Haydarpaşa Garı, 1970’li yıllarda Anadolu’nun İstanbul’a
açılan kapısıydı. Anadolu insanı, Haydarpaşa Garı’nı sinemada ilk kez 1974
yılında, yönetmen Ertem Eğilmez’in “Köyden İndim
Şehre” filminde gördü. Bu filmden öteye göçün simgesine dönüşen
Haydarpaşa, taşı toprağı altın kente göç hayali kuranlar için İstanbul’la
özdeşleşti.
Köyden şehre inenlerin hepsi Ertem Eğilmez’in göçmenleri Metin Akpınar, Zeki
Alasya, Kemal Sunal kadar sevimli olmasalar da kuşkusuz onların rol yaptıkları
kadar masum ve cahildiler. Ama ne Haydarpaşa’yla özdeşleştiler, ne İstanbul’la.
Üstelik, salt göçenler değil, göçenlerden doğanlar bile varlığını koruyacak
kadar sevmedi, benimsemedi İstanbul’u. Bu eşsiz coğrafyayı, olağanüstü tarihi,
ancak kendi alıştıklarına, kendi bildiklerine, daha çok da bilmediklerine
benzetecek kadar sevdiler.
Ticareti biliyorlardı. Tarih turizmini hem bilmiyor, hem de uzun yoldan
parayı, kuşaklara kalacak yatırımı iplemiyorlardı: Göçerliğin derme çatmacı
geçiciliğinde, nasılsa onlardan “sonrası tufan”dı. İnşaat bilmeyen, kaldırım
döşemekten aciz, tarihi onarım nedir sorusuna bile yanıt veremeyecek kadar cahil
ve sığ girişimciler, Haydarpaşa Garı’nı yasadışı, gizli gizli “onarırken”
yaktılar. Haydarpaşa Garı, İstanbullu olamayan İstanbulcular tarafından AVM
yapılmak için yakıldı!
Haydarpaşa’nın çatısını tutuşturanların hiçbiri, kendisinin değilse ana
babasının İstanbul’a ilk kez Haydarpaşa’da ayak bastığını, kendi tarihini yok
ettiğini düşünmedi. Böyle bir düşünceyi geliştirecek kent bilincini asla
edinmedi. Zaten kentli de olmadı. Hiç.
İstanbul gibi bir kentin tarihini, ancak kendi göçer geçmişini unutturmak
isteyen eski göçer, sonradan yerleşikler silmeye cesaret eder. Ve ediyorlar.
Oysa geçmişi olmayanın geleceği yoktur. Geçmişi anımsayanları da gelecek
unutur...
Ve Haydarpaşa Garı yanarken... 15 milyon nüfus ve 18 milyar TL’lik bütçesine
karşın TEK bir itfaiye helikopteri olmayan Böyük Höyük
İstanbul’un Artvin doğumlu Belediye Başkanı Kadir
Topbaş da yurtdışındaydı. Raslantıya bakınız ki Haydarpaşa Garı’nın
çatısı devrilip gövdesi Marmaray’dan sonra ve ancak AVM’liğe yarayacak
harabiyete hazırlanırken; İstanbul’a itfaiye helikopteri alamayan Kadir Topbaş,
Mexico City’de Birleşik Kentler ve Yerel Yönetimler
Birliği (UCLG) başkanlık payesi almış bulunuyordu...
Bu Birleşik Kentler ve Yerel Yönetimler Birliği neyin nesidir, nasıl başkan
olunur diye bir bakayım, dedim. Dış basında hemen hiç sözü edilmediği için
aslında uzunca bakmak, epeyce aramak zorunda kaldım. Ama sonunda buldum:
United Cities and Local Government diye açılan
UCLG, İspanya’nın özerk bölgesi, Katalunya yerel yönetimi
tarafından 2004 yılında kurulmuş. Zaten merkezi de Barcelona ve resmi sitesinde
Katalanca, çok konuşulur diller statüsünde yer alıyor. Bilmem vereceğim haber
İstanbul Belediye Başkanlığı’nın Başbakanlık’a taşıdığı Sayın Erdoğan’ın hoşuna
gider mi, UCLG’nin başlıca amacı yerel yönetimlerin merkezi hükümetlere karşı ve
uluslararası planda ağırlığını arttırmak ve yerel yönetimde, kurucusu
Katalunya’yı örnek alan bir özerkliği sağlamak...
UCLG’nin kurulduğundan beri, yani Kadir Topbaş’tan önceki ilk ve tek başkanı
Paris Belediye Başkanı Bertrand Delanoe. Neden derseniz, 2001
yılında belediye Başkanı seçildiğinden beri sağ iktidarlarla çevrili sosyalist
partili Delanoe, elbette özerklik peşinde ve böyle bir başkanlık, hem
Fransa’daki iktidara Katalanca nanik yapmak anlamına geliyor, hem de sosyalistçe
bir dünya dayanışması...
Çünkü UCLG’ye üye kent olmak için sayın seyirciler, yıllık bir ücret
ödeniyor! Bu yıllık ücret, her üye kent için nüfus başına ve kişi başına düşen
milli gelire orantılı belirleniyor. Pazarlığı da Barcelona’da yapılıyor, kimin
ne ödediği pek gizli tutuluyor...
Bendeniz çok uğraştım, Paris kentinin 2007 yılında UCLG’ye
994 bin 241 Avro üyelik aidatı ödediği bilgisine bir biçimde
ulaştım.
Paris’in nüfusu, 2 milyon 193 bin 31 kişidir. Banliyöler, Paris Belediyesi’ne
bağlı değildir. Yukardaki tutar, Paris’in 2007 üyelik aidatı için UCLG’ye nüfus
başına yaklaşık 0.45 Avro ödediği anlamına geliyor.
Şimdi merak ediyorum: Acaba İstanbul, Birleşik Kentler ve Yönetimler Birliği
UCLG’ye yıllık kaç para aidat ödüyor? Sayın Kadir Topbaş acaba 10 milyon nüfus
üzerinden mi pazarlık yaptı, yoksa 15 milyon üzerinden mi? Kadir Topbaş’ı UCLG
başkanlığına taşıyan üyelik aidatına, bizler adam başı kaç para katkıda bulunduk
acaba?
|