Kamu Harcamalarını İzleme Platformu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) harcamalarını izleyerek hazırladıkları raporu yayınladı. Nurhan Yentürk, Yakup Kadri Karabacak ve Çağrı Çarıkçı'nın kaleme aldığı 56 sayfalık raporun ilk bölümü Türkiye’de mahalli idarelerin gider ve gelirlerine ayrılmış. Burada çeşitli uluslararası ve bölgesel veriler karşılaştırılıyor. İkinci bölümü ise İBB, bağlı kuruluşlar (İETT ve İSKİ) ve iştiraki olan 20 şirketin gider ve gelirlerine ayrılmış.
Raporda kanunen her belediyenin yayınlaması gereken kesin gider hesap cetvellerine ulaşma yolları da belirtiliyor.
bianet'in haberine göre çalışmada elde edilen verilerden, merkezi yönetim karşısında yerel idarelerin yetkisizliği; belediyecilik hizmetlerinin, yarı ticari ve kar oranı yüksek şirketler eliyle yürütülmesinin hizmetin kamusal karakterini zayıflatması; ulaşım harcamalarında vatandaşların ve yerel idarelerin dikkate alınmadığı gibi noktalar öne çıkıyor.
“Türkiye’de yerel idare harcamaları payı 9,6”
Çalışmada öne çıkan sonuçlar şöyle:
* 2011 yılında OECD ülkelerinde Mahalli İdare harcamalarının Genel Yönetim harcamaları içindeki payı ortalama yüzde 21 iken, Türkiye’nin payı yüzde 9,6 ile sınırlı.
Genel Yönetim giderlerinin dağılımındaki bu durum, Merkezi Yönetimin/Ankara’nın, planlama, karar alma ve uygulama sürecindeki hâkimiyetine, mahalli idarelerin ise bu süreçlerdeki güçsüzlüğüne ve yetkisizliğine işaret ediyor.
“Yerel harcamada eşitsizlik”
* Muhasebat Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre; Büyükşehir, il ve ilçe belediyeleri ve bağlı kuruluşların harcamalarının yüzde 31’i, 2013 yılında İstanbul’da yapılmaktadır.
Yerel harcamalar arasında şehirler ve bölgeler bazında var olan eşitsizlik açık olarak görülüyor. Şehirde yaşayan nüfus başına yapılan belediye ve bağlı kurumlar harcamaları karşılaştırıldığında kişi başına 1.853 TL ile Ankara, 1.582 TL ile İstanbul ilk iki sıradayken 223 TL ile Muş ve 232 TL ile Kars son iki sırada.
“İBB gideri 8,5 milyar”
* İBB 2013 Faaliyet Raporu’na göre giderleri 8,5 milyar TL.
İETT ve İSKİ, İBB’nin bağlı kuruluşları. Bu kuruluşların faaliyet raporlarına göre iki kurum toplam 5,5 milyar TL harcama yapıyor.
İBB iştiraki olan 26 şirketin toplam giderleri ise 9,5 milyar TL. İlçe belediyelerinin faaliyet raporlarından elde edilen bilgiye göre 39 ilçe belediyesinin 2013 harcamalarının toplamı 8 milyar civarında.
“Belediyecilikte kamusallık zayıflıyor”
* İBB iştiraki olan 26 şirketin toplam karı 500 milyon TL’yi aşıyor. Bunlar içinden 279 milyon TL’si İGDAŞ’ın karı.
Şirketlerin harcamaları da 2010 yılından itibaren İBB ve bağlı kuruluşların harcamalarındaki artıştan çok daha hızlı artıyor.
Belediyecilik hizmetlerinin, yarı ticari ve kar oranı yüksek şirketler eliyle yürütülmesi, belediyecilik faaliyetlerinin ‘kamusal’ karakterini zayıflatmaktadır.
“Hizmetler şirketler üzerinden büyüyor”
* İBB iştiraki olan şirketlerin harcamalarının İBB harcamalarının üzerinde olmasının ötesinde, İBB bütçesinin içinde de şirketlere yönelik yapılan harcamanın artması hizmetlerin şirketler üzerinden büyüyerek yapılması gözlemleniyor.
