Lütfen Tarayıcı Sürümünüzü Yükseltiniz.
BÖLÜM SPONSORU

"İmalatın Her Aşamasına Müfettiş Koyamazsınız"

SGK kayıtlarına göre 479 bin 986 iş yerinin olduğu İstanbul’da iş sağlığı ve güvenliği denetimi yapan 121 iş müfettişi var. Ancak denetimi, anlık bir olayın fotoğrafını çekmek olarak tanımlayan Lütfi Alpsoy; dünyanın hiçbir yerinde imalatın her aşamasında müfettişin olması diye bir husus olmadığını, sorumluluğun işverende olduğunu vurguluyor.

2 "İmalatın Her Aşamasına Müfettiş Koyamazsınız"

Foto: Torunlar GYO'nun Mecidiyeköy'de eski Ali Sami Yen Stadı'nın arazisinde yükselen projesinin şantiyesinde yaşanan iş kazasında 10 işçi hayatını kaybetmişti

Davutpaşa’da, Esenyurt Marmarapark AVM inşaatında, Soma’da ya da Torunlar Mecidiyeköy şantiyesinde olduğu gibi kitlesel kayıplar yaşanmadıkça gündemde kendine yer bulamayan, tartışılması kaçınılmaz olduğunda da ‘münferitleştirilen’ ve bireysel hatalara indirgenen iş kazalarında Türkiye, Avrupa’da birinci, dünya genelinde ise üçüncü sırada yer alıyor. İşçi Sağlığı ve İşçi Meclisi kayıtlarına göre 2014 yılının ilk on ayında en az bin 600 işçi aramızdan ayrıldı; sadece Ekim ayında 160 işçi hayatını kaybetti. Bu 160 kişinin 143’ü işçi, memur statüsünde çalışan ücretlilerden, 15’i çiftçilerden/küçük toprak sahiplerinden ve 2’si kendi hesabına çalışanlardan/esnaflardan oluşuyordu. Ölüm sebepleri ise çoğunlukla trafik/servis kazaları, düşme, ezilme/göçük ve zehirlenme/boğulmaydı.

Son yıllarda özellikle inşaat, madencilik ve enerji sektörlerinde yoğunlaşan iş kazalarının hepsinin öngörülebilir ve önlenebilir oldukları ise acı bir gerçek olarak karşımızda duruyor. Bu da çalışma hayatında mevzuatlara ne kadar uyulduğu, denetim mekanizmalarının ne kadar çalıştırılabildiği gibi önemli soruları akla getiriyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu İstanbul Grup Başkan Yardımcısı, İş Baş Müfettişi, makine yüksek mühendisi Lütfi Alpsoy, 2013 yılında iş sağlığı ve güvenliği mevzuatında köklü bir değişikliğe gidildiğini anımsatarak, 2010 yılından itibaren de iş teftiş sisteminde reaktif bir yapıdan alan ve sektör esaslı bir denetim modeline yönelinildiğini söylüyor. Tam koruma sağlanabilmesi için sürece herkesin katılımının önemine işaret eden ve bu katılımı sağlamanın da işverenin görevi olduğunu belirten Alpsoy, denetim açısından ise yeterli müfettiş olmadığını kabul ediyor. Öyle ki, örneğin Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) kayıtlarına göre büyüklü küçüklü 479 bin 986 iş yerinin olduğu İstanbul’da iş sağlığı ve güvenliği denetimi yapan 121 iş müfettişi var. Ancak denetimi, anlık bir olayın fotoğrafını çekmek olarak tanımlayan Alpsoy; dünyanın hiçbir yerinde imalatın her aşamasında müfettişin olması diye bir husus olmadığını, bu anlamda sorumluluğun işverende olduğunu vurguluyor.

LütfiLütfi Alpsoy‘İş Teftiş Kurulları’ ne yapar, işleyiş nasıldır?

İş Teftiş Kurulu, Haziran 2012 tarihinde kabul edilen 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile ona göre çıkarılmış yönetmelikler çerçevesinde çalışma hayatını denetler, teftiş eder; özeti bu. Bunu da bünyesindeki teknik formasyona sahip, yani mühendislik dallarından mezun olan iş müfettişleri aracılığıyla yapar. 2010 yılından itibaren teftiş sisteminde bir değişikliğe gidildi; reaktif teftiş modelinden risk esaslı, alan bazlı teftiş modeline geçildi.  Yani iş müfettişleri, kurul başkanlığı tarafından hazırlanan alan veya sektör esaslı listelere göre, muhtelif yerlerde bulunan iş yerlerini her ay, 2 ayda bir görev alarak teftiş ediyorlar.

İş müfettişleri nasıl seçiliyor ve nasıl bir hazırlık sürecinden geçiyorlar?

