Kıyı Alanlarına Dolgu Yapılmasının Kentsel Tasarım Bağlamında Değerlendirilmesi
Kenti su ile buluşturmada kıyı alanlarının yumuşak bir geçiş olması esas kavramlardan biri olup, kıyı alanlarının kamusal alana daha çok dahil olması ve kentlinin bu kavram ile bilinçlenmesi hedeflenmelidir.
Geçmişten günümüze süregelen yerleşik yaşam olgusu insanların bir arada olma arzusunu oluşturmuştur. Bu oluşum da kentlerin meydana gelmesindeki ana sebeplerden biridir. Kentte her durumda beş duyumuz tarafından algılanabilenden fazlası vardır. Çevresiyle sürekli bir bağlantı içerisinde olması, geçmiş olayların etkilerinin günümüz tarafından da algılanabilmesi kenti kent yapan faktörlerdendir. Kentin içinde hem hareketli öğeler hem de sabit fiziksel nesneler vardır. Her ikisi de kentin kurulmasında ve planlanmasında bütüncül bir rol oynamalıdır. Kentsel Tasarım bu rolün gerçekleştirilmesinde başlıca temel araçtır. Kentsel Tasarım kentin ihtiyacına yönelik yapılan çalışmalara aracı olacak, mekânsal stratejileri ele alarak denetleyici bir rol üstlenecektir. Kentin karakterinin ve kimliğinin oluşmasındaki süreci değerlendirirken aynı zamanda kentlinin çevreye uyumu, birbirleriyle olan ilişkilerini değerlendirmede de bir yol gösterici olacaktır. Alt ölçeğe bakıldığında kentin fiziksel öne çıkan unsurlarından beş konu üzerinde duralım; yollar, sınırlar/kenarlar, bölgeler, odak noktalar ve işaret öğeleri. Kevin Lynch’e göre; “Aslında bu öğeler genel kullanımlara yöneliktir, çevresel imgelerin pek çok türünde tekrar tekrar karşılaşılır” şeklindedir. Son yıllarda coğrafi ve fiziki etkenler dikkate alınmadan yapılan planlamalar, kıyı alanlarında önemli ölçüde tahribata yol açmıştır. Gün geçtikte artan nüfus yoğunluğu sonucunda kıyılarda yapılan dolguların meydana getirdiği kazanımlar birçok olumsuzluğa neden olmakla birlikte, kentin yanlış planlanmasına aracı olmuştur. Bunun yanında gerek dünyada gerekse ülkemizde limanlara verilen önem de kıyı alanlarında büyük ölçüde müdahalelere yol açmıştır. Tüm bunların etkisiyle fiziki, beşeri ve coğrafi gelişimlerde büyük değişmeler olmakta, deniz ve kara ekosisteminde sorunlar her geçen gün yüzeye çıkmaktadır. Bütün bunlar sonucunda, kentsel tasarımı oluşturan planlama ve tasarımın entegrasyonu kullanılarak, üst ölçekten alt ölçeğe kadar olan süreçlerin detaylı bir şekilde ele alınması gerekmektedir. Kentin çevresiyle olan ilişkisi göz önünde bulundurularak bütüncül bir tasarım oluşturulmalıdır. Bu bağlamda yapılacak çalışmalar; dünyada ve ülkemizde yapılmış olan kıyı alanlarındaki dolgular sonucunda oluşan tahribatları ele almak, bunları kentsel tasarım ve planlama ilkeleri kapsamında göz önüne bulundurmaktır. Mimari ve kentsel tasarım ile alt ve üst ölçek arasındaki geçişler değerlendirerek iyileştirmeler yapılmalıdır. Son yıllarda yapılmış olan kıyı alanındaki çalışmaların kenti olumsuz etkilemesi, yapılan dolguların hem karadan denize hem de denizden karaya bir ilerleme göstermesi, deniz dolguları yapılırken flora ve faunanın etkisinin kaybolması bu alanın ele alınması gerektiğini vurgulamaktadır. Son olarak yapılacak olan tüm değerlendirmeler sonucunda, kentsel tasarımın önemli etmenleri göz önünde tutularak bir rol model önerisi oluşturulmalıdır. Geçmişten günümüze meydana gelen müdahaleler, kentin kıyı çizgisinin değişimi ve etkileri kronolojik olarak ele alınmalıdır. Ayrıntılı olarak geçmişten şu ana kadar olan kıyı alanlarına yapılan hem mimari hem de kentsel değişmeler değerlendirilmelidir. Kentlinin bu yeni müdahalelere gösterdikleri uyum veya kıyı bölgelerine karşı tutumları da analizler arasındadır. Kentlinin ihtiyaçları doğrultusunda kıyı dolgu alanlarının yeniden kente dahil olabilme fikri, çeşitli rekreasyon alanlarının olabilitesi, doğallık esas alınarak kentsel tasarım ilkeleri göz önüne alınmalıdır. Kenti su ile buluşturmada kıyı alanlarının yumuşak bir geçiş olması esas kavramlardan biri olup, kıyı alanlarının kamusal alana daha çok dahil olması ve kentlinin bu kavram ile bilinçlenmesi hedeflenmelidir. Kaynakça |