Avukat ve İstanbul Barosu Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Başkan
Yardımcısı Necati Yıldırım sorularımızı yanıtladı...
Sarı Platform kim tarafından ve nasıl
kuruldu? Önce merkezdeki bazı mahallelerde bir araya geldik. Şimdi
ise aşağı yukarı Sarıyer’deki tüm mahallelerde temsilcilerimiz var. Sarı
Platform içinde Sarıyerliler Derneği, hayvan hakları ve hemşeri dernekleri gibi
sivil toplum örgütlerinden de arkadaşlarımız var. Ayrıca kendini belirli
konularda yetiştirmiş, özel çalışmalar yapanlar var. Bir de Sarıyer’de mimarlık,
mühendislik, doktorluk ya da benim gibi avukatlık yapan meslek sahipleri var.
Sarı Platform’a katılmanın herhangi bir şartı yok. Sarıyer’le ilgili düşüncesi,
projeleri olan veya bu konuda çalışmak isteyen herkesin katılabildiği bir
platform...
Sarı Platform olarak ne gibi faaliyetleriniz
var? Sarı Platform, bir buçuk yıl önce kuruldu. O zamandan bu yana
Sarıyer’deki her mahallenin envanterini çıkarmaya, Sarıyer’in ihtiyaçlarını,
sorunlarını tek tek ele almaya çalıştık. Sarıyer’de iki önemli sektör var:
Günübirlik turizm ve balıkçılık. Sarıyer sahillerinde çok güzel plajlar,
ormanlarında piknik yerleri var. Yaz aylarında bütün İstanbul buraya akıyor.
Sarıyer’de hem Karadeniz kıyıları, hem de Boğaz’ın muhteşem manzarası var. Bu
güzelliklerin doğru kullanılması ve korunması gerekiyor. Bunun dışında bir de
balık restoranlarımız var. Balık yemek istendiğinde, insanların aklına gelen ilk
yerlerden biri de Sarıyer... Ancak restoranlar ve diğer günübirlik turizm
hizmeti veren mekanlar yeterli donanıma sahip değiller. Buraların çevreye
uyumlu, doğaya zarar vermeyen, kaliteli ve insanların kendini iyi hissettiği
ortamlara dönüşmesi gerekiyor. Plajların durumu kötü, restoranlar kendi
halinde... Mesela Sarıyer’de balık pazarı yok. Balıkçılığın bu kadar önemli
olduğu bir yerde kabul edilemez bir şey. Sarıyer’de yaşayan herkesin dileği
aynı: Güzel bir balık pazarı, günübirlik turizm hizmeti sunan yerlerin daha
düzenli olması, Sarıyerlilerin plajlara ücretsiz girebilmesi... Belediyenin ve
diğer kamu kurumlarının, Sarıyer’de balıkçılık ve turizmin geliştirilmesine
katkı sağlamaları gerekiyor. Bir turizm okulu açılabilir mesela. Hem gençler
meslek sahibi olur, hem de turizm tesislerinin kalitesi yükselir. Bunlar genel
sorunlar. Ayrıca her mahallenin ve köyün kendine özgü çok ciddi problemleri de
var. Sarıyer sakinlerinin kendi problemlerine çözüm üretebilmesini ve bunun bir
sistem içinde yürütülmesini amaçlıyoruz. Birlikte hareket edince her şeyin daha
sağlıklı ilerleyeceğini düşündük ve yaptığımız çalışmaları, en başta belediye
olmak üzere, ilgili kurumlara iletmek ve değerlendirilmelerini sağlamak üzere
bir araya geldik.
Yerel yönetimle nasıl bir iletişiminiz
var? Maalesef bundan önceki belediye başkanıyla bir diyalogumuz
olamadı. Çünkü Sarı Platform’u bir muhalefet hareketi olarak algıladı. Örneğin
Gümüşdere’de bir plaj, devamında da seralar var. Bu plajı yıllarca tarım
kooperatifi çalıştırmış. "Tarım kooperatifiyle bu iş yürümez. Tarım kooperatifi
tarımla ilgili konulara yoğunlaşsın; plajla ilgilenecek bir turizm kooperatifi
kuralım" dedik ve kurduk. Kooperatif yönetimindeki birkaç arkadaşla birlikte,
bazı problemleri görüşmek üzere belediye başkanına çıktık. "Sayın başkanım,
sizin başkanlığınızda, Sarıyer’in turizmine hizmet edebilmek için bir turizm
kooperatifi kurduk. Burada hizmet vermek istiyoruz" dedim. Oturduğu yerden
kalkarak ve sesini yükselterek inanılmaz bir tepki verdi ve "Sarıyer’e sen
hizmet edemezsin ben hizmet ederim" dedi. Hizmet etmek kimsenin tekelinde değil.
