AKUT’tan Ses Getirecek Afet Araştırması
"Deprem Gerçeği Konusunda...
Deprem Yıkımına Karbon Elyaflı Çözüm
"İstanbul Yıkılacak!"
Marmara için Korkutan Uyarı
Ünlü Prof. İstanbul için Son...
Korkutan Açıklama: Avcılar...
Marmara'da En Az 7.2 Büyüklüğünde...
"İtalya’dan Ders Çıkarılsın...
Toplanma Alanları Ranta Teslim
İTÜ'lü Hocalardan Marmara'da...
'Depremden Ders Değil, Nimet Çıkartıldı'
Kaçınılmaz Son Geliyor
Depreme Hazır Değiliz!
“Geç Kalma Lüksümüz Yok, Artık...
Deprem Riskine Karşı, "TMMOB...
17 Yıl Geçmesine Rağmen Önlemler...
İstanbul'da Ürkütücü Deprem Gerçeği!
Kentler Depreme Hazır Değil
“Deprem, Su Yalıtımsız Binalarda...
Depremler Uyarı Niteliğinde
'Son Depremler Gerilimin Giderek...
Depremde Toplanacak Alanları Sattılar!
Piyasalarda "Brexit" Depremi
Plandan Fay Hattını Sildirdiler...
Safiport Derince'ye 'Deprem' Raporu
'Bursa'daki Depremin İstanbul...
Bursa Depremle Uyandı
Depremde Korkunç Tehlike!
Türk Öğrencilerden Depremin...
'Marmara Depreminde Korozyonun Etkisi Büyük Oldu'
Bitümlü Su Yalıtımı Üreticileri Derneği (BİTÜDER) Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Çolakoğlu, Marmara'da 1999 yılında yaşanan depremde birçok binanın yıkılma nedeninin korozyon (paslanma) olduğunu, korozyonun sebebinin ise su yalıtımının yapılmaması olduğunu söyledi.
Çolakoğlu, su yalıtımının önemine dikkati çekmek için 17 Ağustos depreminin yıl dönümü sebebiyle dernek tarafından düzenlenen basın toplantısında konuştu.
Burada yaptığı konuşmada 17 Ağustos depreminde resmi kayıtlara göre 17 bin 480 kişinin öldüğünü, 23 bin 781 kişinin yaralandığını belirten Çolakoğlu, 285 bin 211 konut ile 42 bin 902 iş yerinin de hasar gördüğünü anımsattı. Bu yıkımların en büyük nedeninin binalarda su yalıtımı olmadığı için oluşan korozyon sonucu taşıyıcı sistemin zayıflamış olması olduğunu aktaran Çolakoğlu, "Yaşam kaynağımız olan suyun zararlı etkilerinin binalarımızı çürütüp depremde yıkılmalarının temel sebebi olduğunu biliyor musunuz? Depremler tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de en fazla yıkıma, can ve mal kaybına yol açan afetler arasında yer alıyor. Ülkemizde nüfusun yüzde 95 gibi büyük bir çoğunluğu deprem riskli bölgelerde yaşıyor." diye konuştu. Çolakoğlu, yağmur ve kar gibi herhangi bir yoldan yapılara sızan suyun donarak veya kimyasal tepkimelere girerek, donatının özelliğini yitirmesine ve korozyona, yani paslanmaya,neden olduğunu dile getirdi. Oluşan korozyonun ise yapıların taşıyıcı sisteminin çürümesine ve zamanla zayıflamasına sebep olduğu bilgisini veren Çolakoğlu, "Su yalıtımı olmayan binalarda 10 yıl sonra donatı başlangıçtaki taşıma kapasitesinin, belli koşullarda yaklaşık olarak yüzde 66'sını korozyon nedeniyle kaybediyor. Oysa su yalıtımı binaları suyun zararlı etkilerinden koruyarak güçlü olmasını sağlıyor." ifadelerini kullandı. "Binaların zarar görmesindeki en büyük etken korozyon" Kemal Çolakoğlu, Marmara'da 1999 yılında yaşanan depremde de birçok binanın yıkılma nedeninin korozyon, korozyonun sebebinin ise su yalıtımının yapılmaması olduğunu söyledi. Depremin ardından İstanbul Büyükşehir Belediyesi Hasar Tespit Komisyonu tarafından bir rapor hazırlandığını aktaran Çolakoğlu, rapora göre 55 bin 651 konut ve iş yerinde yapılan kontrollerde bu binaların yüzde 79'unun hasarlı bulunduğunu dile getirdi. Çolakoğlu, sözlerine şöyle devam etti: "İncelenen binaların yüzde 64'ünde nemin yol açtığı korozyon (paslanma), yüzde 41'inde malzeme eksikliği, yüzde 18'inde inşaat aşamasında betonun sulanması, yüzde 11'inde eskime ve yıpranma, yüzde 3'ünde proje hatası, hasarların nedeni olarak belirlendi. Rapordan da anlaşıldığı gibi binaların zarar görmesindeki en büyük etken korozyon… Ve Türkiye gibi deprem kuşağında yer alan bir ülkede su yalıtımının hayati önemi olduğu açıkça belli." - "Yönetmeliğin 2017'de çıkacağını umut ediyoruz" Çolakoğlu, yapıları suyun zararlı etkilerinden koruyan su yalıtımının inşaat aşamasındaki maliyetinin, toplam bina maliyetinin sadece yüzde 3'ü kadar olduğunu söyledi. Su yalıtımında doğru ürün seçimi ile doğru uygulamanın hayati önem taşıdığına dikkati çeken Çolakoğlu, yapısı gereği su geçirmezliği en üst düzeyde olan, en uzun ömürlü malzemenin bitümlü su yalıtımı örtüleri olduğunu dile getirdi. Çolakoğlu, bitümlü su yalıtımı örtüsü seçerken de mutlaka ulusal ve uluslararası standartlara uygunluk belgesi bulunan kaliteli ürünleri tercih etmek ve işin uzmanlarına uygulama yaptırmak gerektiğinin altını çizdi. Doğru ürün ve uygulama konusunda BİTÜDER'in inşaat sektöründe ilgili kurumlarla iş birliği içinde çalışmalar başlattıklarına işaret eden Çolakoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Yeni binalarda su yalıtımı uygulamalarının hem ürün kalitesi hem de uygulama kalitesi açısından bina ömrünü uzatacak, yapı güvenliğine destek olacak şekilde yapılması için her türlü çalışma ve teknik destek sağlamaya devam etmeye hazırız. Deprem kuşağında yer alan ülkemizde geçmişte çok büyük acılar yaşadık. Bilinçsiz yapılaşma dolayısıyla çok şiddetli olmayan sarsıntılarda dahi evlerimiz yıkılıyor, ciddi oranlarda can kayıpları meydana geliyor. Deprem kaybını minimum düzeye indirgemek için tüm binalarda standartlara uygun ürün ve uygulamalarla su yalıtımı yapılmalı." Çolakoğlu, Türkiye'de ısı yalıtımı ile ilgili ciddi mesafe kat edildiğini, artık yapılan tüm yeni binaların mantolamalı olduğunu belirterek, "Ancak su yalıtımı ile ilgili zorunluluk sadece kamu binalarında var. Özel sektörde böyle bir zorunluluk yok. Fakat tüm sektör paydaşlarının ortak çalışması ile bir Su Yalıtımı Yönetmeliği taslağı hazırlandı ve şu anda onay bekliyor. Bu yönetmeliğin 2017'de çıkacağını umut ediyoruz." şeklinde konuştu. |