Kamuoyunda 'Haydarpaşa Manhattan oluyor' şeklinde gündeme gelen Haydarpaşa Gar ve Liman Alanı Dönüşüm Projesi'ne karşı Mayıs 2005'te meslek odaları, sendikalar ve sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla oluşturulan Toplum, Kent ve Çevre için Haydarpaşa Dayanışması, Moda Kalkedon Cafe'de düzenlenen basın toplantısıyla 10 yıla yayılan süreci değerlendirdi. Haydarpaşa Garı tarihinin aktarıldığı ve verilen mücadelenin dönüm noktalarının özetlendiği bir sunumun da yapıldığı toplantıda; Pazar Nöbetleri, Perşembe Buluşmaları ve çeşitli etkinliklerle Haydarpaşa ve çevresini bütün değerleriyle birlikte savunma çabasının kararlılıkla devam ettiğinin altı çizildi.
Sami Yılmaztürk: Süreci yakından takip ediyoruz
Toplantı sonrası yapi.com.tr'nin sorularını yanıtlayan TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Sami Yılmaztürk, Haydarpaşa'da gelinen noktayı "Plana ve Koruma Kurulu kararlarına karşı açtığımız davalarımız sürüyor; süreci ve burada yapılması gündemde olan işleri yakından takip ediyoruz. Şu anda Kalamış Marinası için bir planlama süreci söz konusu. Kamuoyunda ciddi bir tepki var; yargı sürecini işleteceğiz, gerektiğinde davamızı da açacağız" şeklinde özetledi. Koruma Kurulu tarafından da onaylanan, ancak I. grup tescilli bir tarihi yapı için söz konusu bile olamayacak restorasyon projesinin Kadıköy Belediyesi tarafından reddedildiğini anımsatan Yılmaztürk, herkesin beklemede olduğunu söyledi. "İstanbul ulaşamıyor; ama aslında kafalarında beklettikleri bir proje var" diyen Yılmaztürk, sözlerine şöyle devam etti:
"Bu proje, Selimiye Kışlası, Harem, Numune Hastanesi, Marmara Üniversitesi Haydarpaşa Kampüsü, Haydarpaşa Garı ve çevresi, Kadıköy ve marina bölgesini kapsıyor. Sanki birbirinden bağımsızmış gibi parça parça gündeme getiriyorlar; ama yapılan bütün yatırımlar, aslında burada ortaya çıkacak yüksek değerli emlaklarda yaşayacaklar için. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Kadıköy Moda ve bölgesini kentsel sit alanı ilan etmek için bir çalışması var; çünkü o zaman imar kararları da kurula geçecek. Ama kurul da bugün hükümet ya da İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından önüne sunulan bütün projeleri kaşeleyen bir kuruma dönüşmüş durumda".
Bedreddin Dalan'ın belediye başkanlığı döneminde uluslararası sermayenin istekleri doğrultusunda gündeme gelen, ancak muhalefet ve yargı kararlarıyla hayata geçirilemeyen projelerin 2002 sonrasında AK Parti ile birlikte yeniden dillendirilmeye başladığına işaret eden Yılmaztürk; tek farkın artık yargı kararlarının dinlenmemesi olduğunu da sözlerine ekledi.
Tugay Kartal: Haydarpaşa Garı kurtulsa sorun bitiyor mu?
Toplantıda söz alan Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası (BTS) üyesi, Haydarpaşa Dayanışması'ndan Tugay Kartal ise "Haydarpaşa Garı kurtulsa, sorun bitiyor mu?" diye sorarak; asıl kurtarılması gerekenin Haydarpaşa Garı’nın arkasında kalan ve kimi zaman 1 milyon, kimi zaman da 3 milyon metrekare olarak açıklanan kıyı şeridi olduğunun altını çizdi. Ne devam eden yüksek hızlı tren projesinde, ne de Marmaray’da Haydarpaşa ve Sirkeci garlarının işlevini üstlenebilecek bir yapılanma ve alan olmadığını vurgulayan Kartal; "Onlar, burayı bir çöküntü alanı haline getirerek dönüştürmek istiyorlar. Ancak bizim Haydarpaşa ve liman gar sahasında ulaşım planlaması yapılmadan izin vereceğimiz bir çalışma olamaz" diye konuştu. Geçtiğimiz günlerde gar binasının cephesine asılan sergi duyurusuna yaptıkları itirazda kendilerine “Bunları, insanlar gara gelsin, yalnız kalmasın diye yapıyoruz” şeklinde bir açıklama yapıldığını anımsatan Kartal, "Trenler çalışmaya başladığı zaman zaten insanlar Haydarpaşa Garı’na gelecek" diye konuştu.
Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu'nun da katıldığı toplantıda TMMOB Mimarlar Odası Genel Başkanı Eyüp Muhcu tarafından okunan basın açıklaması ise şöyle:
"Türkiye 7 Haziran 2015 tarihinde yeni bir seçime hazırlanırken, sadece kısa erimde "rant elde etmek amacıyla "ortak akıl, çağdaş bilimsel ölçütler, demokrasi ve hukuk normları" yok sayılarak alınan "yağma ve rant" kararları ile yaşam değerlerimiz ve toplumsal geleceğimiz yok ediliyor. 13 yılı aşkın AKP iktidarları eliyle; taşıdığı değerler nedeniyle UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan İstanbul'umuzun eşsiz siluet, topografya ve coğrafya değerleri ile birlikte anılarımız ve toplumsal belleğimiz sorgusuz ve acımasız 'kentsel dönüşüm" kararları ile tahrip edilmektedir.
Aynı anlayışla 2004 yılından beri; dünyanın eşsiz siluetinin özgün bir parçası ve İstanbul'un tarihi, kültürel ve doğal değerleri olarak korunan; anılarımızı ve toplumsal belleğimizi oluşturan mekânların başında gelen yapılardan biri de Anadolu'nun batıya açılan kapısı Haydarpaşa Garı, Kıyı ve Liman Alanı, alınan kararlarla ve ısrarla yok edilmek istenmektedir. Kamusal alan, hükümet emrindeki TCDD, Özelleştirme İdaresi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi "yüksek rant" elde etmek amacıyla sayısız girişimde bulunulmuş, Torba Yasa çıkarılmış, Kıyı Yönetmeliği değiştirilmiş, planlar yapılmış, 2020 Olimpiyatları için tesis alanı gösterilmiş, küresel sermaye gruplarına arz edilmiştir. Ve nihayetinde önce işlevsizleştirilmek, sonra otele dönüştürmek için 1.Grup Tescilli Eser Haydarpaşa Garı 28 Kasım 2010 tarihinde yakılmıştır. Bu nedenle tarihi bina büyük zarar görmüş, çatısız, bakımsız kalmış ve bugüne kadar restorasyon yapılmamıştır.
Bu süreçte Haydarpaşa garı ve çevresinin değerlerini yok sayan, sözde "koruma amaçlı" plan Koruma Kurullarında siyasi bir operasyonla görevden alma ve yeni atamalar yapılmasından ardından onaylanmıştır. 1 gün sonra 25 Kasım 2011 tarihinde İstanbul Büyük Şehir Belediye Meclisinde; Gar binasına "kültür, konaklama" yani "otel" işlevi veren; bölgeyi "ticaret ve turizm alanına" dönüştüren 1/5000 ölçekli "Haydarpaşa Garı ve Çevresi Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı" siyasi bir kararla ve oy çokluğu ile kabul edilmiştir.
Yeni rant oyunları...
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin "yağma kararlarını" uygulamak için Haydarpaşa Garı alanına komşu parsellerde adım atma kurnazlığında olduğunun farkındayız. Bu amaçla bölgede ticari amaçlı otopark, yol düzenlemeleri girişimleri ile yaptıkları hasarı bahane ederek Numune Hastanesinin taşınması gündeme getirilmektedir. Bu arada Marmara Üniversitesi (MÜ) Haydarpaşa Yerleşkesinin Sağlık Bakanlığı bünyesinde kurulması planlanan "Sağlık Bilimleri Enstitüsü"ne devredilmesini içeren bir kanun 15 Nisan 2015 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Çıkarılan kanunla Haydarpaşa Garı ve çevresinde Haydarpaşa Limanı, MÜ Haydarpaşa Yerleşkesi, Harem Garı ve Limanı dahil alanda gerçekleştirmek istediği projeye doğru bir adım daha atmış bulunmaktadır.