Sonuçta bir diyalog kuramadık. 29 Mart yerel seçimleri öncesinde aday
adaylarıyla bile tek tek görüştük. Yaptığımız tüm görüşmeler sonunda, aldığımız
ortak kararla Sarı Platform olarak Sarıyer’de CHP adayı Şükrü Genç’i destekleme
kararı aldık. Ancak 29 Mart’tan sonra siyasi partilerle bir ilişkimiz kalmadı.
Herhangi bir siyasi parti içinde yer almıyoruz.
Sarıyer halkı Sarı Platform’a nasıl
bakıyor? İnanılmaz bir ilgi ve çok büyük destek var. Fakat insanlar
sözlerinin belediye tarafından önemseneceğine veya yönetim süreçlerine
katılabileceklerine inanmıyorlar. Bir de Türkiye’de siyasi partilere duyulan bir
tepki var. İnsanlar, sorunlarının çözüleceği umudunu kaybetmiş durumdalar.
Siyaset heyecan vermiyor. Dolayısıyla bu tarz sivil oluşumlara ilgi göstermeye
başlıyorlar. Çünkü bir yandan doğrudan demokrasi için de çok önemli. Bireyler
kendilerini ifade ediyor ve ilgili yerlere ulaşacağından da emin oluyorlar. Bu
durum haliyle bir heyecan yaratıyor. Örneğin iki günlük bir çalışma ve çok az
duyuruyla 2 binin üzerinde insanın katıldığı bir toplantımız oldu. Salonun
kapasitesi yetmediği için gelip de dönen insan sayısını ise bilmiyoruz.
Sarıyerlileri yerel yönetimdeki karar süreçlerine dahil etmek ve denetim
mekanizması kurabilmek amacını taşıyoruz. Belediye mutlaka bazı hizmetleri
yerine getiriyor. Ama daha farklı neler yapılabilir bunları ortaya koymak ve
yapılan işleri denetlemek gerekiyor. Bütün siyasilerin ağzında "Birlikte
yönetelim" lafı var. Ancak bunun kurumsallaşması ve hayata geçmesi gerekiyor.
Yönetim, karar alma ve denetleme süreçlerine demokratik oluşumların katılmasını
sağlayan mekanizmalar kurmak gerekiyor. Mesela her mahallede çalışma grupları
oluşturulabilir. Bu gruplar hazırladıkları rapor, değerlendirme, çözüm önerileri
ve eleştirileri yerel yönetime sunarlar. Yerel yöneticiler bunlara değer verdiği
zaman birlikte yönetim gerçekleşmiş olur. Bir de bütün bunları yaparken, şeffaf
olmak çok önemli. Aslında bu saydıklarımızın hepsi yasalarımızda var. En basiti,
vatandaşın belediyenin bütün faaliyetleri hakkında bilgi edinme hakkı var.
İkincisi karar süreçlerine katılma hakkı var. Belediye Kanunu’na baktığınızda
"hemşerilik" diye bir kavram görürsünüz. O yörede oturan herkes, hemşeri olarak
karar süreçlerine katılabilir. Yine Belediye Kanunu’na göre oluşturulan "Kent
Konseyleri" var. Ama bunlara işlevsellik kazandırabilmek önemli. Göstermelik
olmaktan çıkmaları; samimi, gerçek, hakikatten vatandaşların katıldığı,
kendilerini ifade edebildiği, kentin ekonomik gelişimine yönelik çalıştıkları
bir ortam olmaları gerekiyor.
Sarıyer’in en büyük problemi nedir? İmar
problemi... Bugün 30 yaşına gelmiş insanların evlerinde doğdukları andan
itibaren tapu problemi konuşuluyor. Sarıyer’in yüzde 70’i tapulu arazidir ama bu
tapular hisseli tapu. Örneğin 200 dönüm yer tarla olarak gözüküyor ve tek tapusu
var. 200 dönümün içinde 500 insan yaşıyor ve herkes hissedar. Bu yüzden kat
mülkiyet tapusu ve iskan alamıyorlar. Sarıyer’de hazine arazileri sorunu yok.
