Yasama Süreci "Yağmanın Güvencesi" Olarak İşletiliyor
AKP iktidarı döneminde geçmiş iktidarlar döneminde görülmemiş ölçüde yasal düzenleme yapılmıştır. Bu yasal düzenlemelerin çoğu imar faaliyetleriyle ilgili olup, kamu kaynaklarını "yağmalayan", bazı kesimlere "rant" sağlayan ve sonuçları itibariyle telafisi mümkün olmayan pek çok soruna neden olan düzenlemeleri kapsamaktadır. Konuları itibariyle birbirleriyle ilgisi olmayan pek çok yasada değişiklik içeren "Torba Yasalar"la en can alıcı sorunlara neden olabilecek düzenlemeler, toplumun ve hatta milletvekillerinin bilgisinden kaçılarak TBMM’den gece yarısı geçirilmektedir. Bu yasalara karşı toplumun geniş kesiminin tepkileri, yayımlanmaları sürecinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından dikkate alınmadığı gibi, açılan iptal davalarında da hukuka uygunluk denetimi yapan Anayasa Mahkemesi’nin oluşan yeni yapısıyla alacağı kararlar eleştiriye açık hale gelmiştir. Bu şekilde işletilen yasama süreciyle kıyılar, ormanlar, tarım alanları, kültür ve tabiat varlıklarının tahribi ve yok edilmelerinin önü açılmıştır. Bunların bir kısmına aşağıdaki başlıklar altında yer verilecektir. Kamu İhale Mevzuatı Kamu ihaleleri hükümetler için pek çok yönden kritik öneme sahip faaliyetlerdendir. Piyasa hacminin önemli bir kısmına tekabül eden kamu alımlarında kamu kaynaklarının kullanılıyor olması, bu alana ilişkin mevzuatın önemini daha da artırmaktadır. Bu anlamda kamu alımları için harcanan kaynakların iyi yönetilmesi, rekabet, saydamlık ilkelerini içeren açık ve net kuralların konulmasına bağlıdır. 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu, 2003 yılı başında AB ile uyum gereklerine paralel olarak yürürlüğe konulmuştur. Bazı eksiklikleri olsa da başlangıçta olumlu karşılanan bir yasal düzenleme olmuştur. Ancak yürürlüğe girdiği tarihten sonra 4734 sayılı Kanun’u değiştiren toplam 20 kanun çıkarılmıştır. Bu değişiklikler her ne kadar AB’ye uyum, uygulamadaki sorunları giderme vs. gerekçelere dayandırılmakta ise de, esasen pek çoğu siyasi rant amacına dayanmaktadır. Nitekim yapılan bu değişikliklerle, kapsam maddesi daraltılmış ve pek çok kurum kanun kapsamı dışına çıkarılmıştır. Enerji, su, ulaştırma ve telekomünikasyon sektörlerinde faaliyet gösteren teşebbüs ve işletmelerin söz konusu kanuna tabi olmaması öngörülmüş ve hâlâ bu alanlardaki ihaleler yasal bir çerçeveye oturtulmamıştır. Yine kanunun istisnaları düzenleyen maddesi farklı zamanlarda yapılan değişikliklerle genişletilmiş, pek çok kamu alımı istisna tutulmuştur. En önemlisi, bugün kamu kaynaklarını kullanarak büyük yapım ihalelerini gerçekleştiren TOKİ’nin, yasanın 68/c maddesine göre önemli ölçüde İhale Kanunu’ndan istisna edilmiş olmasıdır. Bu süreçte ihaleye katılma yeterlilik kriterleri rekabeti önleyecek sonuçlara yol açacak şekilde değiştirilmiştir. Doğrudan temin yapılacak alanlar genişletilmiştir. Yapım ihalelerinde uygulama projesi hazırlama koşulunun istisnaları artırılmıştır. Kamu İhale Kurumu’nun (KİK) iddiaları inceleme yetkisi kısıtlanmış, şikayet başvuruları zorlaştırılmıştır. Kanunun çıktığı 2002 yılından sonra yapılan pek çok değişiklikle daraltılan kapsam maddesi ve genişletilen istisna maddeleri ve yapılan diğer düzenlemeler, İhale Kanunu’nu siyasi iktidarlara yakın bir sermaye birikimi modeli yaratmanın aracı haline gelmiştir. İhale sistemi yolsuzluk ve usulsüzlüklere giderek daha açık bir hal almıştır.
|