BR> ÜÇ KATLI TÜP GEÇİŞ
Boğaz geçişi üzerinde de duran Prost, asma köprüyü doğru bulmayarak
Ahırkapı-Harem arasında, demiryoluna ve karayoluna hizmet verecek çift katlı bir
tüp geçiş önermiştir. Sonraki yıllardaki imar hareketleri sırasında gerçekleşen
Vatan ve Millet caddelerinde, Tarlabaşı Bulvarı’nda Prost’tan izler görülmesi,
planın etkisinin sürekliliğini gösterir. Daha sonraki çeşitli planlarda
tekrarlanan, Yenikapı’nın bir aktarma noktası haline getirilmesi fikri de Prost
planında yer alır.
Lütfi Kırdar planların en önemli uygulayıcısı
olmuştur. Erken Cumhuriyet döneminde belediye, merkezi yönetim tarafından
kentsel hizmetleri görmekle yükümlü olan bir devlet organıdır. Dolayısıyla bu
dönemde imar kurallarının belediye kararları değil, merkezi yönetimin buyrukları
olduğu bir kentsel yapılaşma düzeni oluşturulur. Bunu Başbakanlık Cumhuriyet
Arşivi belgelerinden izlemek mümkündür: Belgelerin çoğunda Bakanlar Kurulu’nun
neredeyse bir imar komisyonu gibi çalıştığı, belediye olması gereken çoğu
kararın altında Başvekilin imzası olduğu görülür. Nafıa Vekâleti’nin projelere
müdahale ettiği durumlarla da karşılaşılır. Örneğin, Prost’un önerisindeki
Eminönü-Sultanahmet yolu için vekâletin itirazı üzerine ikinci bir plan
hazırlanmıştır.
Prost’un ise sayısı çok fazla olmamakla birlikte,
itirazlarını ortaya koyduğu, planlama kararlarına ilişkin anlaşmazlıklar
yaşadığı söylenebilir. Bunlar arasında, Adliye Sarayı için hazırladığı planda
değişiklik yapmak istememesi, Dolmabahçe Stadı’nın inşası nedeniyle gazhanenin
başka bir yere nakline karşı çıkması, stadyumun meydan cephesinin daha alçak
yapılmasını istemesi, Levent Evleri’nin kentin kuzeyine inşasına itiraz etmesi
sayılabilir.
II. Dünya Savaşı’nın ekonomik anlamda olumsuz etkileri
sürerken 1943’te belediye, on yıllık uygulama planı hazırlanarak 1953’teki 500.
yıl fetih kutlamalarına görkemli bir imar süreciyle girmeyi hedefler. Prost da
fethin 500. yıldönümü için planları hazırlamakla görevlendirilir. Ancak bu fikir
uygulama aşamasına geçmez.
Bu durum planın Erken Cumhuriyet döneminde
nasıl algılandığına ışık tutar. Plan, kentin biçimlenmesine cevap arayan bir
araç olarak görülmez. Plan, mutabakat süreçleri yaşanmadan, yerel çıkar grupları
dikkate alınmadan ortaya konan, bürokrasinin eylemlerine hizmet eden, büyük
oranda kentin görüntüsünün değiştirilmesine yönelik neredeyse simgesel bir
nesnedir.
Yrd. Doç. Dr. SILA DURHAN, Doğuş
Üniversitesi
|