|
evre ve Orman Bakanı Osman Pepe, nükleer enerji santralinin Sinop'ta kurulmasının henüz kesinleşmediğini, bu konuda 8-10 alternatif olduğunu söyledi. Pepe, Türkiye'nin enerji konusunda yüzde 70 oranında dışa bağımlı olduğunu ifade etti. Türkiye'nin enerji ihtiyacının rüzgar, güneş ve jeotermal enerji kaynaklarından karşılanmasının mümkün olmadığını kaydeden Pepe, ''Türkiye bu ihtiyacını karşılamak için hidroelektrik kapasitesini kullanmalı'' diye konuştu.
Sekiz yer önerisinden Sinop seçilmişti
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Okay Çakıroğlu, 12 nisanda yaptığı açıklamada nükleer santral konusunda sekiz yer önerdiklerini, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bu yerler arasından Sinop'u seçtiğini söylemişti.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı da nükleer santralın kurulacağı yerlerden birinin Sinop olduğunu doğrulamıştı. Sinop Valisi Zeki Şanal ise, ''Hem Sinop'a hem ülkemize hayırlı olsun'' yorumunda bulunmuştu.
"Yenilenebilir kaynaklar yetersiz"
Pepe, rüzgar ve jeotermal gibi yenilenebilir enerji kaynaklarıyla ilgili söylenenlerin Türkiye'nin yarasına merhem olacak büyüklükte olmadığını öne sürdü. Türkiye'nin öncelikli olarak kendi özkaynaklarını kullanması gerektiğini ifade eden Pepe, ''doğalgaz santralleri ciddi anlamda dışa bağımlılık yaratıyor. Bu nedenle Türkiye'nin, kendi kömürlerini kullanması lazım'' diye konuştu.
Türkiye'nin uranyum kaynaklarına sahip olduğunu kaydeden Pepe, nükleer enerji santrali kurulması halinde, uranyum ihtiyacının karşılanması konusunda dışa bağımlı olunmayacağını söyledi.
Greenpeace: " ABD'de son 20 yılda hiç nükleer santral yapılmadı"
Greenpeace Genel Direktörü Gerd Leipold ise, gelişmiş ülkelerin son yıllarda nükleer enerji üretimi ve kullanımını hızla terk ettiğine dikkati çekerek, ''Nükleer enerji üçüncü dünya ülkelerine pas ediliyor ve bu ülkeler enerji konusunda dışa bağımlı kılınıyor'' diye konuştu. ABD'de son 20 yılda hiç nükleer enerji santrali yapılmadığını belirten Leipold, özel sektörün de santralin neden olabileceği olası felaketleri artık göze almadığını söyledi.
Bir nükleer santrali kurmak için en az 10 yıl gerektiğini ifade eden Leipold, gelişmiş ülkelerin gündeminde nükleer enerji yerine yenilenebilir enerji olduğunu söyledi.
Almanya, İsveç ve İspanya gibi Avrupa Birliği ülkeleri de mevcut santrallerin ömürlerinin dolmasıyla birlikte yeni nükleer santraller açmayacaklarını belirten Leipold, artık bu ülkelerin rüzgar enerjisine yöneldiğini, Türkiye'nin rüzgar enerjisi konusunda büyük potansiyeli var olduğunu dile getirdi.
Nükleer enerji üretmek ile rüzgar enerjisi elde etmenin aynı maliyete geldiğini ifade eden Leipold, "Nükleer enerjinin ucuz olduğunu iddia edenler söküm ve atıkların depolanmasının maliyetini göz ardı ediyor. Ayrıca, nükleer santral kurulduğunda uranyumun yeterli olmadığı anlaşılacak. Çünkü o da tükenebilir bir kaynak" dedi.
Leipold, '''Nükleer enerji dışa bağımlı kılar, Türkiye enerjide dışa bağımlılığın devam etmesini istemiyorsa yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmeli'' diye konuştu.
"Gelişmiş ülkelerde nükleer santralleri azaldı"
Leipold, nükleer santrallerin gelişmiş ülkelerin enerji ihtiyacının karşılanması konusunda büyük beklentiler yarattığını ve 1970'li yıllara kadar sayısının hızla arttığını söyledi. Ancak kurulan santrallerin elektrik ihtiyacının karşılanması açısından bekleneni vermediğini belirten Leipold, son yıllarda bu santrallerin azalmaya başladığını öne sürdü.
Leipold, bir nükleer santralde 50 kişinin çalışabildiğini, bu nedenle istihdam konusunda da fayda sağlamadığına dikkati çekerek, yenilenebilir enerji santrallerinde onlarca insanın iş bulabileceğini kaydetti. Sinop'un da istihdam konusunda sıkıntısı olduğunu bildiklerini dile getiren Leipold, rüzgar potansiyeli oldukça iyi olan bu ile kurulacak yenilenebilir enerji santralin çevresel ve ekonomik açıdan daha faydalı olacağını savundu.
"Sızıntı olmasa bile radyoaktivite bulaşıyor"
Nükleer atıkların insanlık için büyük tehlike oluşturduğuna da işaret eden Leipold, bu atıkların bertaraf edilmesinin mümkün olmadığını, en az 200 bin yıl depolanmak zorunda olduğunu vurguladı.
Nükleer enerji santrallerinde kaza olmaması ihtimalinin çok düşük olduğuna değinen Leipold, ''nükleer sızıntı olmasa bile atıklar nedeniyle radyo aktivite yer altı sularında bulaşıyor. Su ve yiyecekler aracılığıyla da bu durum insanlığı tehdit ediyor'' dedi.
Nükleer enerji nedir?
Uranyum gibi ağır radyoaktif atomların, bir nötronun çarpması ile daha küçük atomlara bölünmesi veya hafif radyoaktif atomların birleşerek daha ağır atomları oluşturması sonucu çok büyük miktarda eneji açığa çıkıyor. Bu enerji 'nükleer enerji' olarak adlandırılıyor.
Nükleer santrallerin geçmişi:
Dünyanın ilk nükleer enerji santrali İngiltere'deki Calder Hall'de 1956 yılında kuruldu.
Bugüne kadar dünya çapında birkaç önemli nükleer kaza meydana geldi. Bunlardan en önemlisi 1986'daki Çernobil nükleer faciası oldu. Kazanın sonuçları, 20 yıl sonra bile hala milyonlarca insanı etkiliyor.
Avantajları:
İyi yapılmış nükleer santraller, kömürle çalışan santrallere oranla daha temiz olabiliyor.
Radyoaktif maddeler, aynı miktardaki fosil yakıta göre daha çok enerji üretiyor.
Nükleer santraller, fosil yakıtla çalışan santrallere göre daha az sera gazı etkisi yaratıyor.
Dezavantajları:
Uranyumun çıkarılması 'temiz olmayan' bir işlem.
Ayrıca nükleer santrallerin atıkları, yüzyıllarca zehirli etkisini sürdürüyor. Bu atıkları kalıcı biçimde depolamanın ya da yok etmenin bir yolu yok.
Bir hata durumunda çok fazla sayıda insanı ve çevreyi etkileyebilecek felaketler yaşanabiliyor. (Örnek: Çernobil)
|