3-4 yıla yayılan bir yetişme sürecinden bahsedebiliriz. Müfettiş yardımcısı olarak Teftiş Kurulu’na girebilmek için KPSS’yi ve biri yazılı iki sınavı belli bir barajın üzerinde puanla geçmeniz gerekiyor. Müfettiş yardımcısı olmaya hak kazananlar, önce Ankara’da iş sağlığı ve güvenliği ile çalışma hayatıyla ilgili diğer mevzuatlar hakkında belli bir süre eğitime tabi tutuluyorlar. Bu eğitimden sonra ‘iş müfettiş yardımcısı’ olarak grup başkanlıklarında görevlendiriliyorlar ve en az 3 müfettişle 6’şar ay çalışıyorlar. Ancak bu 3 müfettişten olumlu sicil almaları durumunda yeterlik sınavına girebiliyorlar.


Türkiye’nin vitrini olarak konumlandırılan İstanbul, aynı zamanda önemli bir sanayi bölgesinin de merkezinde yer alıyor. Son yıllarda da gerek kamu, gerekse özel sektör tarafından hayata geçirilen ‘mega’ inşaat projeleri dikkat çekiyor. Bu anlamda İş Teftiş Kurulu İstanbul Grup Başkanlığı’nın sorumluluk alanı nereleri kapsıyor ve buna cevap verecek müfettişi var mı?

İstanbul Grup Başkanlığı, İstanbul ve Trakya bölgesinde denetim yapmakla yükümlü. Avrupa’yla kıyasladığımız zaman, bizdeki müfettiş sayısının yeterli olduğu söylenemez. Türkiye’de toplamda bin 100 civarında iş müfettişi var; İstanbul’da ise 186. Bu 186 iş müfettişinin 121’i iş sağlığı güvenliği alanında denetim yapan teknik, geri kalanı ise işin yürütümü yönüyle görev yapan müfettişler. Onlar, 4857 Sayılı İş Kanunu’nun ilgili hususlarına göre denetim yapıyorlar.

TMMOB Makina Mühendisleri Odası’nın Eylül ayında düzenlediği panelde Almanya örneğini vermiştiniz…

2009 yılında Almanya’dan gelen müfettişlerden eğitim almıştık. Ankara ve İstanbul’da yapılan bu eğitimlerde bize söylenen rakamlara göre, Almanya’da iş sağlığı güvenliği alanında görev yapan toplam 6 bin müfettiş var. Bunların 2 bini bizim gibi teknik formasyona sahip, devletin görevlendirdiği iş müfettişleri; geri kalan 4 bin kişi ise sendikalar tarafından görevlendirilen ve finansa edilen müfettişler.

Devletin, denetim görevini yerine getirdiğini söyleyebilir miyiz?

Denetim, anlık bir olayın fotoğrafını çeker; ama üretim, imalat devam eder, yani şartlar değişir. Örneğin bir inşaat projesinde 20. kattaysanız, sizden sonra 30. kata çıkıyorlar. Dünyanın hiçbir yerinde, özellikle inşaat sektöründe, imalatın her aşamasında müfettişin olması diye bir husus yok. Çünkü devletin öyle bir görevi de yok. Bu görev aslında işverene ait, onun sorumluluğunda; işverenin, sistem kurma yükümlülüğü var. O yüzden iş güvenliği uzmanı, işçi temsilcisi, destek elemanı var. İşverenin, müfettişin tespit ettiği noksanlıkları esas alıp, onlar olmayacak şekilde işini, üretimini yapması lazım. Kazaları önlemek, tamamen sistematik olarak işi ele almaktan geçiyor. İnşaat sektöründe projelerin ölçeğinin büyümesinin, mimari formların karmaşıklaşmasının, farklı teknolojilerin kullanılmaya başlamasının iş sağlığı ve güvenliğine yansımaları neler?

Kaza sayısını arttırıcı, son derece olumsuz bir katkısı var. Benzer bir durumu 2006 yılında tersanecilik sektöründe de yaşadık. Hatta o dönemde koordinatör olarak ben de Tuzla’daki tersaneler bölgesinde denetimlere katılmıştım; bir gemi üretilecek alanda üç gemi birden üretiliyordu. Müthiş bir karışıklık vardı; elektrik kabloları, oksijen kabloları, LPG kabloları iç içe geçmiş vaziyetteydi. Kazaların bir sebebi de kalifiye olmayan kişilerin işe alınması; güvenlik bilinci, kültürü yok.

Bu gelişmenin, denetim metodolojisinde de bir değişiklik yaratması gerekmiyor mu?

