yaptık. Siemens Türkiye olarak bu
faaliyetleri yapının dışına taşıyarak Etik İtibar Derneği’nin kuruluşuna ön ayak
olduk’ yanıtını veriyor.
O dönemde iş süreçleri tümden elden geçirilmiş. Karar alma mekanizmalarına
belli noktalarda kontroller yerleştirilmiş. Türkiye mevzuata uyum yetkilisi
olarak belirlenen Siemens çalışanı elektronik ortamda gerekli denetimi yapıyor.
Bu yetkili çeşitli karar noktalarında işlerin devamını onaylıyor. Yanlış iş CEO
düzeyinde ise durum hemen Almanya’ya merkeze bildiriliyor. Gelis bu onayın bir
ihaleyle, bir sponsorlukla yani şirketin akla gelen her işiyle ilgili
olabileceğini belirterek şunları söylüyor:
“Eğer teklif vermişseniz o ihale yetkilisiyle de üç kere yemeğe gitmeniz
olmaz tabii ki. Eskiden de buna dikkat ediyorduk fakat bugünkü kadar kontrol
mekanizması yoktu. Siemens gibi uluslararası bir firmada bunların sistematiğinin
kurulmuş olması beklenirdi. Kurumsal ilkelerimize bağlı olduğumuz ve böyle bir
şeyin olacağına hiç inanç olmadığı için bu sistematikler kurulmamıştı. Cezayı
ağırlıklı olarak oradan aldık. Ama çok hızlı bir şekilde kurduk hele Türkiye şu
anda bench mark.”
|