Raporda, Birleşmiş Milletler Rio+20 zirvesi öncesinde Türkiye'deki STK'lar tarafından sürdürülebilir kalkınma ve daha yüksek bir yaşam kalitesi sağlanabilmesi için devletlerin sürdürülebilir olmayan üretim ve tüketim modellerini değiştirmesi ve uygun nüfus politikalarını ön plana çıkarması gerektiğine işaret edildi. Bu alanda Türkiye'nin daha kat etmesi gereken önemli bir mesafe bulunduğunu vurgulayan raporda, sektörel sürdürülebilirlik analizlerinin yanı sıra geleceğe yönelik önerilere ve sivil toplum kuruluşlarının iyi uygulama örneklerine de yer verildi. Kadın Çalışmaları, Sosyal Politikalar, İnsani Yardım, Gençlik, Çevre, İnsan Hakları alanlarında çalışan 11 STK'nın temsilcileri Rio+20 STK isimli bir platform kurdu. Bu platformu oluşturan STK'lar arasında EMBARQ Türkiye-Sürdürülebilir Ulaşım Derneği, Ankara Hitit Gençlik ve Spor Kulübü, AKUT, Arama Kurtarma Derneği, EUROSOLAR Türkiye, Habitat Kalkınma ve Yönetişim Derneği, Hayata Destek Derneği, BPW Türkiye-İş ve Meslek Sahibi Kadınlar Derneği, Mavi Kalem Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, TURMEPA-Deniz Temiz Derneği, Yuva Derneği yer aldı.
Raporda, STK'ların yenilenebilir enerji, denizler, sürdürülebilir ulaşım ve kentler, yeşil ekonomi ve eğitim konularındaki politika önerilerine yer verildi. Yenilenebilir enerjiye dönüşümün ekonomiyi canlandırma ve yeni istihdam alanı yaratmada önemli etkisi olduğu, bunun görülmesi ve bu doğrultuda harekete geçilmesi gerektiği vurgulandı. Tarım alanında ise kendine yeterlilik konusundaki modellerin dikkate alınması ve Anadolu'daki değerlerin yeniden farkında varılması gerektiği belirtilen raporda zaman, üretim ve kullanım yöntemleri ile sürdürülebilirlik ve yeterlilik kavramları üzerinden politikaların oluşturulması gerektiğine değinildi. Denizlerin korunmasına yönelik olarak ise tehlikeli madde taşıyan gemiler ve atıkların bertaraf edilmesi konularında sürdürülebilir politikalar oluşturulması gerektiğine işaret edildi.
Yeşil ekonomiye geçiş yapacak öncelikli sektörler belirlenmeli Raporda yeşil ekonomiye geçiş yapacak öncelikli sektörlerin belirlenmesi gerektiği belirtildi. Ülke ekonomisi için hayati önem taşıyan tarım, ormancılık, su, su ürünleri ve enerji gibi önemli sektörlerde pilot uygulamalar yapılmasının önemi vurgulanarak, mesleki eğitimin öneminin de altı çizildi. Çevre kirliliğinin en önemli sebepleri arasında plansız kentleşmenin yer aldığı dile getirilen raporda, Dünya Kaynakları Enstitüsü'nün (WRI) 2005 yılında açıkladığı rakamlarda tüm dünyadaki karbondioksit salınımlarının yüzde 24,1'inin ulaşım sektöründen kaynaklandığı bildirildi. Çevreye salınan gazların yanı sıra ulaşımda kullanılan ve yenilenemez enerji kaynaklarından yapılan fosil yakıtların gelecek nesillerin ihtiyacını tehlikeye düşürdüğü ve sürdürülebilirlik kavramıyla ters düştüğü vurgulandı. Raporda, Türkiye'nin tarım GDO teknolojisine karşı durmasının önemi belirtildi. Bu kapsamda doğru girdilerin doğru bilgi ve örnek uygulamalar üzerinden çiftçilere tanıtılmasının büyük önem taşıdığına işaret edilen raporda, STK'ların bu alanda Türkiye'de yapılacak çok iş olduğunu düşündükleri ve ilgili çalışmaları yürüttükleri değerlendirmesi yapıldı.
|