Daha önce söylediğim gibi; 2012’de çıkan İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, artık reaktif ön görülerden ziyada sistem üzerinde denetim yapılmasını öngörüyor. Teftiş modellerimiz de yavaş yavaş bu yönde değişiyor. Siz denetimde anlık bir tespit yapıyorsunuz; ama bu ihmal ediliyor ve kaza oluyor. Oysa sizden sonra da orada olan iş sağlığı güvenliği profesyonellerinin, şantiye şeflerinin, ustabaşlarının ya da diğer görevlilerin, güvenlik kurallarına göre süreci yürütmesi lazım. Belki zaman alacak, ama denetimimizi, işletmenin iş sağlığı güvenliği sistemini oluşturmaya yönelik bir tarafa doğru yönlendirmeye çalışıyoruz. Çözüm de burada; çünkü sistem oturacak. Uzmanın olmadığı zamanlar, oradaki bir işçi de süreci kontrol edebilecek. Katılım diyoruz ya; çalışanların katılımı olacak, değişik bir durumu gördüğünde yetkiliye hemen bildirecek. Çalışanın, tehlikeden dolayı işi terk hakkı var; hayati tehlike söz konusuysa işi yapmama hakkını kullanacak.

Türkiye’de bu hakkı kullanabilmek mümkün mü gerçekten?

Bu hüküm, radikal bir değişiklik olarak  4857 sayılı İş Kanunu’nun 83. maddesine konulmuştu. Bu zamana kadar bir örneğine rastlamadım. Aslında mantık çok güzel, keşke uygulanabilse; fakat pratikte bunu uygulamak zor. Ama yasada var olan şekli, kişinin gördüğü tehlikeyi yazılı olarak iş verene bildirmesi biçiminde. İş veren de bunu değerlendirecek. 2003 yılında gelen bu değişikliğin aynısı 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda da yer aldı.

Foto: Eylül ayında Taksim Elmadağ'da devam eden bir inşaatın cephe iskelesi Cumhuriyet Caddesi'nin üzerine yıkılmıştı

Artan iş kazalarında ve yaşanan kayıplarda taşeronlaşmanın payı nedir?

İnşaatlardaki taşeronlaşmanın, yasadaki sınırlandırmalar çerçevesinde olduğunu söylemek zor. Yasa hazırlıyoruz, ama piyasa kendi bildiğini okuyor. Bu anlamda inşaat sektörü, en fazla ihmallerin olduğu alan. 4857 sayılı İş Kanunu’na göre ‘alt işverenlik yönetmeliği’ çıkarıldı ve yasanın 2. maddesinde de alt işveren - üst işveren ilişkisi tanımlanıyor. Buna göre, işin ve işletmenin gereğiyle teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerin dışındaki işleri alt işverene veremiyorsunuz. Ücrette, çalışma sürelerinde ve koşullarında, sigorta işlemlerinde, çalışma koşullarında yaşanan suistimaller nedeniyle bu sınırlandırmaya gerek duyuldu. Ayrıca bir alt işverenin aldığı işi başka bir alt işverene taşere etmesi de yasaklanıyor. Fakat piyasa uygulamada bunu dikkate almıyor. Türkiye’de asıl işverenler, daha çok imalattaki süreye odaklı kontrol ve denetim yapıyorlar; ona yönelik sistem kuruyorlar. Ama iş sağlığı güvenliği uzmanının tespit ettiği çoğu noksanlık giderilmeden öylece bırakılıyor. Bu da ayrı bir handikap.

İş Teftiş Kurulu Başkanı Mehmet Tezel, Torunlar şantiyesinde meydana gelen kaza sonrası yaptığı açıklamada, “Türkiye’de işverenler, işyerlerini tanımamakta direniyorlar” demişti. İşveren, işyerini neden tanımasın?

Başkanımızın söylemiş olduğu çok yerinde bir ifade. İşletmeler kendi içine dönüp, kendi hastalıklarını tedavi edip iyileştirmiyorlar. Devletin asıl görevi, mevzuat hazırlamak, denetim teşkilatını kurmak ve yapmak. İşveren, çalışanların sağlıklarını ve güvenliklerini koruyacak her türlü tedbiri almakla yükümlü. Hatta eğitimlerle, işçinin davranışını güvenli yöne yönlendirme yükümlülüğü var. İşe girişte bir talimat hazırlıyorlar, çalışanın imzasını alıyorlar;  ama o kadar değil. Yargıtayın içtihat kararında diyor ki; ‘çalışanın iş güvenliği, onun inisiyatif ve denetimine bırakılamaz’. Kişisel koruyucu malzeme, iş sağlığı ve güvenliğinde önemlidir; ama kişisel koruyucu malzemelerin kullanılmasını temin etmeyen işveren de kusurludur. Orası senin disiplininde olan bir işletme; bunu sağlayamıyorsan yönetim zafiyeti var demektir. Amerika’yla Avrupa’yla  kıyaslandığınızda, bizdeki tazminatlar çok düşük. Belki tazminatların çok astronomik rakamlara çıkartılması, işverenlerimizin konuya dört elle sarılmalarını sağlayabilir.

