Siyasetin bilim dışılığı başlıyor
DSİ bu kararın iptali için bu sefer Kültür ve Turizm Bakanlığı aleyhinde dava
açtı. Davada, karardaki Allianoi sözcüğünden sonraki (?) işaretinden yola
çıkılarak burasının Allianoi olup olmadığı (!...) tartışıldı. Sanki bu denli
önemli arkeolojik değerlere sahip ören yerinin adı Allianoi olmasa korunmaması
gerekirmiş gibi abesle iştigal edilen bir tutum sergilendi. (Bu tutum Çevre ve
Orman Bakanı’nın Tarkan’la girdiği polemikte de Allianoi ile ilgili
açıklamasında de tekrarlanmıştır.) İlgili Mahkeme, DSİ’nin yürütmeyi durdurma
istemini reddetti. Bu gelişmeler sonucunda dava Allianoi’un korunması
doğrultusunda sürdü.
Koruma Kurulu’nun kararı gereğince Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından
oluşturulan bir Bilim Kurulu, 25 Şubat 2006 günü ören yerinde inceleme yaparak
altı alternatif öneri getirdi ve yazdıkları raporlarında böyle bir ören yerinin
sular altında kalma gibi kararı kendilerinin veremeyeceğini açıkça belirtti.
Gizli komisyondan onay
Kamuoyuna duyurulmayan bu raporu hazırlayanlar sanki akademik yetkililer
değilmişçesine, bu sefer 3. Akademik Bilim Komisyonu’nun kurulmasına karar
verildi. Gene raporu kamuoyundan gizlenen bu komisyondan Allianoi’un sular
altında kalması yönünde karar çıktı. Bu kararın, komisyonda yer alan arkeoloji
bilim dalını temsil eden akademik bir üyenin, Allianoi’un sualtında kalabileceği
yönde verdiği görüşe dayandırıldığına dair duyumlar, ulusal ve uluslararası
bilim çevrelerini derinden üzdü.
Ülkemizde bilim ve koruma etiğini derinden sarsan bu kararın yanı sıra,
Allianoi kurtarma kazılarında fazla alan açtığı ve doğayı tahrip ettiği
gerekçesiyle bakanlık danışmanı iki profesörün, kazı başkanı hakkında soruşturma
açılmasının istemesi ise, arkeolojik mirasın tahribinden daha vahim bir olguyu
gündeme taşıdı.
Bu karakuşi görüş doğrultusunda, Pompei benzeri çatı seviyesine kadar sağlam
yapılar bulunmuşken, buradaki kazılar durduruldu ve kazı başkanının ören yerine
girmesi yasaklandı ve kazısı elinden alındı.
Böylece Bergama yakınındaki Allianoi (Paşa Ilıcası)’daki benzersiz arkeolojik
miras göz göre göre çamura gömülme tehlikesiyle karşı karşıya bırakıldı.
Allianoi’un kaderiyle doğrudan ilgili tüm kurumlarımız ve yetkililerimiz,
gerek ulusal hukuk gerekse uluslararası taraf olduğumuz anlaşmalar açısından
öncelikle onu korumak ve gelecek kuşaklara aktarmakla yükümlüdürler. Örneğin 5.
8. 1999’da T.B.M.M.’nde kabul edilen, 4434 no’lu, Arkeolojik Mirasın Korunmasına
İlişkin Avrupa Sözleşmesi arkeolojik mirası koruma sorumluluğun yalnızca
doğrudan ilgili devlete ait olmayıp, sorumluluğun Avrupa ülkelerinin tümüne ait
olduğunun da altını çizmektedir.5
|