BR> Cari açığın konjonktürel ve yapısal
boyutları olan bir sorun olduğuna işaret eden Şimşek, Türkiye'nin iç talep
anlamında Avrupa'nın 8-10 katı hızla büyüdüğünü, Avrupa'da iç talebin ise çok
zayıf olduğunu, petrol fiyatları ve bölgede yaşanan Arap Baharı dolayısıyla da
tüm bu gelişmelerin bir araya gelmesiyle cari açığın öngörülenin üzerinde
gerçekleştiğini kaydetti. Türkiye'de iç talepteki büyümenin yüzde 15-16
düzeylerinde olduğunu, dolayısıyla Türkiye'nin Avrupa'nın 8-10 katı hızla
büyüdüğüne dikkat çeken Şimşek, cari açıkla ilgili şu değerlendirmelerde
bulundu: ''Yani ticari ortaklarımıza göre daha
hızlı büyüyoruz. O anlamda dış ticaret açığının artması makul. İkinci olarak
tabii ki takdir ederseniz ki geçen sene brent tipi ham petrol varil fiyatları
ortalama 70 dolar civarında iken, bu sene bütün global ekonomiye ilişkin
kaygılara rağmen petrol fiyatları bir türlü 100 doların altına inmedi.
Dolayısıyla bunun da katkısı büyük. Üçüncü olarak Arap Baharı tabii ki bizim
desteklediğimiz çok önemli bir gelişme bölgemiz için, Türkiye'miz için. Uzun
vadede hakikaten çok önemli bir gelişme, çok heyecan verici bir gelişme.''
Türkiye'nin dış ticaret fazlası verdiği
ülkelerde bazı sıkıntıları yaşaması, enerjide dışa bağımlılık ve katma değerde
üst sıralarda olamamak gibi bazı yapısal unsurların da cari açık olarak ortaya
çıktığını, bunun yanı sıra konjonktürel bazı unsurlar bulunduğunu anlatan
Şimşek, ''İç talep Avrupa'da inanılmaz zayıf, bizde ise çok güçlü. Yani
geleneksel bazı piyasalarımızda sıkıntılar yaşandı. Bütün bunlar biraraya
geldiği için cari açık bu sene hakikaten öngörülenlerin çok üstünde bir
noktada'' dedi. Cari açıkta en önemli riskin AB'nin resesyona girmesi olduğunu,
şu an itibariyle de AB'de resesyon yaşanması, bir daralmanın yaşanması riskinin
oldukça yükseldiğini bildirdi. İşsizlik
rakamları İşsizlik rakamlarına ilişkin
bir soru üzerine Şimşek, rakamları henüz tam olarak inceleyemediğini belirterek,
''Toplantıya gelirken danışmanım bana mevsimsel etkilerden arındırılmış işsizlik
oranının yüzde 9,6'ya kadar düştüğünü ifade etti. Bu çok ciddi bir başarıdır''
dedi. Mevsimsel etkilerden arındırılmış işsizlik oranının yüzde 9,6'ya
düşmesinin; çok önemli bir mesafe kat edildiği ve ekonominin istihdam yaratmaya
devam ettiği anlamına geldiğini vurgulayan Bakan Şimşek, açıklanan bu rakamın
çok da sürpriz olmadığını ifade etti.
Türkiye'nin istihdamdaki başarısının ölçülmesi için, iş gücüne katılım
oranındaki artışa rağmen bu işsizlik oranındaki düşüşün göz önünde
bulundurulması gerektiğini ifade eden Şimşek, ''Yani ABD ve Avrupa'da iş gücüne
katılım oranı düşerken, işsizlik oranı yükseldi ve inmiyor, inmekte zorlanıyor.
Türkiye'de ise hem işsizlik oranlarını çok ciddi bir şekilde kriz öncesi
seviyeye düşürdük. Hem de bunu yaparken iş gücüne katılım oranında artış oldu.
Aslında bu Türkiye'de gerçek anlamda istihdamın yaratıldığını ve ekonomideki bu
performansın nispeten kalıcı olduğunun altını çiziyor. Neden? Tabii ki biz
global şoklardan etkileniriz ama şu da bir gerçek; Türkiye'nin makro ekonomik
temelleri sağlam. O anlamda inşallah biz etrafımızdaki bu sıkıntılı da nispeten
en az etkiyle aşarız diye ümit ediyoruz'' diye konuştu.
Bazı ülkelerin avro bölgesinden çıkma
ihtimali Bazı ülkelerin Avro
bölgesinden çıkma ihtimallerine yönelik değerlendirmeler olduğunun
hatırlatılması üzerine de Şimşek, şunları kaydetti:
''Bundan 2-3 yıl önce bu soruyu sormuş olsaydınız, 'Nereden çıktı bu soru?'
diye sorardım. Yani çok çok düşük bir risk olurdu, ama bugün bu risk tabii ki
ciddi artmış durumda. Yalnız şöyle bir şey var; Avrupa Birliği, bu türden bir
gelişmenin önüne geçmek için ne gerekiyorsa yapıyor. Fakat temelde bir sıkıntı
var. Nedir o sıkıntı? 17 ayrı parlamento, 17 ayrı hükümet, 17 ayrı maliye
politikası var, ama bir tek para birimi, bir tek merkez bankası var. Tabii bu
kolay değil, yani bir yapısal sorun var, fakat bu sorunun aşılmasına yönelik
eğer kurumsal alt yapıyı iyileştirecek reformlar yapılırsa ve siyasi anlamda
entegrasyon daha güçlü bir noktaya giderse tabii ki bu sürdürülebilir olur. Ama
dediğim gibi bu tartışmalar şu an çok taze. Yani AB, aslında insanlık için,
Avrupa hakları için çok önemli bir proje. AB'nin kendisi başarılı bir projedir,
ama avro konusu her zaman tartışmalı oldu ve son dönemde de çok daha büyük
tartışmalara sahne. Fakat AB liderlerinin bu türden bir gelişmeyi engellemek
için, yani avro bölgesinin parçalanmasını engellemek için ellerinden geleni
yapacaklarına dair kanım var benim. İnşallah da öyle olur.''
|