Belediye şirketlerinin Sayıştay tarafından denetiminin hızla başlatılması için mevzuat çalışmalarının tamamlanması gerekiyor.
“Planlarla gerçekler farklı”
* İBB harcamalarında göze batan diğer bir nokta daire başkanlıklarının planlanan ve gerçekleşen harcamaları karşılaştırılınca ortaya çıkmaktadır.
Örneğin 2013 yılı için Park ve Bahçeler Daire Başkanlığı’nın harcaması 425 milyon TL planlanmışken 2013 yılı sonunda 675 milyon TL olarak gerçekleşmiştir. Halbuki Deprem ve Risk Yönetimi Daire Başkanlığı’nın planlanan harcaması 2013 yılı için 35 milyon TL iken 2013 yılı sonunda sadece 7 milyon olarak gerçekleşmiştir.
“Sosyal harcamalar düşük”
* İBB giderleri içinde sosyal harcamaların payı çok düşük. 2013 yılı kesin hesap gider cetvelleri incelenerek hesaplanan İBB giderlerinin amaçlarına göre dağılımına bakıldığında toplam harcamanın 1,41’i eğitim; 1,74’ü güvenlik; 1,56’sı sağlık; 3,09’u acil durum; 4,10’u sosyal yardım; 4,32’si dinlenme, kültür ve din; 12,53’ü çevre; 19,11’ini ulaştırma için harcandığı anlaşılıyor.
Mali İşler 17,16; Diğer İdari İşler için ise 14,08’lik pay ayrılıyor.
İBB harcamaları içinde en yüksek pay ise iskana (20,92) ayrılmış. İskan harcamalarının içinde engelli vatandaşlarımız, şiddet gören kadınlar gibi dezavantajlı gruplara yönelik karşılıksız sosyal konut tahsisi harcamaları yok.
“Ulaşım merkeze ve şirketlere kaydı”
* 2009 yılında İBB’nin en büyük harcaması olan ulaştırma harcamalarında azalış görülüyor. İstanbul’a yapılan ulaştırma harcamalarının bir yandan Merkezi Yönetime diğer yandan İBB iştiraki olan şirketlere kaydığı görülüyor.
Bu kayma İstanbul’a yönelik ulaştırma kararlarının merkeze ve şirketlere taşındığına işaret ediyor. Ulaştırma harcamaları ve ulaştırma yatırımlarında İstanbul’da yaşayan vatandaşların ve mahali idarecilerin görüşlerinin etkili olmadığı anlaşılıyor.
“Su ihtiyacında sosyal eşitlik önerisi”
* İSKİ faaliyet raporlarında da belirtildiği gibi İSKİ gelir ve giderinin sonucunda “olumlu fazla” veriyor. Bu fazla İBB’ye gelir olarak aktarılıyor.
2011-2015 yılları arasında su kullanım miktarına göre kademeli fiyat uygulaması kaldırıldı. 2015 yılında yeniden kademeli fiyat uygulamasına tekrar geçilmiş ve en yüksek kademe için enflasyonun çok üzerinde bir tarife uygulanmaya başlanırken en düşük kademe için yine enflasyonun biraz üzerinde bir tarife uygulanmaya başlandı.
Kanımızca, en yüksek kademeye uygulanan tarifeden elde edilen gelirin düşük gelir gruplarının su ihtiyaçlarının finanse edilmesinde kullanılmasının önemli bir sosyal eşitlik etkisi olacaktır.
“Dış borçlar metroya”
* İBB’nin aldığı tüm dış borçlar metro yapımında kullanıyor.
Metro hatları için alınan dış borçların uzun dönemli olan ana para ve faiz ödemeleri için ihtiyaç duyulan kaynağın metro hattı kullanım ücretlerine yansıtılarak finanse edilmesi İstanbul’da yaşayan düşük-orta gelirli vatandaşların aleyhine olacaktır.
Bizce, otomobil kullanıcılarının raylı sistem finansmanına katılmaları için benzin fiyatına eklenecek binde beş gibi küçük bir oranın metro hatlarının borçlarının ödenmesine ayrılması sosyal eşitliğe katkısı olabilecek bir uygulama olacaktır.
|