p>İzmir’in mevcut durumu ve Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi’nin İzmir’in planlama sürecine bakışı nedir? İzmir son dönemde plan iptalleri ve tartışmalı planlama süreciyle gündeme sıklıkla geliyor bu bağlamda zaman zaman konunun bir tarafı da Şehir Plancıları Odası oluyor. Bu anlamda neler söylemek istersiniz?
İzmir kenti, Türkiye’de bulunan metropol kentlerin yaşadığı sorunları genel anlamda yaşayan bir kent. Plan iptalleri konusunda ise şunu söyleyebilirim; planların iptallerinden önce tartışılması gereken "neden bu kadar fazla iptal olacak plan hazırlanıyor?" sorusu. Bizim idari yargı nezdinde de kamuoyu nezdinde de planı koruyan bir yaklaşımımız var. Ama son dönemde, özellikle son 7-8 yıldır, normalleşmiş bir plan hazırlama sistemimiz var ki bu kapsamda planlamanın bilimsel temelinden tamamen uzak çalışmalar hazırlanıyor.
Bu perspektiften ele alacak olursak ilk olarak planlama süreçlerinde veri olarak kullanılması gereken bilgilerden bağımsız bir şekilde plan hazırlanması, keyfi bir planlama süreci yaşanması anlamında “usulen” sıkıntı yaşanıyor. İkinci olarak da kamu yararı ilkesinden uzak plan kararlarının üretilmesine dayanan “esas” boyutu var. Bunlar bir araya geldiğinde yargının plan iptali için verdiği iki temel karar ortaya çıkmış oluyor; birincisi “açıkça hukuka aykırılık” ve bununla beraber “uygulanması halinde telafisi güç ya da imkansız zararlar doğurması”. Dolayısıyla bir plan iptal ediliyorsa burada bir sorun var demektir.
Buraya kadar bahsettiklerimiz, dava süreçlerine ilişkin genel bir değerlendirmeyi kapsıyor. İzmir kentine odaklanacak olursak; İzmir kentinin Türkiye metropollerinin yaşadığı sorunları benzer şekilde, bazılarını çok daha şiddetli bazılarını daha az şiddetli, yaşayan bir kent olduğunu söyleyebiliriz. Bu nedenle de günümüz kentleşme süreçlerinden çok bağımsız bir kent değil. Bu gerçekliğin başında büyük ölçekte göç alması, doğal değerleri nedeniyle yapılaşma bağlamında belirli eşiklere sahip olması geliyor.
Yine son 7-8 seneyi kapsayacak şekilde bahsedeceğim, Türkiye’nin ekonomisindeki değişimden, üretici ekonomi yerine arsa spekülasyonu üzerine kurulu bir ekonomiye geçişten, kaynaklanan bir yapılaşma sorunu var. Bir yandan da kentlerin sorunlarını çözme aşamasında hukuki zeminden kaynaklanan sıkıntılar mevcut. Parçacı planlama mevzuatı, çok başlı kurumsal yapılanma ve yeni ölçeklerde tanımlanan planlar Türkiye’de planlama sistemini açıkça darmadağın etmiş durumda.
Peki, bu yapı içinde İzmir’de neler oluyor?
İzmir’in öncelikle geçmişten biriken geleneksel metropol kentlerde olan sorunları var, bununla birlikte son 10 yılın ürettiği sorunları var. Ama şunu söyleyebilirim; İzmir diğer metropol kentlerimize kıyasla görece iyi konumda. Yapılaşma konusunda özellikle yeni hazırlanmış Nazım Planlarına baktığımızda büyük oranda kentin yapılanmasını belli kriterlere hassas kalarak gerçekleştirmeye çalışan bir süreç görebiliriz. İzmir, Nazım İmar Planını hazırladı ve onayladı, söz konusu planlar bazı revizyonlar gördü ve süreç içinde Odamızın da itirazına konu oldu ancak söz konusu çalışmalar hazırlandı. İzmir kenti, plan hazırlığı anlamında belli bir aşamaya gelmiş durumda ama bu planlar hazırlanırken bir yandan da bu planlara dışarıdan müdahaleler söz konusu oluyor, özellikle merkezi düzeyde.
|