Sarıyer’de tapulu, hisseli tarlaların imar problemi var. Sarıyer SİT alanı
olduğu için Boğaz Koruma Yasası kapsamında ama yasa uygulanamamış. Fiilen
bakıyorsunuz binlerce insan burada oturuyor. Evler, sokaklar yapılmış; bütün
belediye hizmetleri yürüyor. Ama imar çalışmaları yetersiz olduğu için
tapularını alamamışlar. Evleri yıkılır mı, belediyenin bir uygulamasıyla
arsaları ellerinden alınır mı bilemiyorlar. Kentsel dönüşüm adı altında
İstanbul’un çeşitli yerlerinden yaşanan durumun burada da gerçekleşeceğine,
sıranın Sarıyer’e geldiğine inanıyorlar. Bu, vatandaşına eziyet eden bir devlet
anlayışıdır. Bütün bunların yanında Sarıyerlilerin kültürel ve ekonomik yönden
de kalkınması için bir şeyler yapmak gerekiyor. Var olan imkanların verimli bir
şekilde kullanılması için ilçenin envanterinin çıkarılması gerekiyor. Sarıyer
aynı zamanda ormanı ve denizi olan bir villa beldesi. Villa sakinleri senenin
birkaç ayını burada geçiriyorlar. Ama Sarıyer’le bir ilgileri yok. Bir de
Sarıyer’de yaşayan, çalışan, buradan alışveriş yapan başka bir kesim var.
Sarıyer’e sahip çıkacak ve gönüllülük esasıyla çalışacak olanlar, bu ikinci
gruba dahil olanlar.
Yerel yönetimle aranızdaki sorunların çözüleceğine
inanıyor musunuz? Bundan önceki yönetimle diyalog problemi
yaşadığımız bir gerçek. Ama bu sadece Sarıyer’in problemi değil. Türkiye
genelinde yöneticiler ve vatandaşlar arasında bir kopukluk var. Bunun altında
ise vatandaşa değer vermeme yatıyor. Bizde imar planları yapılırken o mahallede
oturan insanlara sorulmaz. Birileri yapar, askıya asar; insanlar da oradan bakar
ve itiraz ediyorsa gider dava açar. Halbuki belediyenin imar planlarını yaparken
vatandaşla diyalog halinde olması gerekiyor. Ama bizde arsa, arazi, tapu
meseleleri rant aracı olduğu için kimsenin işine gelmiyor. Sarı Platform içinde
yer alan mahalle temsilcilikleri, sivil toplum kuruluşları ve meslek sahipleri
olarak Kent Konseyi’nde yer almayı düşünüyoruz. Sarıyerliler Sarı Platform’u çok
içtenlikle benimsedi. Burada pozitif bir enerji söz konusu ve artık kimsenin
bunun önüne geçebileceğini sanmıyorum. Ayrıca biz çözüme dönük çalışıyoruz.
Sadece oturup olumsuzlukları sıralamıyoruz. Bu da heyecan ve umut yaratıyor.
Türkiye’de, Kent Konseyleri gibi Avrupa Birliği’nin zorlamasıyla olan işler var.
Avrupa’daki çağdaş kentlerde, tüm vatandaşlar kent yönetimine ve karar
süreçlerine katılabiliyorlar. Biz de ise bu yeni bir uygulama. Bu konuda
Antalya’nın etkili olduğunu duydum. Ama Sarıyer, Antalya’yı da geçecek diye
umuyorum.
Sarı Platform’un geleceğe yönelik projeleri arasında ilk
sırada neler yer alıyor? Sağlık ve eğitimle ilgili önemli çalışmalar
yapıyoruz. Önemli olan kurumlar arasında tam bir koordinasyon sağlayabilmek.
Doğru projeleri ortaya koymayı ve kurumlar arasında koordinasyonu sağlayarak
hayata geçmelerini sağlamayı amaçlıyoruz. En önemli hedeflerimizden biri
Sarıyer’i bir turizm merkezi haline getirmek. Ayrıca deniz ulaşımıyla ilgili bir
projemiz var. Deniz ulaşımına ağırlık verilmesi hem çevrenin korunmasına katkı
sağlayacak, hem de trafiği azaltacaktır.
|