Odalar üzerinde kurulmak istenen vesayet ilişkisi ile Türkiye'deki son gelişmelerin değerlendirildiği ve Tamer İncesu imzasını taşıyan röportaj şöyle:
***
AKP`li bakanların çocuklarının da tutuklandığı yolsuzluk operasyonları hükümetin 11 yıllık rant ve çıkar ilişkilerini ortaya döktü. Hükümet ‘çılgın projeler` adıyla kentleri, doğayı, yaşam alanlarını sermayeye peşkeş çekiyor. Rüşvet, hırsızlık, kadrolaşma ülkemizi ağ gibi sardı. İktidarın politikalarına karşı çıkan Türk Mimar ve Mühendis Odaları Birliği`ne (TMMOB) bağlı odalar, ‘denetleme` adı altında etkisizleştirilmeye, yetkileri ortadan kaldırılmaya çalışılıyor. Oda yöneticileriyle Türkiye`nin gündemindeki konuları konuştuk
Türkiye tarihinin en büyük yolsuzluk operasyonları yapılıyor. Başbakan, bakanlar, belediyeler hakkında ciddi suçlamalar var. TOKİ, inşaat ihaleleri, belediyeler kirlenmiş durumda. Kamu adına denetim yapan odalara yönelik baskılarla birlikte değerlendirdiğinizde nasıl bir tablo var önümüzde?
Necip Mutlu (TMMOB Mimarlar Odası Genel Sekreteri): AKP hükümeti iktidara geldiğinden beri tüm bütçe dengelemelerini, mali yapısını ve ekonomik sistemini TOKİ ve bağlantılı olarak kentsel rant üzerinden kurmaya çalışıyor. TOKİ tamamen kapalı devre çalışıyor. Mühendislik ve mimarlık hizmetleri ve işin imalat yöntemleri ile ihale süreçlerinde de aynı kapalılık söz konusu. TOKİ`nin kuruluş yasasına baktığımız zaman toplu konut elde edilmesi, halkın temel barınma ihtiyacının karşılanması amaçlı bir yapılanmadır. Ancak AKP hükümetinin kendi çevresinde kurduğu halkayı kendi sistemine dönüştürmesi açısından TOKİ önem kazanıyor. Bu durum TOKİ`yi yolsuzlukların başta olduğu bir kurum haline getiriyor. Gelinen noktada TOKİ devasa bir yapılanmaya ve Türkiye bütçesini zorlayacak derecede denetimsiz bir mekanizmaya dönüşmüş durumda..
Ali Ekber Çakar (TMMOB Makina Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı): AKP hükümetinin temel dayanağı ve ekonomik yapısı inşaat üzerine oturduğu için TOKİ çok önem kazanıyor. Meslek odalarımız üzerinde kararnameler ve yönetmeliklerle birlikte hayata geçirilmeye çalışılan ekonomik ve idari baskıları göz önünde bulundurduğumuzda, siyasal iktidar için yapı üretim sektörünün önemi daha açık ortaya çıkıyor. Son olarak Bakanlar Kurulu kararıyla mali ve idari denetim düzenlemeleri de bunun açık bir göstergesi oldu. Hazine`ye ait alanların TOKİ`ye devrediliyor olmasını, AKP`nin ekonomi politiğini inşaat üzerine şekillendirdiği bir süreç olarak değerlendirebiliriz. Odalarımız; kamusal denetim noktasında bütün iktidarlara ve hükümetlerin yanlışlarına karşı direnç gösteriyor. Hükümet meslek odalarına karşı yürüttüğü hasmane uygulamaları bırakıp kendi bakanlıklarındaki yolsuzluk iddialarını araştırmalı ve denetlemeye açmalıdır. Kamu kurum ve kuruluşlarının Sayıştay denetimlerinden kaçırılıyor oluşunun nedenini de, bugünlerde ortaya çıkan yolsuzlukların örtbas edilmek istenmesi olarak da değerlendirebiliriz.
Odaları denetlemede asıl amaç vesayet sistemi kurmak
Taner Yüzgeç (TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı): İktidar kendisine muhalefet eden gruplara, kurumlara, şahıslara, ticari firmalara yönelik elinde bulundurduğu denetim mekanizmalarını bir silah olarak kullanıyor. Uzunca bir süredir TMMOB`yi yetkisizleştirmeye yönelik çalışmaları vardı. Son çıkardıkları yasa ve Bakanlar Kurulu kararıyla vesayet ilişkisi kurmak istiyorlar. Bu vesayet ilişkisini, baş ağrısı olarak nitelendirdikleri odalar ve meslek örgütlerinin faaliyetlerini kısıtlamak ve yönetimlerini işlevsizleştirmek veya sindirmek olarak görebiliyoruz. Odalarla ilgili Bakanlar Kurulu kararı aslında Anayasa`nın 135. maddesine doğrudan aykırı nitelikte. Biz denetimden kaçmıyoruz, mali ve idare denetimden çekinmiyoruz. Bizleri bugüne kadar nasıl sindiremedilerse, bundan sonra da sindiremeyeceklerini söyleyebilirim.
Cengiz Göltaş (TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı): Son dönemde yaşadığımız baskıları, yasakları ve denetim düzenlemelerini, yolsuzluklar operasyonunu bir bütün içinde değerlendirmek gerekiyor. Türkiye son bir yıl içinde olağanüstü bir dönem yaşıyor. Taksim Gezi Parkı ile gelişen ve Türkiye`nin bütününe yayılan toplumsal tepkilerin arka planına bakmamız gerekiyor. AKP`nin onbir yıldır toplumu baskıcı, yasakçı bir zihniyetle yönetme politikasının temelinde, kentsel rantlar başta olmak üzere enerjiden ulaşıma, tarımdan sanayiye bütün yaşam alanlarında tam bir neo-liberal politikanın acımasızca uygulandığı, yağma ve talan anlayışının gündemde olduğu süreç yaşıyoruz.
|