İstanbul’un Havası En Kirli...
Enerji Kooperatifleri Geliyor
Enerji Borsası Resmen Kuruldu
Enerjide "Acele Kamulaştırma" Olamaz
Sokak Aydınlatmalarında Karar Bakanlığın
"Günışığını Kapat, Suni Aydınlatma...
Işıklar "Dünya Saati" için Kapanacak
Işık Kirliliğinden Yılda 160 Milyon Liralık Enerji İsraf Ediliyor
İstanbul Kültür Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof.Dr. Zeki Aslan, Türkiye'de ışık kirliliğinin yolaçtığı enerji kaybının yıllık parasal karşılığının, yaklaşık 160 milyon lira olduğunu söyledi.
DHA'nın haberine göre, Birleşmiş Milletler tarafından 2015'in 'Uluslararası Işık Yılı' ilan edildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Zeki Aslan, Türkiye'deki ışık kirliliği ölçümleri ve bu yönde yaşanan enerji kaybına dikkat çekti. Işık kirliliğinin, yanlış yerde, yanlış miktarda, yanlış yönde ve yanlış zamanda ışık kullanılması olduğunu belirten Prof. Dr. Zeki Aslan, gözün alışık olduğu aydınlatma düzeyini aşan ışığın görme yetisinin bozulmasına, nesnelerin görünürlüğünün kaybolmasına, gece yol ve çevre güvenliğinin olumsuz etkilenmesine neden olduğunu söyledi. Prof. Dr. Aslan, ışık kirliliği gecenin doğal karanlık düzeyini bozduğu için, doğal yaşamı, hayvanlar, bitkiler, doğal çevreyi de olumsuz etkilediğini dile getirdi.
Eskişehir pilot il seçildi Işık kirliliğinin maliyetine yönelik 2012 yılında Eskişehir'de yapılan pilot çalışmayı açıklayan Prof.Dr. Aslan, bu kentte enerji kaybının kişi başına 57 lumen (florasan lambanın 1 saatlik enerji harcaması) olduğunu belirtti. Eskişehir'deki toplam kaybın parasal karşılığının yaklaşık 1.4 milyon lira olduğunu açıklayan Prof. Dr. Aslan, bu değerler üzerinden tüm Türkiye için yapılan hesaplara göre yılda 160 milyon lira kayıp olduğunu dile getirdi. Bugünün şehirlisi yıldızları tanımaz Prof. Dr. Aslan, her kültürde olduğu gibi Türk kültüründe de şarkılarda, türkülerde ve şiirlerde yıldızların önemli yeri olduğunu söyledi. Şehir ışıklarından uzaklaşmayan bugünün insanının bu kültüre katkıda bulunmasının olanaksız olduğunu belirten Prof. Dr. Aslan, “Bugün, şehirlerde yapay aydınlatma o kadar gelişigüzeldir ki, en parlak birkaç yıldız ve gezegen dışında gökte birşey görmek olanaksızdır. Çünkü gökyüzüne doğru yayılan ışık atmosferdeki toz ve moleküller tarafından her yöne saçılmakta ve gökyüzünün fon parlaklığı artmakta, bu parlaklığın içinde gökyüzünün o doğal güzelliği ve yıldızları kaybolmaktadır. Bugünün şehirlisi, eski insanlar kadar ya da bugünün köylüsü kadar Samanyolu'nu tanımaz, belki de kayan göktaşı hiç görmemiştir" dedi. Türkiye'de savurgan aydınlatma Türkiye'de Ankara, Antalya üzerinde gece uçaktan aşağı bakanların savurgan aydınlatmayı kolayca görebileceğini söyleyen Prof. Dr. Aslan, “Yanlış yönlendirilmiş sokak ve cadde lambaları, ilanlar, reklamlar. Yüzeyin yansıma gücü, kar örtüsü hariç, genelde yüzde 15'in altındadır. Dolayısıyla uçaktan görünen ışık denizi, çoğunlukla yukarı yönlendirilmiş ışıktır. Bu savrulmuş ışıktır, boşa giden enerjidir, boşa giden yakıt kaynaklarıdır, boşa giden vergidir, boşa giden paradır ve boşa giden karanlık gökyüzüdür" dedi. Nüfusun yüzde 25'i Samanyolu'nu hiç görmüyor Prof. Dr. Zeki Aslan, İtalya'da dış aydınlatmanın neden olduğu gece gökyüzü yapay parlaklığına ilişkin yayımlanan atlasta, Türkiye verilerini şöyle anlattı: “Türkiye'de nüfusun yüzde 79'u, yapay gök parlaklığı doğal gece gökyüzü parlaklığından yüzde 11 daha parlak yerde yaşamaktadır. Yüzde 62'si bir kat daha parlak, yüzde 40'ı 3 kat, yüzde 15'i 9 kat daha parlak olan yerde yaşamaktadır. Bu nüfus oranları, örneğin İtalya için yüzde 100, yüzde 95, yüzde 78 ve yüzde 35'tir. Türkiye'de nüfusun yüzde 70'i aysız bir gecede, Ay'ın ilkdördün evresinde oluşan parlaklıktan daha parlak gökyüzü altında yaşamaktadır. Nüfusun yüzde 25'i Samanyolu'nu gece hiç görememektedir." Vatandaş ışık kirliliğini bilmiyor Vatandaşların çoğunluğunun, ışık kirliliğini bir sorun olarak anlamadığını ve ülke ekonomisine olumsuz etkilerini bilmediğini söyleyen Prof. Dr. Aslan, şu çarpıcı anıyı paylaştı: “17 Ağustos 1999 depreminin ertesi günü İstanbul ve Ankara'dan, aralarında gazetecilerin de olduğu birçok vatandaşımız, TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi ve üniversitelerimizi aradı. 'Gece neden bu kadar karanlık, gökyüzü neden bu kadar güzel, yıldız sayısı neden bu kadar çok?' gibi sorular sordular ve bunun depremle ilgisi olup olmadığını öğrenmek istediler. Depremle elbette ilgisi vardı. Şehir ışıkları söndüğü için gökyüzü karanlıktı, yıldızlar bu nedenle parlak görünüyordu." Cadde ve sokak aydınlatmaları Işık kirliliğinin esas kaynağını yol, cadde ve sokak aydınlatmaları olarak gösteren Prof. Dr. Zeki Aslan, diğer sorunları şöyle sıraladı: “Sanayi ve yerleşim yerleri, tatil köyleri, park, bahçe ve spor alanlarının aydınlatmaları. Binaların dış cephe aydınlatmaları ve binalardan taşan ışıklar, reklam panoları. Güvenlik amacıyla yapılan aydınlatmalar da önemli katkıda bulunur. Işık kirliliğinin önemli bir bileşeni dış aydınlatma aygıtlarından dikine çıkan ışık, yani doğrudan gökyüzüne giden ışıktır. İstanbul, İzmir ve Antalya gibi şehirlerde gece aldığımız görüntüler bunu açıkça sergilemektedir." |