‘TOKİ ve Fatih Belediyesi artık yalanlara son versin...’ Bu haykırış bir
basın bildirisinin “başlığı”ydı... Bin yıllık mahallelerinden, sözde “kentsel
dönüşüm” adına insafsızca çıkarılan “Sulukuleli”lerin 8 Nisan’daki “Dünya Roman
Günü Bildirisi”ni kaç kişi duydu; kaç kişi okudu?
Başbakan’ın 14 Mart’ta Abdi İpekçi Spor Salonu’nda Romanlara yaptığı “açılım
konuşması”nı ise medya ve köşe yazarları yere göğe sığdıramadılar: “En renkli
açılım!..” Yaşamın gerçekleri yerine siyasetin düzmece gündemiyle ilgilenenler,
Romanların “her ortamda”ki yaşama kültürleri olan “darbuka”lı neşelerine bakarak
dediler ki: “Çok mutluydular...”
Oysa aynı “görüntü”den “mutlu” olanlar sadece iktidardakiler ve siyasi
yandaşlarıydı. Sözde açılımın, özde “günahları ört bas etme” olduğunu sesleri
kısılana kadar anlatan Romanlar ise gazete ve TV’lerin oralı olmadıklarını
görünce, çareyi basın bildirisinde buldular. Ne var ki onu bile kendileri yazıp,
kendileri okudular...
‘Minareye kılıf...’
“Ne TOKİ’nin, ne de Fatih Belediyesi’nin minareye kılıf uydurma çabaları
gerçekleri örtebiliyor” denilen Sulukule Platformu bildirisinde, “Roman
Açılımı”nın bu tarihi semtteki “yanlışlar”ı düzeltmek isteyen yöneticilere
“fırsat sundu”ğu da anımsatılarak deniyor ki: “Sorun belediye ve TOKİ’nin yoksul
Romanların yararına bir çözümün yanında olmamasından kaynaklanıyor.”
Peki, Sulukule’deki “kentsel soykırım” projesi “kimin yararı”na? Antik
Zeugma’da, İÖ 2. yüzyıldan günümüze “Anadolu güzeli” gözleriyle bakan “Çingene
Kız”ın binyıllardan gelen kültür zenginliği “hangi medeniyet adına” acımasızca
yok ediliyor?
Yanıtını bildirgeden okuyalım: “Sulukule sakinlerinin zorla yerinden edilerek
yıkımın tamamlanmasının üzerinden bir sene geçti. Bunun, mahalleyi yoksul
Romanların elinden alıp zenginlere ikram eden bir rant projesi olduğunu da 5
yıldır söylüyoruz. TOKİ Başkanı ise projeyi Romanlar için yapılmış gibi satmaya
çalışıyor. Oysa ellerimizden alınan topraklar üzerinde yapılacak lüks konutlar,
yeni sahiplerine çoktan pazarlandı..”
Nitekim aynı projeden “lüks konut sahibi” olacakların listesi basında bile
yer aldı; “iktidar partisi”ne yakın kişilerin, Sulukule’yi “satılık daireler
arsası” yapan TOKİ’ye nasıl “müşteri” oldukları ortaya çıktı…
Bu “açık” yağmanın “Romanlara hizmet”(!) söylemiyle savunulması karşısında
Sulukuleliler şunları da söylüyorlar: “Halkı yerinden etmeyen, yoksulluk ve
sosyal dışlanma sorununu çözmeyi hedefleyen bir yerinde iyileştirmenin mümkün
olduğunu 5 yıldır dile getirdik; bunu alternatif projelerle ispatladık. Taş olsa
dönüp bakardı; ama ne TOKİ, ne de belediye bu yönde bir işaret verdi...”
‘Mahallemizi istiyoruz’
İşte bu “taş”tan katı yöneticiler, meğer Dünya Roman Günü’nü kutlamalarını da
“biz düzenledik” dememişler mi?.. Bildiride tüm etkinlikleri “kendi
olanaklarımızla yaptık” diyen Romanların “isyan”ı ise aynen şöyle: “Fatih
Belediyesi bilmelidir ki, ‘halkla ilişkiler’ atraksiyonları, imaj düzeltme
çalışmaları, kötülüğü kapatmaya kâfi gelmez...”
Sözün kısası, Sulukule gerçeği Roman açılımını geçersiz kılmaktadır.
İstanbul’un bu duygulu ve “romantik” sakinlerinin şu sözlerine ise hükümetteki
“insan hakları profesörleri”nden bile ses çıkmaması, siyaset tarihimize en
“vicdansız” aymazlık olarak geçecektir; “Roman Açılımı” bir gösteri değilse,
Sulukule Romanlarına yüzyıllardır yaşadıkları mahalleleri geri verilmelidir. Bir
tarafta rant, diğer tarafta ise haklar ve vicdan duruyor. Kamu idarecilerinin,
tercihlerini haklardan ve vicdandan yana kullanmasını diliyoruz...”
|