Dere Yataklarında Bin 950...
Hopa’da Dolgu Projesi Değişmedi
Dere Yatağına Cami Yapılıyor
“Depremle, Selle, Heyelanla...
Değirmendere Vadisi'ne Yapılacak...
“Doğal Afet” Göz Göre Göre Gelmiş
İzmir Körfezi için Manda Çayı...
Daha Fazla Heyelan ve Sel Yaşayabiliriz
Anzak Koyu'nda Heyelan
Trabzon'da, Heyelanlı Mahallenin...
Ordu'da Heyelanlar Tedirgin Ediyor
Taş Ocağının Tetiklediği Heyelanlar...
“Geçirimli Beton, Sel Baskınlarını...
Antik Kentte Heyelanı Önlemek...
2015’te Tamamlanan Hastane,...
Selin Yıktığı İlçede, Dere Yatakları Yine Doldu
Trabzon'un Akçaabat ilçesinde, 19 Haziran 1990 yılında meydana gelen sel felaketinin üzerinden geçen 30 yılda, dere yataklarının üzeri ve çevresine yeni binalar inşa edildiği görüldü.
Karadeniz Bölgesi her yıl sel ve heyelan afetleri ile karşı karşıya kalıyor, can ve mal kayıpları yaşanıyor. Trabzon'un Akçaabat ilçesinde, 19 Haziran 1990'da meydana gelen sel ve heyelan felaketinde, 21 kişi hayatını kaybetti, onlarca ev ve köprü çöktü, yollar hasar gördü. Aradan geçen 30 yılda, sel afeti sırasında önüne kattığı her şeyi denize sürükleyen dere yataklarının üzeri ve çevresine yeni binalar inşa edildi. Selin yıl dönümünde, ölenleri rahmetle anan ilçe halkı, geçen zamana karşın, tanık oldukları korku dolu o anları da unutamıyor. DHA’da yer alan habere göre; sel afetine tanıklık eden gazeteci Metin Güneysu, afet günlerini anlattı. Bu tür afetlerden dersler alınması gerektiğini belirten Güneysu, "Böyle bir şeyi hayal etmek mümkün değil. İnşallah bir daha yaşanmaz. O gün köprüler, evler yıkıldı. İnanılmaz bir felaketti. Bizzat tanık oldum. O yıllarda ilçemiz daha küçük bir yerdi. Coğrafi koşullar nedeniyle insanlar buldukları yerlere, dere yataklarına evler yaptı. Bence 1990 yılındaki bu felaket bize çok büyük bir ders verdi. Ama bu dersi alabildik mi? Bu biraz soru işareti. Bölgemiz bu tür afetler yaşayan, bundan sonra da yaşayacak olan bir yer. Önemli olan ders alıp, o günleri tekrar yaşamamaktır." şeklinde konuştu. Yaşanan afetin tanıklarından gazeteci yazar İsmail Topal ise, "19 Haziran Salı'ydı, bu tarihi unutmak mümkün değil. Olayın tamda içerisindeydim. Aniden bastıran yağış, elektrik ve telefonlar kesildi. İnsanlar panik yaşadı. O şiddetli yağış az sürdü, belki bir yarım saat daha sürseydi, çok büyük bir yıkım olurdu. Akçaabat'ın yakın tarihinde böyle bir olay yaşanmamıştır. Ders alınmıyor maalesef. Şehir de o zaman 7 deremiz taşmış, ilçe adeta mahvolmuştu. Derelere birçok düzenlemeler yapıldı. Asıl tehlike çukurda kalan sahil dolgu alanıdır." şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Bektaş: “Bu afeti bugün de yaşayabiliriz” Yaşanan afetin üzerinden yıllar geçmesine rağmen geçmişten ders çıkarılması ve yasaların uygulanabilir olması gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Bektaş, "Sıcaklıkların rekor seviye ulaşacağı günlerin geldiği uyarıları yapılıyor. Dolayısıyla, özellikle vatandaşlar tetikte olması gerekiyor. Geçmiş yıllara oranla bakıldığı fazla bir ders alınmıyor. Nedeni ise biz kaderci bir toplumuz, 'Tanrı'nın bir gazabı' deyip, geçiyor, maalesef önlem alamıyoruz. O yıllarda küresel iklim değişimi bir fantezi olarak görülüyordu. Haziran, Temmuz ve Ağustos, önümüzdeki 3 ay; Doğu Karadeniz için bir alarmdır. Ama şiddet daha da artıyor. Karadeniz muazzam bir şekilde ısınıp, ölüyor. Çevrede ekolojik dengenin bozulmasını toplum yeni yeni algılıyor. Yaşam koşulları değişiyor, biz bu yaşam koşullarına ayak uydurmalıyız. Kaderciliği bir kenara bırakmalıyız. Yasa dere yataklarına yapılaşmaya izin vermiyor. Önemli olan alınacak tedbirleri bizzat uygulamaya koymaktır. Vatandaş, uyarıları kulak arkası yapmamalıdır." diye konuştu. |