Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nden...
Genel Kurul ve Seçimlerini...
Açık Mavi Liste: “Gelin Geleceği...
İmar Kanunu Teklifinin 3 Maddesi...
"Mimarlık ve Planlamayı Yok...
Şehirlerin Çehresi Değişiyor
İmar Değişikliklerinden Doğacak...
İmar Kanunu'nda Değişiklik...
Yeni Binalara 5 Kat Sınırı Geliyor
Mimarlar Yeni Kanun Teklifi'ni Değerlendirdi
Mimarlar Odası Ankara Şubesi, haftalık olağan basın toplantısında Coğrafi Bilgi Sistemleri ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına ilişkin kanun teklifi ve imar hareketlerine yönelik müdahaleleri masaya yatırdı.
Mimarlar Odası Ankara Şubesi, imar mevzuatında değişiklikler yapılmasını öngören, Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin yeni bir paylaşım düzeninin ayak sesleri olduğunu vurguladı. Mimarlar Odası Ankara Şubesi, “Bu kanun hukuksuzluğun kanunudur. Bir taraftan parsel düzeyinde yüksek yoğunluk verilemez derken, ada bazında değer artışı yapılabilir deniliyor. Cumhurbaşkanı'na özel kanun teklifi hazırlanıyor. Ahlat’a özel hazırlanan 20. Madde de AYM’nin kararı ve Kıyı Kanunu deliniyor. Öte yandan emsal artırımı ‘Afet Riskli Altındaki Alanların dönüştürülmesi kapsamındaki, kamu yatırımları ve kamu mülkiyeti olan, mazbut ve mülhak vakıflara ait alanlarda yapılacak plan değişikliklerinde ve imar planlarında uygulanmaz’ diyerek vakıf alanları dışarıda bırakılıyor. Eşitlik ilkesine aykırı şekilde ayrıcalıklı vakıf hakları oluşturuluyor. Kişiye özel ayrıcalıklı imar hakkı neredeyse siyasi çevreye özel bir imar hakkına dönüştürülmüş. İmar mevzuatına aykırı yapılan yapıların yıktırılması sürecinde Bakanlık yetki alıyor. Bir taraftan yerel seçimlerde muhalefete geçen Büyükşehir Belediyeleri kontrol altında tutuluyor öte yandan da değiştirecekleri yerel yönetim kanununun altyapısı oluşturuluyor. Bu kanun üst ölçekli planlara aykırı emsal ve nüfus artışlarına karşı çıktığını ifade ederken hemen bir alt maddede ada bazında bir emsal ve nüfus artışını verdiği için çelişkilidir. Ayrıcalıklı hukukun sürdürebilirliğini sağlayabilecek bir kanun teklifidir. Kanun değişikliği ‘Plan kesinleştikten sonra 5 yıl sonra dava açamazsınız’ diyor. Bu mülkiyet hakkının gaspıdır. Burada bazı küçük maddeler ve reklamlarla birlikte yanılsama yaratılıyor. Burada aslında yeni bir paylaşım ve bölüşüm düzenin ayak sesleri var. Demokratik olmayan yönetimlerde bu çok tehlikeli bur durumdur. Bu kanun taslağının yasalaşması durumunda yargıya taşınması kaçınılmazdır. Buradan demokratik, katılımcı bir planlama, toplum yararına bir düzenleme çıkmaz” dedi. Basın toplantısına Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, Mimarlar Odası Ankara Şube Sekreteri Nihal Evirgen, Mimarlar Odası Ankara Şube Yönetim Kurulu Üyesi Muteber Osmanpaşaoğlu katıldı. "Tek elden yönetilecek bir imar planlama sürecine gidiş var" Ayrıcalıklı vakıf hakları oluşturulmaya çalışılıyor Plansızlığın önü açılıyor Muhtemelen bunun arkasından gelecek yerel yönetim kanunu ile birlikte bu daha da netleşecek ve açılacak. Özellikle kamu arazilerindeki üzerindeki gerçek ve tüzel kişilerin işgal ettiği haksız işgal tazminatı dediğimiz ecri misilin Milli Emlak Genel Müdürlüğü’nün eliyle toplanarak, yüzde 50’sinin genel bütçeye yüzde 50’sinin de TOKİ’ye verilmesinin altını çizmek gerekiyor. TOKİ genel bütçeden de pay alıyor ama harcamaları ve yatırımları takip edilemeyen bir taraftan devletin organize ettiği sürecin müteahhidi gibi görülen bir yapı. Yüzde 50’nin yine TOKİ’ye bırakılıyor olması TOKİ’nin bir bütçe güçlendirilmesi var. Bunun nereye ve nasıl kullanılacağı zaten denetlenmediği için büyük bir soru işareti oluşturuyor. En tartışmalı maddelerden bir tanesi 7. Maddedir. Kentsel tasarım projeleriyle uygulama imar planlarının birlikte hazırlandığı ifade ediliyor. Tasarım ve planlama kriterleri aynı şeyler değil. Bir kentsel tasarım projesine göre uygulama imar planın bir arada ele alınması doğru değil. AKM Millet Bahçesi, Ulus İtfaiye Meydanı ve Saraçoğlu Mahallesi uygulama imar planlarıyla, kentsel tasarım projelerinin beraberce hazırlandığı süreçti