Bu anlamda inşaat sektörü, TOKİ ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı nasıl bir rol üstlenebilir?
TOKİ, tüm iyi niyetleriyle halka bina yapmaya çalışıyor. Ben de bir zamanlar Yapı İşleri Birinci Bölge Müdürlüğü’nde çalışıyordum; tip proje yaparsanız, hep aynı binalar uygulanıyor. Bunun yerine, doğaya, proje yapılan bölgenin kültürüne, iklimine, insanların beklentilerine uygun bina yapılırsa daha uygun olur. Esasında Karadeniz bölgesinde belli yerler ahşap için pilot bölge olarak seçilebilir.
Farklı ülkelerde çalıştınız. Türkiye’de, bu ülkelere göre, yangın ve deprem güvenliği ile ahşap konusunda yasal altyapı ne durumda?
Bence Türkiye’de en büyük problem, ahşapla tasarımını yapabilecek, binayı oturtabilecek teknik elemanların yoksunluğu. Çünkü altyapı yok şu anda. Onun da yetişmesi lazım. Bu işleri yapabilecek çok iyi mimarlarımız var; fakat yüzlerce mimar, yüzlerce mühendis yok. Endüstrinin onları desteklemesi lazım. Standartlar olarak Türkiye zaten Avrupa’nın standartlarını kabul etmiş durumda anladığım kadarıyla.
Evet öyle; ama bu standartlar gerçekten uygulamaya yansıtılabiliyor mu bir soru işareti.
Avrupalılar son 20-30 yıldır standartlarını yazmaya çalışıyorlar, yazdılar. Ahşapla, depremle ilgili kodları var. Türkiye hazır olan bu standartları aldı; ama onu anlayıp tatbik edecek kişi lazım. Ayrıca ahşap yapılar açısında bakarsak, Avrupa standartları daha çok büyük binalar için çok iyi. Kuzey Amerika’da küçük binalar için ayrı standartlar var. Daha kolay, bir marangozun takip edip binayı yapabileceği standartlar. Çünkü, büyük bir mühendislik firmasının o küçük ev için çalışmasına gerek yok.
Peki yangına karşı neler geliştirmiş insanlar?
Öğrenmişler; mesela yangın duvarını keşfetmişler. Bu, şu an Batı dünyasında çok kullanılan bir yöntem; kimi zaman beton bloklarla da yapılabiliyor. Vancouver’de, bir ev yapıyorsanız bile su püskürtme sistemi kullanılması mecburiyeti var. Su püskürtme sistemleri, yüzde 90 gibi yüksek oranlarda yangını söndürmeyi başarıyorlar. Şimdi, su buharı püskürten sistemler de yapıldı. Ayrıca yanmayan bir malzemeyle bütün binayı kaplamak da bir çözüm. Yangına dirençli boya çeşitleri var. Bugün Batı dünyası yangın riskini minimuma indirmiş durumda.
Ahşap binalarda bir de çürüme olayı var; biz, buna karşı bazı stratejiler geliştirdik. Bunun önüne geçmek için öncelikle doğru tasarım yapılmalı. Ben buna örnek olarak 700 yaşındaki Eşrefoğlu Camisi’ni gösteriyorum. Bir diğer şey de, doğru ahşap malzemenin seçilmesi; çünkü örneğin belli ağaç türleri dışarıda daha iyi davranıyorlar, naturel dayanıklılıkları daha güçlü. İlle de siz toprağın içine dayanıksız bir ağaç türü sokmak istiyorsanız, o zaman kimyasal maddeler enjekte edilmiş malzeme öneriyoruz.
|