Lütfen Tarayıcı Sürümünüzü Yükseltiniz.

Planlamanın, 'Mega Projeler'le Özdeşleştiği Bir Dönemdeyiz!

İstanbul'un geleceği, "Mega Projeler İstanbul Nereye" panelinde tartışmaya açıldı. Gündeme tek tek düşen mega projeleri bir arada değerlendiren konuşmacılar, Türkiye'de mimarlık ve kentsel tasarımın siyasi kararlardan hiç bu kadar etkilenmediğini belirterek, planlamanın 'mega projeler'le özdeşleştiği bir dönemden geçildiğine dikkat çektiler.

1 Planlamanın, 'Mega Projeler'le Özdeşleştiği Bir Dönemdeyiz!

Mega projeler ulaşımı, ulaşımın mega projeleri kenti nasıl etkiliyor?

Ulaşım uzmanı Orhan Demir ise sunumunda, bir gazetenin "Çılgın projeler İstanbul'u uçuracak" başlıklı manşetine atfen, "İstanbul nereye uçuyor?" sorusuna yanıt aradı. Mega projeleri ulaşıma etkileri üzerinden değerlendiren Demir, Tomtom 2013 trafik endeksinde İstanbul'un, Moskova'nın ardından trafiğin en yoğun olduğun ikinci kent olduğuna dikkat çekti.

"İstanbullu bir yılda ortalama 12 gününü sıkışık trafikte geçiriyor" diyen Demir, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Önümüzdeki yıllarda kentteki otomobil sayısının 4-5 kat artması bekleniyor. Kenti otomobile göre tasarlarsanız politikanız başka olur, insana göre tasarlarsanız başka."

İstanbul'un 1980, 1996 ve 2009 tarihli Çevre Düzeni Planlarını sunan Orhan Demir, İBB'nin internet sitesindeki planda halen 3. Köprü ve Kanal İstanbul projelerinin yer almadığını ve raylı ulaşıma vurgu yapıldığını hatırlattı. Köprüler ile birlikte arazi kullanımındaki değişikliği görseller eşliğinde aktaran Orhan Demir, daha sonra İstanbul'un mega projelerinden Yeni Şehir, Kanal İstanbul ve 3. Havalimanı'nı değerlendirdi.

3. Havalimanı'nın kapasitesinin neye göre belirlendiğini sorgulayan Demir, havalimanlarının terminal, şehir içi ulaşım ve hava trafiğine göre planlandığını hatırlatarak, "Özellikle hava trafiğinin bir limiti var çünkü diğerleri kadar kolay kontrol edilemiyor. Dünyanın en yoğun havalimanı olan Atlanta bile yılda 90 bin yolcu trafiğine sahipken, 3. Havalimanı için öngörülen yıllık yolcu sayısı 150 bin. Bu rakam bir de Birleşik Arap Emirlikleri'ndeki Kral Faht Havalimanı'nda var." dedi ve asıl amacın uluslararası prestij olduğuna dikkat çekti.

Mega projelerin 3 temel özelliği olduğunu belirten Orhan Demir, bunları şöyle sıraladı:

- Hiçbiri planlarda yok
- Yere basan bir fizibilite etütleri yok
- Hepsi yönetimin baskıcı olduğu dönemlerde yapılıyor. Bu projeler arttıkça baskı da artıyor.


"Planlamanın büyük mimari projelerle özdeşleştiği bir dönemden geçiyoruz"


Panelde "Hadd-na-şinas ya da Ölçeksiz Ölçüsüzlük ve İstanbul" başlıklı bir sunum yapan Zekai Görgülü ise, Türkiye'de farklı iktidarlar döneminde gerçekleştirilen mega projeleri, planlamanın teknik ve politik yönleriyle mercek altına altı.

"Siyasi iktidarın her türlü büyüklüğe karar verdiği; planlamanın da büyük mimari projeler ile özdeşleştiği bir dönemden geçiyoruz" diyen Görgülü, rasyonel kent politikasından yarışmacı ve popülist kent politikasına geçişle birlikte, getirisi çok olan kentsel işlevin uygulamalarda ön plana çıkmaya başladığını vurguladı.

