İnşaat Malzemesi Sanayicileri
Derneği’nin (İMSAD) yayınladığı Türkiye’nin ilk detaylı aylık
inşaat sektörü değerlendirme raporunun Kasım sayısında konut
kredilerinde 2009 yılının ortasında başlayan patlamaya dikkat çekildi.
Konut kredilerinin, 2004 yılında yaptığı patlamaya benzer bir patlamayı 2009
Mayıs ayından beri gerçekleştirmekte olduğunun vurgulandığı raporda, konut
kredilerinin Kasım ayında 54 milyar TL düzeyine ulaştığı bildiriliyor.
Raporda öne çıkan başlıklar şöyle:
* 2010 yılının üçüncü çeyreğinde ivmelenen inşaat sektöründe, maliyetlerde
artış yaşandığı görülmektedir. Özellikle müteahhitlik sektörünün büyük proje
yatırımlarını sürdürmesi, son kullanıcının ‘istenen alımları’
gerçekleştirmemesine karşın sektörün hareketli kalmasını sağlamıştır. Bununla
birlikte konut inşa ettirme, alma olasılığında meydana gelen artış dikkat
çekicidir.
* Fiyatlar üzerinde yukarı yönlü baskı yaratan bir başka unsur emtia
fiyatlarıdır. Özellikle 2010 yılının üçüncü çeyreğinde emtia fiyatlarında
meydana gelen artış inşaat malzemesi fiyatlarını da yukarı çekmiştir. İnşaat
malzemesi fiyatlarında 2010’un üçüncü çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre %2,24,
bir önceki yılın aynı dönemine göre ise %5,78 oranında kaydedilen artışın
temelinde bu unsur değerlendirilebilir.
* Yine Merkez Bankası’nın gösterge faizlerde borçlanma oranını %1’e çekmesi
dikkatleri bu noktaya çekmiştir. Tahvil faizinin %7,5 desteğini zorlaması da
faizlerin dip yaptığı görüşüne ağırlık kazandırmıştır. Bunun bir sonucu olarak
inşaata yatırım yapma eğiliminin arttığı görülmüştür. Buna göre Eylül ayında
konut alma/inşa ettirme ihtimali %9,76’lik artış göstermiştir.
* Burada kritik diğer gösterge kredilerin durumudur. Bu noktada konut kredisi
kullanımlarına dikkat edilmelidir. Nitekim, konut kredileri 2004 yılında yaptığı
patlamaya benzer bir patlamayı 2009 Mayıs ayından beri gerçekleştirmektedir.
Buna göre konut kredileri Kasım ayında 54 milyar TL düzeyine ulaşmıştır.
Konut kredilerinin genel krediler içindeki payı da dikkat çekmektedir. Buna
göre konut kredilerinin genel krediler içindeki payı 2004 yılında %20’nin
altındayken, hızlı bir çıkış yaşamış, %50 düzeyine yaklaşmıştır. Bu noktada vade
yapısındaki seçicilik de dikkat çekmektedir. Faizlerin dipte olduğu görüşünün
etkili olması nedeniyle kısa vadeli kredi kullanımlarında düşüş yaşanırken, 5-10
yıllık kredi kullanımının arttığı görülmektedir. Yani tüketici mevcut kredi
faizlerini uzun vade için kullanmak istemektedir. Bu durum tüketicinin daha
sağlıklı bir finansman modeli kurguladığını göstermektedir. Bununla birlikte
kredilerdeki kontrolsüz bir artışın ekonomi üzerinde uzun vadede risk
oluşturabileceği unutulmamalıdır.
|