Son zamanlarda Haydarpaşa yağmasını gerçekleştirmek için alınan hukuksuz kararlar ve fiili uygulamalarla sürdürülen işlevsizleştirme operasyonları gerekçe gösterilerek bölgenin "çöküntü alanı" ilan edilmesi yoluyla "rant projeleri" meşrulaştırılmak istenmektedir.
Yatırımlar başarısız...
19 Ağustos 1908'de başlayan Tren seferleri Marmaray çalışmaları bahane edilerek 31 Ocak 2012'de Ana Hat Trenleri, 19 Haziran 2013'de ise Banliyö Trenleri durdurulmuştur. Trenlerin yeniden sefere başlaması için öngörülen 18 Haziran 2015 tarihine 26 gün kala ancak Pendik-Ayrılıkçeşme, Kazlıçeşme-Halkalı arasında yolların sökülmesinden başka ilerleme sağlanamamıştır... Plansız, programsız ve İhale Yasası geçersiz kılınarak yapılan yatırımlar; yüksek maliyet, niteliksizlik ve İstanbul'un trafik sorunlarının katlanarak büyümesi şeklinde yaşamımıza etki etmektedir. Bu nedenle yılda Ana hat trenlerinden 7 milyon, Banliyö trenlerinden ise 29 milyon yolcu mahrum bırakılmıştır. Bundan dolayı milyonlarca insan ulaşım güçlüğü içinde yaşamını idame ettirmeye çalışmaktadır.
10 yıllık mücadele...
Bu süreçte Haydarpaşa Garı ve çevresinde gerçekleştirilmek istenen yüksek rantlı projeye karşısında bölgenin tarihi ve doğal değerlerini savunmak amacıyla 13 Mayıs 2005 tarihinde sivil toplum örgütleri, meslek örgütleri, sendikalar ve siyasi partilerin katılımı ile kurulan "Toplum, Kent ve Çevre için Haydarpaşa Dayanışması" 10 yıldır mücadele sürdürmektedir. Bu kapsamda; 1 milyon metrekare Haydarpaşa Kamusal Alanını çevresiyle birlikte yağmalamak için yaşanan hukuk ihlalleri karşısında Cumhuriyet savcılıklarına suç duyuruları yapılmış ve hukuk davaları açılmıştır. Hukuk mücadelemizin bir devamı olarak "evrensel koruma ilkelerine ve koruma hukukumuza" açıkça aykırı olan ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından AKP'li meclis üyelerinin oylarıyla kabul edilen "Koruma Amaçlı Plan"ın yürütmesinin durdurulması ve iptali amacı ile açılan dava devam etmektedir. Her bakımdan gelinen bu kritik aşamada Haydarpaşa Dayanışması olarak, yağmaya karşı mücadelemizin 10.yılı, Pazar Nöbetleri, ve Perşembe Buluşmaları ve çeşitli etkinliklerle Haydarpaşa ve çevresini bütün değerleriyle birlikte savunma çabası kararlılıkla devam etmektedir.
Sonuç olarak;
Hukuksuzluğun, kuralsızlığın ve çılgınlığın "ilke" haline geldiği günümüz koşullarında, kent, çevre, kamu ve emek değerlerine sahip çıkmanın zorluğunu yaşamaktayız. Diktatörlüğe giden yolun kamusal varlıkların haraç-mezat satışı ve rantla örüldüğünün ne kadar farkındayız? 7 Haziran seçimlerinde bütün kamusal varlıkları, tarih ve doğa değerlerini, kentlerimizi, yaşam değerlerimizi ve Haydarpaşa'yı savunmak için Yağma Diktatörlüğüne "dur" diyebilecek miyiz?
Bugün, bütün kamusal alanlar ve yaşam değerlerimiz, "yağma ve rant çılgınlığına" kurban edilmemek için büyük insanlığı acil olarak yardıma çağırmaktadır. Daha geç olmadan bu çığlığa birlikte kulak verelim. Bu çılgınlığı birlikte durduralım...
Haydarpaşa halkındır, halkın kalacak..!"
|