İş Teftiş Kurulu'nun yaptırımları ne şekilde gerçekleşiyor?

İş Teftiş Kurullarının iki türlü yaptırımı var; müfettiş denetimini, noksanlıkları tespit edip, idari para cezası yazdığı bir raporla sonuçlandırabilir ya da hem idari para cezası, hem de durdurma uygulayabilir. Durdurma yaptırımına hangi koşullarda başvurulacağı, yönetmeliklerle tanımlı. Böyle bir durumda iş müfettişi, 'idari tedbir raporu' dediğimiz ikinci bir rapor hazırlıyor. En az üç kişinin katılımıyla toplanan komisyon, rapordaki durdurma istenen hususları inceliyor ve kararını tutanağa bağlayıp, bir üst yazıyla İŞKUR İl Müdürlüğü'ne ve ilgili kaymakamlığa gönderiyor. Durdurma fiilini uygulayanlar ise kolluk kuvvetleri yani jandarma veya polis.

Kolluk kuvvetlerinin bu anlamda görevlerini eksiksiz yerine getirdiğini söyleyebilir miyiz?

Özellikle bu süreçte, son zamanlarda bir takım sıkıntılar var. O aşamada işverene birkaç gün daha süre tanıma, 'bugün geldim; yarın geleceğim' şeklinde bir uygulamaya gidilmemesi lazım. Bu tür şeyler olduğunu biliyoruz ve duyuyoruz; işin ciddiyetini zora sokan bir durum. Bunlar olmamalı; iş müfettişi bir arkadaşımız, iş yeriyle ilgili bir durdurma kararı vermiş ve bu karar bizim komisyonumuzdan da geçmişse, artık kolluk kuvvetlerine düşen görev onun harfiyen uygulanmasıdır.


İş durdurma kararı verilen bir işyeri için süreç daha sonra nasıl işliyor?

Sonrasında işverenin bizden, durdurma istenen noksanlıkları giderici çalışma yapmayı talep etmesi lazım. İŞKUR İl Müdürlüğü’ne dilekçeyle başvuruyor ve bu talep bize geliyor. Biz, süreyi ve çalışacak işçi sayısını belirleyip, kaymakamlığa ve Çalışma İl Müdürlüğü’ne gönderiyoruz. Bu, tamamen tespit edilen noksanlıkların giderilmesine yönelik bir çalışmadır; asla imalat yapılamaz.

İş durdurma ne sıklıkla başvurulan bir yaptırım?

2010 öncesi döneme göre daha çok başvurulan bir yaptırım. 1 Ocak – 24 Eylül 2014 tarihleri arasında 70 işyerine durdurma cezası verilmiş. 2010 yılına kadar ‘işyeri kapatmak doğru değil’ şeklinde bir direnç vardı; ancak yaptırım anlamında çok daha etkileyici olduğu da bir gerçek. Bizdeki para cezaları, artırılmış olmasına rağmen çok düşük; yeterince caydırıcı değiller.

http://www.yapi.com.tr/haberler/imalatin-her-asamasina-mufettis-koyamazsiniz_126086.html

Read Comment Section
2 Yorum Yorum Yaz
  • Allah aşkına inşaatlarda çalışanların kaç tanesi en azından meslek lisesi mezunu bir istatistik yapsınlar. hiç iş bulamamış adamları inşaatta çalıştırıyorlar. Tabii İMO ve EMO siyasetle uğraşmaktan inşşatlara düşünecek zamanları kalmıyor. inşaat müh. ve elk. müh. odaları tüm kazalarda vebaliniz vardır. bırakın artık kağıt üzerindeki iş güvenliği uzmanlığını, vallahi en iyi iş güvenlikçiler; ilgili mesleklerin teknik adamlarıdır. hangi meslek oluırsa olsun. ben inşaat öğretmeniyim, inşaatla ilgilide çok söyleyeceklerim var ah bir ilgililere ulaşsa... YANITLA
  • İŞVERENYAPTIĞI YAPIYA ÇOK GÜVENİYORSA EĞER ÖNCE İÇİNE KENDİSİ GİRSİN,SONRA MÜŞTERİLERİNİ SOKSUN... MURAT ERTARHANACI YANITLA
2 yorumdan 2 tanesi gösteriliyor. 
Yorumunuzu ekleyin
Gönder

Yorumum onaylandığında e-posta ile bildir.

E-posta adresimle bültenlere abone olmak istiyorum

Haber gönderin Hemen haber gönderin

Sosyal Medyada Yapi.com.tr:

Abone Ol Yapı sektöründeki tüm gelişmelerden en önce siz haberdar olmak isterseniz e-bültenimize abone olun.
Bülten arşivine erişmek için tıklayın

REKLAM VERİN

Ajanda
TAMAMI » Bugünkü Etkinlikler BUGÜN:
Herhangi bir etkinlik mevcut değil!