Günümüzde planlama, tasarım ve pazarlamanın çok sıkı ilişki içinde olduğunu söyleyen Görgülü, "Kaynakların nasıl paylaşılacağı konusunda yöneticinin fikri ve kararı ön planda. Yerel, merkezde; her konuya Ankara'da karar veriliyor." dedi. Sermayenin özgür dolaşımının da merkezde olduğuna dikkat çeken Zekai Görgülü, küreselleşmenin beklentilerine zıt bir yol izlendiğini ekleyerek şöyle devam etti: 

"Devlet, sermaye akışını karar mekanizmaları ile bütünleştirmek ve kontrol etmek istiyor. Mimarlık ve planlama adına başka bir dili konuşmaya başladık. Planlama giderek bir mala dönüştü. Sermayenin yeni yapılanmasına ilişkin modeli ve müşterinin tercihlerini bilmiyoruz. Sadece belli amaçalara hizmet eden, kâr maksimizasyonunu temel alan stratejik planlamadan vazgeçmeli ve çağdaş, yenilikli planlama anlayışını benimsemeliyiz."


"Mega projeler, megalomanların tercih ettiği projeler"

Panelde son olarak söz alan Doğan Hasol, "Türkiye'de plan değil, plan tadilatı yapmayı seviyoruz" dedi ve İstanbul'daki mega projelerin kente etkisini fotoğraflar eşliğinde dinleyicilere aktardı.

"İstanbul'un yasal olarak yürürlükte olan planları var. İMP'nin hazırladığı 2009 tarihli İstanbul Çevre Düzeni Planı iyi bir girişimdi ama Ankara'dan gelen müdahaleler sonucunda uygulanamadı." diyen Hasol, Kanal İstanbul'un 1994 yerel seçimlerinde Bülent Ecevit tarafından ortaya atılmış bir fikir olduğunu hatırlatarak şunları söyledi:

"Bu proje İstanbul Boğazı'nı tanker trafiğinden arındırmak için yapılıyor ama Onur Öymen'in de işaret ettiği gibi, dünyada startejik sorun yaşamayan kanal yoktur. Savaşlarda direkt hedef oluşturur. Trakya'yı ikiye bölen bu projenin, stratejik anlamda da yapılmaması gerekir." dedi.

"Mega projelerin sözlüklerde henüz tanımı yok, ben bu kavramı 'megalomanların tercih ettiği projeler' olarak tanımlıyorum" diyen Doğan Hasol daha sonra Üçüncü Köprü, Marmaray, Avrasya Tüneli gibi mega projelere ilişkin görüşlerini paylaştı.

Hasol, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Zorlu Center gibi büyük bir projeye Özelleştirme Kurulu karar veriyor; plan yapma yetkisi tamamen dağıtılmış durumda. Üçüncü Havalimanı'nın yeri, Üçüncü Köprü'nün trafiğini artırmak için değiştirildi. Öte yandan 'Asrın Projesi' olarak tanımlanan Marmaray henüz tamamlanmadı. Toplamda 76 km olması planlanan hattın şu anda sadece 13 km'si kullanılıyor. Kartal metrosu ise, güzergahı yanlış olduğu için %20 kapasiteyle çalışıyor."

Mega Projeler paneli, soru-cevap bölümü ile sona erdi.

TÜMÜNÜ GÖSTER HABERİN DEVAMI:   1  |   2
http://www.yapi.com.tr/haberler/planlamanin-mega-projelerle-ozdeslestigi-bir-donemdeyiz_119990.html

Read Comment Section
1 Yorum Yorum Yaz
  • Planları ortada olmayan, varsayılan tasarımcıları bilinmeyen ve onlarla tartışmaya, müzakereye girilemeyen; yaratacağı doğal, ekolojik, ekonomik, toplumsal ve ruhbilimsel olumlu / ya da (özellikle) olumsuz etkilerinin incelendiği çevresel etki değerlendirme raporlarının (en azından ilgili) kamuoyunun bilgisine ve görüşüne sunulmayan, adına da nedense (?) 'Mega Projeler' denilen; 'İstanbul'u ve doğasını katletme amaçlı rantsal girişimler'in olduğu bir ortama, ortalıkta uçuşan bir dolu 'çizim ve proje paftası var işte?!'denilerek, 'Planlama ortamıdır!' denilemez!! Böyle bir planlama süreci, 'adı var, kendisi yok planlama' demektir!! YANITLA
1 yorumdan 1 tanesi gösteriliyor. 
Yorumunuzu ekleyin
Gönder

Yorumum onaylandığında e-posta ile bildir.

E-posta adresimle bültenlere abone olmak istiyorum

Haber gönderin Hemen haber gönderin

Sosyal Medyada Yapi.com.tr:

Abone Ol Yapı sektöründeki tüm gelişmelerden en önce siz haberdar olmak isterseniz e-bültenimize abone olun.
Bülten arşivine erişmek için tıklayın

REKLAM VERİN

Ajanda
TAMAMI » Bugünkü Etkinlikler BUGÜN:
Herhangi bir etkinlik mevcut değil!