ve bir kentsel tasarım projesi üzerinden, uygulama imar planları askıya çıktı. Örneğin bu millet bahçesinin planına dava açıyoruz koruma kurulu planı onaylıyor ve ‘Kentsel tasarım projesine uygun olarak’ diyor. Kentsel tasarım projesi onaylanmamış hangi merci bunu ne yapmış bilmiyoruz. Hem AKM’de hem de Ulus’ta Tarihi Kent Merkezindeki İtfaiye Meydanı’nda kentsel tasarım projesinden koruma kurulunun karar vermesini ve bu kararları yargıya taşıyarak doğru bulmadığımızı ifade ettik. Çünkü planlama süreçleri ile tasarım süreçlerinin kriterleri farklıdır. Bir alana tasarım yapıyorsunuz aynı anda ona göre plan uygulaması yapıyorsunuz böyle bir şey olmaz.” Mülkiyet hakları gasp ediliyor Rantın ölçeğini parselden alıp adaya veriyor Burada çok büyük bir çelişki var” diyen Candan, şunları söyledi: “Pazarlık ve tartışmalar sürecini parsel bazından alıyor ada bazında daha büyük ölçeğe getiriyor. Örneğin parsel bazında TOGO kulelerine emsal artışı verdi, bunu yapmayacak ama o adadaki bütün mülkiyet sahipleri toplanıp gittiğinde bir emsal artışı verecek. Para toplamak için nüfus planlama süreçleri bu kadar karmaşık hale getirilemez. Üst ölçekli planlar kentin anayasasıdır, maliklerin talebiyle adada değer artışı veririm olmaz. Rantın ölçeğini parselden alıp adaya veren bir yaklaşımda, tek tek değil öbek öbek yükselen bir silüet görmeye başlayacağız. İmar mevzuatına aykırı yapılan yapıların yıktırılması sürecinde bakanlık yetki alıyor. Aslında bir taraftan Büyükşehir Belediyelerini de kontrol altında tutuyor. Sen yıkmazsan ben yıkarım ama senden de bunu kat ve kat parasıyla alırım diyor. Madde 15’te plan değişikliklerinde ve plan ana kararlarında sürekliliğinin sağlanması için plan değişikliklerinde sosyal teknik altyapı ve etki değerlendirmesi raporu istiyor. Burada büyük bir eksiklik var. Plan değişikliklerinde ekolojik etki değerlendirme raporunun da istenmesi gerekiyor. Tarım arazilerinin, orman alanlarının ve meraların planlama süreçlerine dahil edildiği yapılaşmaya açıldığı bir süreçte hangi plan olursa olsun ekolojik etki değerlendirme raporunun istenmesi gerekiyor. Ahlat mevzusunun buraya monte edilmiş olması iktidarın genel olarak hukukun verdiği kararlara ilişkin biz kendi kafamıza göre bu kanun ne olursa olsun, kendi istediklerimizi yaparız anlamına geliyor. Kıyı Kanununa aykırı bir şekilde millet bahçelerini bu sürecin bir parçası yaparak, millet bahçelerini bir rant aracı olarak gördüklerini ifade etmiştik. Millet bahçelerine yönelikte bu ayrıcalığın kabul edilmesi mümkün değil.” Bu kanun teklifi 25 yıldır göz yumdukları kentsel rantın itirafıdır Kişiye özel ranttan şikayet edilip Cumhurbaşkanı'na özel kanun teklifi hazırlanıyor Kat artırımının engellenmesi ve hMax’a izin verilmemesi maddesi ise 25 yıldır kentlere ihanet ettiklerinin kanıtı niteliğindedir. Belediyelerin yıkmadığı durumda yetkiyi Bakanlığa devreden maddeye şimdi mi gerek duyuldu? Onlarca yıldır iktidar partisinin yönetimlerinde olan Belediyeler hangi yapının yıkımına karar vermiş? Bakanlık yerel yönetimler muhalefete geçince, şimdi yetkiyi kendisine alıp rantın yönetiminde söz sahibi olmak istiyor. Aynı zamanda TOKİ’ye ilişkin maddelerde de TOKİ’ye ekonomik kaynak yaratacak şekilde Arsa Ofisi’nin ve Milli Emlak Genel Müdürlüğü’nün yetkileri devrediliyor. Demokratik bir ülkede sosyal konut yapımı için önemli bir araç olması gereken TOKİ’nin, bizim ülkemizde toplu konutun çok daha dışına çıkan ve Emlak Konut Gayrimenkulle işbirliği içinde çalışan bir müteahhit firmaya dönüştüğünü görüyoruz. Sonuç olarak iktidar, yerel yönetimle arasındaki çatışmalı durumun üstesinden gelebilmek için yetkileri Bakanlık ve TOKİ elinde toplamak üzere bir kanun teklifi hazırlamış görünüyor. İmar kanununda bundan önce de çok sayıda değişiklik yapıldı ve rant odaklı projelerin altyapısı oluşturuldu. Olumlu maddeleri yazmış olsanız bile biz artık bu iktidar ve yönetim biçimi devam ettiği müddetçe olumlu maddelerin altından dahi ne gibi olumsuzluklar çıkacak onu bekler hale geldik o nedenle eleştirel yaklaşılması gereken bir teklif." |