Kent Planlamanın Mimar Kahramanları
Times Gazetesi’nde yayınlanan Magnus Linklater imzalı yorumda, “kent mimarlarının" arkalarında bıraktıkları karmaşayı düzenlemek için ‘tasarım şampiyonları’na ihtiyaç olduğu” görüşü savunuluyor.
Times Gazetesi’nde yayınlanan Magnus Linklater imzalı yorumda, “kent mimarlarının" arkalarında bıraktıkları karmaşayı düzenlemek için ‘tasarım şampiyonları’na ihtiyaç olduğu” görüşü savunuluyor.
Londra’ya tutarlı bir çehre kazandırmak üzere Londra planlama direktörlüğüne getirilen ve tartışmalardan kaçmayan bir karaktere sahip olan aykırı mimar Will Alsop ise, kentlerdeki bu yönelimi tersine çevirmek adına, Londra için umut vadediyor. Alsop, kent planlamasında ‘macera eksikliği’nden dem vuruyor. Alsop’a göre Londra “modern mimarinin çeşitliliğini yansıtmıyor”.
Bugünse durum tersine dönmüş durumda. Gayrimenkul yatırımcıları ana planları oluştururken, kent bunlara uyuyor. Eski Şehrin merkezinde, dar sokakları ve eski evleriyle tanınan Cowgate bölgesinde, milyonlarca sterlinlik oteller, ofisler, mağaza ve restoranlar planlanıyor. Caltongate olarak bilinen başka bir bölgede, kentin merkezini daha önce ihmal edilmiş doğu kısmı ile bağlayacak yeni bir proje üzerinde çalışılıyor. Her iki proje de Edinburgh’lu mimar Allan Murray tarafından hazırlanıyor. Eşzamanlı olarak, üniversite yakınındaki ‘Kraliyet Kliniği’ (Royal Infirmary) Norman Foster tarafından yenilenirken, Farrell yeni Konferans Merkezi’ni ve Gareth Hoskins de St. Andrew Meydanı’nı tasarlıyor.
Planların bazı bölümlerine eleştirel yaklaşan kentin koruma kurulları, yapılan çalışmaları kuşkulu gözlerle izliyor. Bu kurullar, ‘İskoç Parlamentosu’ gibi modern mimarlığın bazı parlak tekil örneklerini onaylarken, kentin karakterine hiçbir şey katmayan, birbirinin aynı cam ofis bloklarını ve kentin kuzey kısmındaki dokuyu ve yoğunluğu görmezden gelen yüksek yoğunluklu modern yerleşimlerin gelişmesini durduramıyor. Kentin planlama komisyonu, elinde yeterli güç ve kaynak bulunmaması nedeniyle bu planların biçimlenişine sadece yorum yaparak ya da küçük plan tadilatlarına giderek katılabiliyor. Kent, geliştirilecek alanlar için stratejiler ve kılavuzlar üretirken, tasarımları kontrol edemiyor.
İyi bir tasarımın, aydınlıkçı bir mimarın yanısıra heyecanlı bir kullanıcıya da ihtiyaç duymasından dolayı, mimarlarla kullanıcılar arasındaki anlaşmazlık her iki kesimin de eziyet çekmesine neden olacaktır. 18. yüzyılda ‘Yeni Şehir’ inşa edilirken Edinburgh’un kahvelerinde, yeni kentin nitelikleriyle ilgili canlı sohbetler gerçekleşiyordu. Bu tartışma ortamının; kenti yaratan orijinal düşünce kadar önemli olan bugünkü değişimle ilgili olarak da yeniden yakalanması, kuzeyin Atina’sı olarak bilinen Edinburgh için hayatî önem taşıyor. Derleyen: Sena Özfiliz |